S.O.S. mi? Yoksa?

Yayın Tarihi: 29/05/08 00:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Annan Plânının bu halka dayatıldığı dönemde olduğu gibi gizli bir elin, her türlü desteğinde bazı Sivil Kitle Örgütleri, bazı sosyal yardım kuruluşları ve bazı meslek örgütleri sokağa döküldüler. Belli ki aynı oyun oynanmaktadır. Halka rağmen "Yoldaşlık" çerçevesinde Rum-Yunan ekseninde bir dayatma, "Barış ve Çözüm" aracı olarak sunulmaktadır. Kuzeyde ve Güneyde kâr etmek üzere kurulmuş bazı şirketlerin organizasyonunda, sivil kitle örgüt temsilcileri ve sosyal kurumlar kullanılarak gösteriler düzenlenmektedir.

Lefkoşa'da "Kuğusu "kalmayan ama adı kalan söz konusu parkta, panayırlarda olduğu gibi tabellâlı tezgâh açan bu kuruluşlar, "Barış ve Çözüm" pompalama görevi üstlendiklerini sergilediler. Bunun Kıbrıs Türkünün başına çorap örünceye kadar süreceği anlaşılmaktadır.

CTP ve yandaşlarının işgâlindeki kuruluş temsilcilerinin orada tezgâh açmaları normal. Nasıl olsa Cumhurbaşkanlığı makamından başlayarak, bir"Yoldaş" politikası yürürlüğe konmuştur. Artık Türkiye veya Türk Ulusunun ya da Kıbrıs Türkünün yüksek çıkarları değil, "Yoldaşlığın" raconu geçerlidir. Bunun için çalışılacaktır. Anayasa'da varolan andı içenler, halka verdikleri sözleri unutarak ve de istifa etmeyerek şimdilerde rotayı başka tarafa çevirmişlerdir. Bunu anlıyoruz.

"Management" paravanı arkasındaki kâr şirketlerinin amacı da gizli değil açık. Kimi düğün töreni düzenler, kimi defile, kimi radyo ve televizyon programı sunarak amaca hızmet eder. Bunun karşılığını da para ve seyahatla ödüllendirilme olarak geri döner. Hatta bu hastalık gazetelere de bulaştı. Orada da reklâmın ötesinde hızmetin karşılığı ödenmektedir. Bu da seyahatla perdelenebilmektedir.

Talat-Hrişstofyas görüşmesinin sonuç bildirgesinde Kıbrıs Türkü arkadan bıçaklanmıştır. Ama alkışçıları böyle söylemiyor. Onlara göre "Yıl sonunda anlaşma olacaktır". Nitekim Hristofyas ve temsiclileri Komitelerde ilerleme olmadığını söylerken, iki Liderin görüşmesi ortaya çıktı ve de bu sonuç bildirgesi ile taçlandırıldı. Yani onca Komitede anlaşma olmadı ama iki Lider yarım saat başbaşa kalarak her görüşmesinde sorunlar çözülmektedir! Demek şu Kıbrıs sorununu çözmek ne de kolaymış?

Niçin? Yeter ki Kıbrıs Türkünün ve Türk Ulusunun hak ve çıkarlarından vazgeçmiş olasınız. Zaten "Yoldaşlıkta" kalıp bellidir. Bu kalıbın altına kumaşı koyar ve dikilecek elbisenin patronunu çıkarırsınız.Geriye sadece elde ve makinede dikiş kalır. Nasıl olsa "Yoldaş" olunmayacak mı? Tek tip elbise mahzur oluşturmaz! Beş adım ileri veya dört adım geri; ne farkeder? "Yoldaşlar", İngiliz Üsleri konusunda bile kolayca anlaştılar. Eski Sosyalist raconunu bu üsler için kullanmamaya özen gösterdiler. Hani ya bir zamanlar "Kıbrıs adası, Emperylizmin yüzmeyen uçak gemisi" idi?! Onu unuttular!...Şimdilerde emperyalizm, yoldaşlar için engel değildir. Putin bile buna tam destek vermektedir.

İşte bu bağlamda ben Lefkoşa'da Kuğulu Park'ta gözlere sokulan panayır tabelalarına taktım...En başta duran iki hanımın önünde, tanıtıcı masa ve broşürler; arkada "S.O.S." tabelası. Hani merkezi Avusturya'da olan "Kimsesiz çocuklara dönük yardım kuruluşu".

Bir zaman bunların temsilcileri, KKTC'ye geldiler. Her makamı ziyaret ederek örgütlerini tanıttılar. Bu oyunu oynayacak oyuncu buldular. Zamanın Hükümeti de aptalca hazırlanmış bir rapora güvenerek tarihi "Çocuk Yuvalarımızı" kapatarak, çocuklarımızı bu kısa ismi S.O.S. olan Avusturya örgütüne teslim etti. Yetmedi, üstünden para verdi. Yardım toplamasına destek verdi. Açıklanmadığı için Avusturya'nın ne katkı koyduğunu bilemiyoruz.

İşte bu S.O.S. denilen örgüt, çocuklara sıcak yuva sağlama vaadi ile geldi; şimdi de Kıbrıs konusuna bulaştı. "Enosis" yolunu açık tutan "mutabakatlara" destek vermek üzere Kuğulu Parkta tezgâh açtı. Sormak gerekmez mi, hangi hakla, dış ülke örgütlerinin KKTC içinde politik faaliyet gösterdiklerini? Kim bunlara bu hakkı tanımış? S.O.S. çocukları korumakla görevli ise gitsin görevini yapsın diyen olmayacak mı?

Bu yazımda her söylediğim, politik faaliyet göstermeye hakkı olmayan her kuruluş için de geçerlidir.Çünkü Annan Plânı döneminde olduğu gibi şer güçler mağaralarından çıkmaya başladılar. Bu kez de bizi doğrudan doğruya Ruma yama yapmak ana hedefleridir. Yakında havuzlu Villâ vaadi yapacak cazgırlar, ekranlardaki yerlerini alırlar...

ULUSAL GÜÇLER uyanık olmak zorundadırlar. Hatta ben "Milli dava"yanlısı Partilerin artık birleşmeleri gereğine inanıyorum. Geriye kalan örgütlerin birleşmesi ve tek çatı altında kavga vermesi gerektiğini savunuyorum. Herkesin ayrı ayrı faaliyeti olacak ama ortak davası ortaya konacak... Geç kalmayalım; bize tarih ve hedef gösterilerek şer güçler ilerlemektedirler...Akrepler karanlıklardan çıktılar...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.