Bugünlere kolay gelmedik

Yayın Tarihi: 26/12/22 08:30
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Aralık 1963’te, Kıbrıs’ta ilk defa görülen bir bitki hastalığının yayılmasının önlenmesi için, Dipkarpaz- Yenierenköy bölgesinde görevliydim.

O dönemde iletişim ve ulaşım, şimdiki kadar gelişmiş değildi. Bu nedenle durumun kötüleştiğini 25 Aralık’ta öğrendim. Daha güvenli olabileceğini düşünerek Dipkarpaz’dan gece ayrılarak, Mağusa’ya gitmeye karar verdim.

Yaklaşık saat 23 sıralarında Bahçeler köyü yakınındaki ana yola barikat kuran birkaç silahlı kişi, el feneriyle durmamı işaret etti. Riskli olacağını düşünerek, durmadım. Yoldan tarlaya yöneldim, barikatı dolaşarak, tekrar yola girdim ve oradan uzaklaştım.

Gecenin geç vaktinde Mağusa’nın Rum mahallesindeki evime gittim. Eve geldiğimin farkına varan Rum  ev sahibim, durumun çok kritik olduğunu ve bana zarar verilmesini önleyemeyeceğini, durum düzelene dek Türk tarafına gitmemi önerdi.

Sabah işyerime gittim, çalıştığım  devlet dairesinin 15 - 20 metre mesafesinde barikat kuran silahlı sivil Rumlar yolumu kesti. İş yerime gitmekte olduğumu söyledim, aracımla geçmem için barikatı açmalarını istedim. Onlar arabadan inerek yürüyerek gitmemi söyledi.

Barikatı zorla geçmek istediğimi öne sürerek beni öldürebileceklerini düşündüm ve arabadan inmedim. Tartışmayı duyan Rum meslektaşlarım barikata geldi. Silahlı kişilere müdahale ettiler ve barikatı kaldırıp geçmem sağlandı. Rum iş arkadaşlarım, silahlı kişileri karşılarına alarak bana zarar vermelerini önleyemeyeceklerini ve izin alarak ayrılmamı önerdi.

Türk olan kaymakamı ziyaret ederek barikatlarda silahlı kişiler tarafından yolumun kesildiğini anlattım. Kaymakam, görevime gitmemi istedi. Canımı kaybetmemek için işime gitmedim. Birkaç gün sonra, Karpaz’dan gelirken durdurulmak istendiğim barikatta, aynı gece halen kayıplar listesinde olan bir Türk’ün kaçırıldığını öğrendim.

Tüm Türk devlet görevlileri gibi birkaç ay maaş almadım. Bir süre sonra halkımıza ve memurlara Kızılay tarafından gönderilen gıda yardımı dağıtıldı. Daha sonra, memurlara maaş olarak 30’ar Kıbrıs lirası verildi.

Kanlı Noel sonucu, iki defa ölüm riski ile karşılaştım. İşimi ve gelirimi kaybettim. Rum saldırılarından korunmak için, yıllarca kışın soğuğunda yazın sıcağında, her gece görev yaptım.

Rum’a teslim olmadık, direndik, gençliğimizi ölüm korkusu içinde, dış dünyadan izole edilmiş küçük bir alan içinde geçirdik.

Barış Harekatı sayesinde, halen bize ait bölgede, can ve mal korkusu içinde olmadan, özgürce ve 1963’ten önce, hayal edemeyeceğimiz olanaklara ve yaşam koşullarına kavuştuk.

Geçmişi yaşamayanlar, bilmeyenler, sahip olduğumuz kazanımlarımızın değerini takdir edememektedir. Maalesef ideolojik saplantılar ve çıkar hesapları nedeniyle, halkımızı geçmişin karanlık dönemine götürmek çabasındadır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Mete Baris27/12/22 06:30
Iste boyle yasanmis gercek olaylar anlat bize sayin yazar ki genclerimiz de ogrensin, nerden nereye geldik. Ama bunu yaparken de tek tarafli olma, Rumlarin bize yaptiklarini soylerken, bizim onlara da yaptiklarimizi da yaz, o zaman seni daha da takdir ederik. Tek katilmadigim nokta, birilerinin o karanlik gunlere geri donme cabasi oldugudur. Hayir, oyle bir caba yoktur. Olan caba, artik savaslarin olmayacagi bir Kibris. Bunu nasil basaririz konusunda farkli goruslerdir olan ve her goruse de acik olmamiz gerek.