Kıbrıs konusunda üçüncü görüş

Yayın Tarihi: 27/11/10 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

B.M. Genel Sekreteri Bak Ki Moon'un,KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Rum Lideri Hristofyas'la değerlendirme toplantısından sonra yaptığı açıklama nerede ise Kıbrıs'ta tek Ulusun bulunduğuna kadar çekip uzatılacak kadar tuzaklarla dolu olduğundan KKTC'de tartışmalara yol açtı.

Bunun üzerindeki sis perdesi ağılmadan BM Kıbrıs raporu Güvenlik Konseyi gündemine düştü.

Ardından Eroğlu'nun İsveç teması gelirken,Rum-Yunan lobisi bunu Almanya Başbakanı Merkel'in açıklaması ile karşıladı.

Bu kısa giriş bile Kıbrıs konusunda sonuca yakın gelecekte gidilemeyeceğinin kanıtıdır.

Satranç oyunu gına verse de sürmektedir.

Her durumda açıklamaları ve gelişmeleri değerlendirmek durumundayız.

Çünkü BM Genel Sekreteri "Üçüncü görüşü" ortaya koymaktadır.

BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Kıbrıs'taki müzakerelerin son durumuna ilişkin raporunda, Kıbrıs Türk tarafının mülkiyet konusunda "taze girişimler ortaya koyduğunu" belirtti.

Bilindiği gibi bu konuda Kıbrıs Türk medyası veya halkı bilgili kılınmadı.

Bu konu henüz kapalı kutu.

Ama Genel Sekreter bunu önemsedi ve raporunda yer verdi.

Bakalım bu kez "Pandora'nın kutusundan" ne çıkacak?

1.Genel Sekreter raporunda, Kıbrıs Rum kesiminde Mayıs'ta, Türkiye'de de Haziran'da yapılacak seçimler öncesinde, müzakerelerde tüm başlıklarda esaslı bir uzlaşma sağlanamaması durumunda, "müzakerelerin askıda kalabileceğini ve hatta ölümcül şekilde başarısız olabilmesi yönünde ciddi risk bulunduğunu" vurguladı.

Bu genelde "BM Kıbrıs konusundan çekilecektir" imajı yarattı.

Oysa BM Genel Sekreteri bir sure once,2011 hatta 2012 yılının görüşme proramını bile açıklamıştı.

Bana göre BM'nin "Çekilirim" demesi sadece sünnetci korkusu salmak içindir.

2. Genel Sekreterin raporu, BM Güvenlik Konseyi üyelerine de sunuldu. Raporun başında, Kıbrıs sorununun BM Güvenlik Konseyi'nin 47 yıla yakın zamandır gündeminde olduğunu, bugüne dek BM'nin 5 Genel Sekreterinin adadaki müzakereleri kolaylaştırma amacıyla iyi niyet misyonunu devreye soktuklarını, ancak çözüm yönünde pek çok fırsatın kaçırıldığını vurguladı.

3. Barışın sağlanmasının Kıbrıs, Türkiye, Yunanistan ve AB için son derece yararlı olacağını belirten Genel Sekreter Ban, ticaret, turizm, ulaşım ve finans sektöründeki büyük potansiyelin, süren uyuşmazlık nedeniyle olumsuz etkilendiğini, kapsamlı ve kalıcı bir çözümün, adadaki iki toplum için büyük ekonomik fırsatlar getirmesinin dışında, iki toplumun kuşaklar boyunca güven içinde olamamasına da son vereceğini ifade etti.

Ban, "İki tarafın yaraları, ancak barışçıl bir çözümle iyileşmeye başlayabilir" dedi ve Güvenlik Konseyine , üç ay sonra güncellenmiş yeni bir rapor sunacağını bildirdi.

4. Genel Sekreter ,iki liderin 88 kez görüşme yaptıklarını belirtti.

Raporda 88 görüşmenin 29'unun "yönetim ve güç paylaşımı", 5'inin "AB konuları", 8'inin "ekonomik konular", 25'inin "mülkiyet", 4'ünün "toprak" ve 2'sinin de "güvenlik ve garantiler" başlıklarında; 6'sının da "vatandaşlık, göç, yabancılar ve iltica" konularında yapıldığı kaydedildi.

5. Ban, mülkiyet konusundaki görüşmelerin, "bir mülkiyet komisyonunun kurulması, takas mekanizmaları, iadenin derecesi ve tazminat çeşitleri" konularına yoğunlaştığını söyledi.

Genel Sekreter,Kıbrıs Rum tarafının ilke olarak kuzeyde mülkleri olan Rumlar'ın "takas, tazminat, iade" şıklarından birini seçme haklarının olması gerektiğini savunduğunu belirten Ban, bu görüşün Kıbrıs Türk tarafınca kabul edilemez olduğunu, Kıbrıs Türk tarafının "kuzeydeki mülklerin yüzde 70-80'inin Rumlar'a ait olduğunu, eğer tüm Rumlar'a mülklerinin iadesi izni verilirse, bunun Kıbrıslı Türkler'in iki bölgeliliği korumasını imkansız hale getireceğini" söylediğini ve bu kapsamda Türk tarafının, mallarının iadesini isteyen Rumlar'ın sayısında bir "tavan" istediklerini bildirdi.

