TOMA olayı
Çünkü gündem TOMA konusu ile meşgul edilirken, CTP hiç tepki görmeden,rahatça partizanlara müsteşarlık ve müdürlük makamları dağıtıyor.Müsteşarların yıllık maaşı 100000 Tl dolayında olduğuna göre, bu atamalar, devlet bütçesine TOMA'dan kat kat yük getiriyor.
Bu arada, bazı kişilerin TOMA teminini bahane ve basamak olarak kullandığı ve bundan yararlanmağa çalıştığı görülür.
Örneğin, Başbakanın önümüzdeki kurultaya Başbakan olarak aday olmasını istemeyenler ile bakanlık alamayan bazı CTP'liler, bu olaydan istifade ederek, başbakanı Türkiye'ye karşı kışkırtmaktadır.Çünkü Türkiye'nin maddi ve manevi desteği olmadan hiçbir hükümetin başarılı ve uzun ömürlü olamayacağını biliyorlar.
Başbakan da bu tahriklere kapılarak,sorunu kapalı kapılar arkasında ve diyalogla çözmek yerine, Türkiye yetkililerini, kıracak ve desteğini kaybetmesine sebep olabilecek gereksiz açıklamalar yapıyor.Böylece, farkında olmadan siyasi geleceğini yok etmek isteyen rakiplerinin oyununa gelmiştir.
Oysa TOMA' nın alınmasına karar veren Güvenlik Kuvvetleri Komutanı, Anayasamıza göre kendi maiyetindedir.Polis örgütü de, dolaylı olarak da olsa, yine Başbakanlığın sorumluluğu altındadır.
Bu nedenle Sayın Başbakanın, adeta bindiği dalı kesercesine kırıcı açıklamalar yapmak yerine, ilgililerle doğrudan doğruya görüşerek sorunu çözmesi mümkündür.
Öte yandan, amaçları Kıbrıs Türk halkını kökünden koparmak ve uyduruk Kıbrıslılık kimliği altında Rum çoğunlukla birleştirip eritmek olan malum Rum-emperyalist işbirlikçileri de, TOMA olayını mal bulmuş Mağrubi gibi işlemekte ve anavatanla aramızı açmak amacı ile etkin bir kötüleme aracı olarak kullanıyor.
En küçük olayları fırsat bilerek Türkiye'ye saldırmağı alışkanlık haline getiren ve toplumsal saldırganlık içgüdüsünü, bir türlü kontrol altına alamayan bu kesim, demokrasi denilince her hakkın kendisinde olduğunu zanneder.
Tür be tür sol, Rum- emperyalist sempatizanı, özenti liberallerinden oluşan bu kesimin misyon ve vizyonlarını tartışmak niyetinde değilim.Bunların farklılıkları, kimin ne kadar sol liberal ve Emperyalist sempatizanı olduğu da beni ilgilendirmez.Ayrıca, birilerinin vatanperver olması için, sucu veya bucu olması gerektiği görüşünde de değilim.Çünkü tarih mutlaka herkese gerçek sıfatını verecektir
Fakat, TOMA olayını fırsat bilip Anavatana saldıran ve Kıbrıs Türkünü kökünden koparıp korumasız bırakmak için büyük çaba harcayanların, ülkemizin uzun vadeli çıkarlarına hizmet etmediği, hatta halkımızın baş düşmanı olduğu görüşündeyim.
KKTC devleti, Meclisimiz ve bu mecliste milletvekilleri varsa, anavatanın sayesindedir.Devletimiz de Türkiye'nin yardım ve desteği ile varlığını sürdürebilmektedir.
Öte yandan demokratik hukuk devletinde, halk yasalar çerçevesinde gösteri yapma hakkına sahiptir.Fakat devlet de ülkedeki asayişi korumakla yükümlüdür.İşte bu nedenle, TOMA aracı, bu gün tüm batılı ülkelerin güvenlik kuruluşları tarafından kullanılıyor.Şimdiye kadar hiçbir ülkede de polise bir araç alınacağı gerekçesiyle, orantısız tepki gösterildiği duyulmadı.
Gerçi TOMA' dan daha öncelikle alınması gereken başka cihazlar vardır.Fakat TOMA' ya sahip olmamız da, bir bakıma prestij bakımından önemlidir.
Basına yansıyan açıklamalar, gündemin TOMA ile meşgul olmasından,hükümetin çok mutlu olduğu dikkati çekiyor.Çünkü hem şimdiye kadar hiçbir iş yapmadığını gözden kaçırıyor, hem de, tepki olmadan yandaşlara müdür ve müsteşarlık makamları dağıtıyor.
Her nedense herkes TOMA ile oyalanmayı daha çekici bulduğu için, yeni yönetici atamaları ile devlete yük getirilmesine tepki gösterilmiyor.Oysa son yönetici atamaları bütçeye,TOMA' dan çok daha fazla ek yük getirecek.
Güneydeki yönetimin başkanı toplumlararası görüşmelere katılmak için, HELENİZM'İN ezici çoğunluğunun görüşünü dikkate alacağını açıklarken, TOMA olayını bahane eden bazı iktidar partisi yetkilileri, (adadaki tüm Türk halkının çözüm tercihini bile dikkate almamakta),sadece kendi partisinin isteği olan Rumlarla birleşme şeklini dayatmakta.
Üstüne Üstelik bir de TOMA olayını bahane ederek sivilleşme safsatası ile,Kıbrıs Türk halkının egemenlik ve özgürlük alanını genişletmeyi amaçladıklarını ileri sürerek, halkı anavatana karşı kışkırtmağa çalışmaktadır.Oysa bu kişilerin, KKTC'nin yaşatılmasını ve adada bulunacak siyasi çözümde,Türk halkının ayrı egemenlik hakkına sahip olmasını istemediği biliniyor.
İşin üzücü tarafı her fırsatta Türkiye'ye saldırmayı ilericilik sanan kesim,Kıbrıs Türk halkının egemenlik hakkını tanımaması bir yana, ayırımcı ve onur kırıcı tutumu ile aşağılayan güneydeki yönetim ile batılı emperyalistlere toz kondurmuyor.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.