Görüşmeler Ve Güven Bunalımı
Uzun aradan sonra, yeniden çözüm görüşmelerine başlanması herkesi sevindirmiş ve umutlandırmıştır.Ancak,bizim tarafı temsil edenlerin seçilmesinde benimsenen tutum ve geçmişi bilenlerlerden yararlanılmaması, işin başında halkımız arasında korku ve güven bunalımına yol açmıştır.
Rum tarafına bakıldığı zaman; iktidarda sol görüşlü bir liderin bulunmasına karşın, görüşmeci olarak; kişilerin politik görüşlerine bakılmaksızın tüm deneyimli ve konuya hakim bürakrat ve siyasilere, hatta aşırı sağ görüşlü olmasına karşın, eski devlet başkanı ile dış işleri bakanına bile görev verildiği ve onlardan yararlanıldığı görülüyor.Bunun yanında bir de alınan kararlar, tüm siyasi partilerin temsil edildiği ulusal konseyin süzgecinden geçiriliyor;
Bizim tarafta ise, genellikle tüm devlet işlerindeki görevlendirmeler; partizan ve militanların ödüllendirilmesinde kullanılabilecek kaynaklar olarak görüldüğünden, böyle yaşamsal bir konuda bile ; geçmişi bilen, deneyimli, gerekli bilgi donanımına sahip olan hukukçu, politikacı ve bürokrata sorumluluk ve görev verilmemiş ve böylece işin başında herkesin kaygılanmasına ve güven bunalımına yol açılmıştır.
Hele, diğer siyasi partilerin görüşü alınmadan ve halkın büyük çoğunluğunun isteği hilafına, sadece iktidarın büyük ortağının bilinen bakış açısına göre hereket edilerek, 'bir anlaşma yapılsın da nasıl olursa olsun' düşüncesiyle;tek vatandaşlık, tek egemenlik,tek uluslararası kimlik konusunda verilen taviz, yapılacak anlaşma ile Girit felaketinin tekrarlanacağı korkusunun güç kazanmasına sebep olmuştur.
Aslında halkımızın büyük çoğunluğu, Rumların bizimle eşit ortaklık yapmayı düşünmediklerinin ve yeniden adanın tümüne hakim olmalarına yardımcı olacak bir anlaşma yapmak uğraşısı içinde olduklarının bilincindedir.Zaten, adada iki halkın eşitliğini kabul etmiş olsalardı; konfederasyona ve AB içinde birleşmeye de karşı çıkmayacaklardı.
Rumlar Kıbrıs'ın tümünün kendilerine ait olduğunu düşündükleri için, adadaki en küçük bir arazi parçasının bile bir daha geri alma şansı kalmadan Türklere verilmesini kabul etmiyorlar.Bu gerçek nedeniyle, geçmişte adanın tümünün bir üs karşılığında bile kendilerine verilmesini kabul etmemişlerdi.
Yaşanan dönemde sürdürülen görüşmeler; bizim, gelecek nesillerimiz ve Türkiye için çok önemli ve çok ciddi bir durumdur.Bu nedenle bizim tarafta, tek partininin tercihlerine ve görüşlerine göre hareket edilerek anlaşma yapılmağa çalışılması büyük bir hatadır.Sonra geçmişte alınan oylara ve referandumdaki orana bakılarak hareket edilmesi de büyük bir yanılgıdır.Çünkü gerek son seçimdeki oy dağılımının, gerekse referandumdaki sonuç'un sırf bir çeşit cezalandırma ve tepkisel yansıma olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir.
Benim izlenimlerime göre,bugün erken seçim yapılması halinde, iktidar hayal bile edemeyeceği derecede ,çok büyük bir hezimete uğratılacaktır.
Halkımızın ezici çoğunluğu, Rumlarla bir anlaşma yapılmasını ve iki halk arasındaki sorunun çözümlenmesini gönülden istiyor.Ancak, şimdi gidilen yolun bizi Rusya federasyonundaki Tararlar ile Çeçenlerin durumuna götüreceği inancı yaygındır.
Bu nedenle halkımızın; ordu sayesinde sağlanan güven ortamını bozacak,halkımızı yeniden, çatışma, rekabet, aşağılanma ortamına sürükleyecek ve zamanla Rum çoğunluk içinde erimemize sebep olabilecek hiç bir anlaşmayı kabul etmeyeceği aşikardır.
Son günlerde içimizdeki bazı kişinin şimdiden referandum yapılmaması gerektiğini dile getirmeğe başlaması, halkımızın bu tutumunun bilinmesinden dolayıdır.
(Dr.Orhan Aydeniz aydeniz@kibris.net)
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.