Bu görüşün de Rumlar için kabul edilemez olduğunu ifade eden Genel Sekreter, "Şu anda iki tarafın bu konudaki pozisyonları uzlaşmaz durumdadır" saptamasında bulundu.

6. İki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümüne ulaşmak için iki liderin müzakerelerde bu ve bunun gibi uzlaşmaz gibi görünen konularda uzlaşmaya varması gerektiğini vurgulayan Ban, bu konulardan birinin de "toprak" olduğunu söyledi.

Rumlar'ın mülkiyet başlığını, toprak başlığına bağlamadan ilerleme sağlamalarının mümkün olmayacağını belirttiklerini, Kıbrıs Türk tarafının ise toprak başlığını sadece iki taraf ve garantör devletlerin yer alacağı çok taraflı bir konferansta görüşeceklerini söylediklerini vurgulayan Ban, Kıbrıs Türk tarafının adada garanti sisteminin devam etmesini, Rum tarafının ise bunun sona ermesini istediğini kaydetti.

Rapor 18 Kasım'da BM merkezinde iki liderle yapılan üçlü görüşmeye de değinmektedir.

Ban, "Bazı özlü meseleleri belirledim, liderlerden bu meseleler üzerinde çalışmalarını ve Ocak ayının sonunda bu konudaki ilerlemeyle ilgili bana rapor vermelerini istedim" dedi.

Genel Sekreter, "Müzakere sürecinin ucu açık olamayacağını" belirterek, şunları ekledi:

"Ancak önemli bir fırsat penceresinin hızla kapanmakta olmasından korkuyorum.

Liderler kapsamlı görüşmelerin başlamasından beri 88 kez görüştü ve onları bu konuda takdir ediyorum, ancak müzakerelerin başarısının gerçek ölçüsü kaç kere görüşebildikleri değil, zor meselelere iki tarafça da kabul edilebilecek çözümler bulma yolunda elde ettikleri ilerlemedir. Görüşmüş olmak için görüşmek nihayetinde verimli değildir"

2011 yılının ikinci çeyreğindeki siyasi ortamın, muhtemelen, yapıcı müzakerelere elverişli olmamasından da endişe duyduğunu ifade eden Ban, güney Kıbrıs'ta Mayıs ayında parlamento seçimlerinin, Türkiye'de de Haziran ayında genel seçimlerin yapılacağını belirtti.

Bu tür zamanların toplumlarda pek uzlaşma ya da esneklik gösterme zamanı olmadığını dile getiren Ban, tüm başlıklarda seçimler öncesinde esaslı bir uzlaşma sağlanamaması durumunda, "müzakerelerin askıda kalabileceğini ve hatta ölümcül şekilde başarısız olabilmesi yönünde ciddi risk bulunduğunu" vurguladı.

Kıbrıs'ta olası bir çözüm planının referanduma sunulması öncesinde iki tarafın da kendi toplumlarını anlaşmaya hazırlamaları gerektiğini ifade eden ve bu konuda Güvenlik Konseyi kararlarına atıfta bulunan Ban, iki liderin müzakerelerde bugüne kadar kaydedilen ilerlemelerle ve hala çözülmesi gereken konularla ilgili olarak toplumlarına bilgi vermeleri gerektiğini söyledi.

1.Müzakerelerin başarıyla tamamlanabilmesi için iki liderin, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon hedefine ulaşmak için bu yönde çalışmaları gerektiğini vurguladı.

2.Genel Sekreter, Ocak ayında iki liderle yeniden görüşeceğini, iki liderin kendi aralarında devam eden ana uzlaşmazlık noktalarını gidermek üzere pratik bir plan hazırlamaları gerektiğini ve kendilerinden bu yönde önemli çaba sarfetmelerini istediğini vurguladı.

Sonuç: Bana göre Birleşmiş Milletlerina Kıbrıs'tan çekilme kararı yok. 2011 yılında da aynı görevi sürdürecektir.

***

ANGELA MERKEL'E NE OLUYOR?
Alman Başbakanı Angela Merkel, AB ile Türkiye arasında yürütülen müzakerelere de değindi.

Kendi hükümetinin ahde vefa ilkesine bağlı olduğunu,gelecek yıl müzakerelerde zor bir döneme girileceğini savundu.

Türkiye'nin Ankara Protokolü'nü yaşama geçirmediğini ve Güney Kıbrıs'a limanlarını açmadığını söyleyen Alman Başbakanı, bu durumun sürmesi halinde müzakere görüşmelerinin tıkanabileceğini savundu.

Önümüzdeki Ocak ayında Güney Kıbrıs'ı ziyaret edeceğini anlatan Merkel, bu kapsamda bir uzlaşı için arabuluculuk yapabileceğini de aktardı.

Almanya'nın Kıbrıs kartını kullanması Ankara'da hoşnutsuzluk yarattı.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.