Sayın Başbakan şu küçük işleri konuşalım

Yayın Tarihi: 10/08/08 00:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Sayın Başbakan; Kıbrıs konusunda kör dövüşü sürüyor. Sendikalar hayali kalkınma ve hayali "Kişi başına düşen milli gelir" şamatası içinde, "Gizli enflâsyonla" yanan kavrulan üyelerini korumak için hareket yapıyorlar. "Uzmanım" diyenler ortaya atıldılar ve "Bütçe gelir-gider" dengesini konuşuyorlar. Oysa gazetelerde çarşaf çarşaf "Öğretmen alımları" ilânları çıkıyor. Para yoksa Öğretmen atamaları niye yapılıyor da demiyeceğim. Kendi çocuklarını Güney Kıbrıs Rum Okullarına gönderen memur ve öğretmenlerin,KKTC okulları hakkında söz söyleme hakları olmadığını biliyorum.Bari onlar da bilseler…

Sayın Başbakan, ben dıştan bakıldığında küçük, aslında dev gibi birkaç sorunu ele alacağım.

Ercan havaalanında işler iyi gitmiyor. Turist veya kısa süreli iş teması için gelenler nerede ise Havaalanını tıkadılar. Uçuş plânı ve tercihi olmayanlar sayesinde baskın uçuşlar, belirli saatlere yığıldı. Herkes KTHY'ını izliyor.Yeni yolcu yaratmaktansa KTHY'ının yolcularını ayartmak daha kolay oluyor.Ben bunu da geçiyorum ve o kalabalığa reva görülenleri yazmak istiyorum.

Sabahın köründe başlayan koşuşma nerede ise saat 9.00 olduğunda duruluyor.Ama saat 5.00-9.00 arasında Ercan'da herkes birbirinin boğazına sarılacak adeta. Alana girmek sorun. Makinelerin tümü çalıştırılmıyor. "Yeterince Polis yok" diyorlar.Tek kanaldan giriş yapmak üzere yerli yabancı sıraya dizilip,açıktan KKTC yetkililerinin ana… tana… yükleniyorlar. Bunu bağıra bağıra yapanlara da tanık oldum.

İlk barikatı geçenler bu kez tüm Havayollarının işlemleri esnasında kuyrukta cehennem azabı çekmeye başlarlar.Hem müşteri isterler, hem de müşteri karşılarına geçince aylak aylak dolanan görevliler onları kaçırmak için uğraşırlar. Ayağınız benim gibi arızalı ise vay hâlinize. Paranızla sağlığınızı tehlikeye atmak üzere iki saat ayakta dikilip durma cezası çekersiniz. Zar zor bu kuyruğu da tamamlar ve biniş kartınızı elinize alırsanız talihlisiniz. (Oysa Internetten çek-In yaptınız; soran olmaz. Başka ülkelerde bunlar ayrı bir vezneden alınırlar. Bizde o da hayal)..

Bu kez muhaceret kuyruğuna girmek ve cehennemin en büyüğünü yaşamak durumunda kalırsınız. Oradaki bir yolcu "Yazacaksınız bunu İsmet bey;bu halkın çektiği yeter…Ama artık destek yok bunlara" dedi. Ben de yazacağımı söyledim ve "Benden önce birçok gazeteci arkadaş yazdı ama aldıran yok" dedim.. Söz verdim ve işte yazıyorum.Onca Polis gişesinden sadece 4 adeti açık olduğunu görür ve kudurursunuz. Polise şikâyet edince "Ne yapalım biz 24 saattir görevdeyiz. Fazla polis yok" derler. Oysa kazın ayağı öyle değil.

20 Temmuz 1974'den sonra bunu Hükümette yaşadım. O güne kadar "Vardiya usulü" ile çalışan tüm kurumlar, "Yarım gün ve haftada beş gün çalışma" kuralı gelince işi yüzlerine, gözlerine bulaştırdılar.Polis, Itfaiye, Gümrük Gardiyanları,Liman Gardiyanları, Sağlık Hızmetleri,Posta Hızmetleri,BRT,Elektirk Kuurmu,Telefon servisleri gibi 24 saat sürmesi gereken hızmetlerin hepsi vardiya usulü ile çalışırdı. Polis 8 saat esasına göre günde ikiye bölünerek hızmet verirdi. Hastahanede, 24 saati geceye daha az süre verilerek ekiplere bölünürdü. Limanlarda da durum aynı idi. Oysa uygulama öyle midir? Değildir.Limnalaırn saat 14.00'de kapandığı ve içeriye gemi almadığı bir liman daha var mı bu dünyada?

Ahbaplar, Sendikalarla güya sistem geliştirdiler. 24 saat aralıksız iş başında kabul edilirler. Bunun yarısını da dönüşümlü uykuda geçirirler. Sonra da 48 saat dinlenirler…Bazıları başka işte çalışırlar. Rum tarafında çalışanlar bile vardır.

Gelelim Ercan Havaalanına;dıştan konuk gelmesini istiyoruz.Ama Havaalanı, o ülkenin görünen ilk yüzüdür.Orada süratli ve temiz hızmet gerek.Gidiş ve gelişte Pasaport yerine kimlik kullanacak olanlara, kuyruğa girmeden form sağlamayı ve doldurulup doldurulmadığını denetlemenin yolu aranmıyorsa, Londra havaalanına bakılsın.Orada girişte form doldurursunuz. Eğer doldurmamışsanız sizi muhaceret kuyruğuna sokmazlar. Ercan'da ise 6 kişilik aile dayanır Polisin karşısına, orada form alırlar ve başlarlar doldurmaya…Geriye kalan da aval aval bekler…Yolcular eksik olduğu için uçaklar uçmaz.

Bunun çözüm yolu basittir: Pasaportla giriş ve çıkış yapacaklar ayrı kuyrğa alınırlar. Kimlikle giriş çıkış yapacaklar ise bir masada bulundurulan formları doldurup kuyruğa girişleri sağlanır. Değilse işlem yapılmaz. Formu hazır olunca Polis işlem yapar…

İkincisi alanda Polisin işlem yapacağı vezne olduğu sürece o kadar da Polis görevlendirilmeli ki sürat sağlansın…

Ve de özel şirkete verildiği söylenen temizlik işleri Allaha emanet! Tuvaletler tam bir rezillik nümunesi…Bu rezillik, Plaj açtığını söyleyerek halktan toprak bastı parası alanlar için de geçerlidir. Pislik ülkeyi rezil ediyor…Belediyeler ise lafazanlıkta…Yollar ışıksız,pis,asfalt kırık dökük ve de sahillere kadar daracık,tehlikelerle dolu…Lâğım konuları etrafı boğuyor.

Sayın Başbakan,Ercan'a yaklaşırsanız pis kokulardan burnunuz kırılır. Benzer lâğım selâmlaması, ülkenin birçok önemli noktasında mevcuttur…

Sayın Soyer'i işitir gibiyim; "Bunları da mı ben yapayım?"…Sayın Başbakan yapmamanız için atadığınız kişilerin ağırlığına bakınız. Lâf ola Bakan atamayınız;Belediyeleri de bastırmak görevinizdir.Sadece halkın boğazına Belediye vergileri ile basmak marifet değişldir. Belediye vergileri halkı çıldırtmak üzeredir…

Şimdilik bu kadar. Bu küçük ama dev sorunları arada vurgulayacağım…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.