BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

KKTC'de 'demografik yapı' değişiyor mu?

Yayın Tarihi: 16/12/22 08:30
okuma süresi: 9 dak.

Kökeni, eski Antik Yunanca'ya kadar dayanan "demografi" kelimesi, nüfus bilimi anlamına gelmekte olup, sosyal bilimlere dahil pek çok alanla ilgilidir...

Bir ülkenin bölgelere göre nüfus yapısını, rakamsal boyutunu, yaş grubunu, gelir düzeyini, mesleki ve eğitim durumunu, aile hayatını, yaşam tarzının etnik yapısını ve kültürel özelliklerinin tüm unsurlarını içine alır...

Toplumsal nitel ve nicel değişimler üzerinde çalışır...

Bir tür, "toplum mühendisliği" olarak da anlam kazandırılır...

Bunun adına bir tür "ekonomik, sosyal ve siyasi" yönden yeniden toplumsal yapılanma süreci de diyebiliriz...

Genel olarak "demografik yapı" üzerinde yapılan çalışmalarla, insan popülasyonunu yeniden yapılandırılabilir ve istenilen yönde değiştirilebilir...

Toplumsal yeniden yapılandırmanın yolunun, "demografik yapı" üzerinden geçtiği de bilinmektedir...

Toplumu farklı gruplara bölerek, bu yönde yapısal çalışmalar yapılabilir, grupsal bağımlılıklar ölçümlenebilir... Kontrol altına alınabilir...

Toplumsal kültürel geçmişler, değiştirilebilir...

Ülkenin gideceği yolu belirlemek adına toplumdaki insan popilasyonun özelliklerinden yararlanabilir ve nüfus o yöne doğru yapılandırılabilir...

Hedef kitleleri tanımlamak için "demografik yapı" özellikleri üzerinde çalışmalar yapılabilir... "Demografik yapı" segmentleri ve birleşenleri harekete geçirilebilir... Ölüm oranı, doğurganlık, göç gibi unsurlar değerlendirmeye alınarak, sosyoekonomik yapısal değişimler ve dönüşümler gerçekleşebilir...

Nüfustaki insan dağılımını, kontrol altına almaya, yönlendirmeye, güç toplamaya kadar bu süreç derinden, sessizce, genişletilerek ilerletilebilir...

Ta ki sonunda kendinize ansızın şu soruyu sorana kadar; "bu ülke benim doğduğum, büyüdüğüm ve yaşadığım ülke mi, gerçekten?"

KKTC'nin "demografik yapısı" öyle ya da böyle değişiyor, değiştiriliyor... Ülke olarak, toplumsal "demografik geçiş" süreci içerisindeyiz... Bunun neden, niçin, kim veya kimler tarafından yapıldığından ziyade, bunun sonrasında ve sonucunda ortaya çıkacaklar, çok daha fazla hayati derecede önem arz etmektedir...

Artmaya doğru giden "demografik" dengesizlik ve değişim, toplumda bölgeler ile bireyler arasında eşitsizlik, hızlı nüfus artışına bağlı ülkesel alt yapı sorunlarında artış, kamu alanlarında, sağlık ve eğitim sistemlerinde ortaya çıkabilecek tıkanıklıklar, yetersizlikler ve en önemlisi de "kutuplaşma" gibi sosyal sorunları da beraberinde getirebileceği bilinmelidir...

Nüfustaki herhangi bir değişikliğin, farklı sosyal patlamaları da beraberinde getirebileceği asla göz ardı edilmemelidir...

"Demografik" yapıdaki dinamiklere ve faktörlere müdahale etmek her zaman tehlikelidir...

Ayrımcılık üzerine "demografik manipülasyonlar" yapmak ise bunların içerisinde en tehlikeli olanlardır...

Toplumsal faydaları en üst düzeye çıkararak yaygınlaştırmak, eşit hale getirmek ve riskleri en aza indirmek, "tehlikeli demografi" karşısında çok daha önemli olan davranışsal ve düşüncesel özelliklerdir...

Aslında, "demografik yapıyı" değiştirmek, ülkedeki insan nüfusunun, nüfus büyüklüğünün ve /ya nüfus yapısının zaman içinde nasıl değişeceğini önceden planlamaktır, ön görmektir... Bunlar için önceden strateji ve politikalar geliştirmektir, uygulamalara sokmaktır...

"Demografik geçiş" süreci halka en iyi şekilde açıklanmalıdır... "Demografik değişimin" anlamı halka anlayacağı dilde anlatılmalıdır... "Demografik değişimin" nedenleri ve etkileri bilinmelidir...

"Demografik değişimin" sorunlarını kimse bu ülkede yaşamak istemez... Ne şimdi, ne de gelecekte...

Nüfus yapısının kontrollü bir şekilde bazı faktörlerle değiştirilmesi, ciddi toplumsal bölünmeleri ve kutuplaşmaları da beraberinde getireceği asla unutulmamalıdır...

"Biz yaparız olur..." zihniyetinden, "hep birlikte yaparız..." zihniyetine evrimleşmemiz gerekmektedir...

Hangi yöne doğru gideceğimizin kararını, hep birlikte vermeliyiz...

"Demografik geçiş modeli" olarak bilinen bu süreç, toplum bilgisinde gerçekleştirilmelidir... Faktörler ve sosyolojik unsurlar iyi tanınmalıdır... İyi anlatılmalıdır...

Ülkesel kaynaklar, herkes için iyi bir yaşam standardı yaratmaya olanak sağlamalıdır...

"Demografik değişim” sorunlarının, daha farklı sosyolojik sorunlara da neden olabildiği hatırlanmalıdır...

Dünyaca bilinen İngiliz nüfus bilimci Thomas Robert Malthus'un 1798 yılında söyledikleri dikkat çekicidir... Bu kişi, dünya nüfusunun, bir kriz noktasına yol açacak şekilde, dünyanın gıda arzından daha hızlı büyüyeceğini söylemişti...

Bir ülkedeki "demografik yapı" değişimleri kıtlığa, yoksulluğa, beyin göçüne, kutuplaşmaya ve ayrımcılığa yol açabileceği tehlikesi, asla göz ardı edilmemelidir... Önlem alınmalıdır...

Toplumsal kutuplaşma ve ayrımcılık her zaman ciddi sorunlar yaratır...

Unutmayınız! Ne kadar kutuplaşırsak, insanlık da o kadar zayıflar...

Bilinçsizce her fırsatta yaratılmaya çalışılan kutuplaşma siyaseti, beraberinde nefret ve öfkeyi de getirir, toplumu böler... İnsanları da bencilleştirir...

Toplumsal kutuplaşma, gelişimin düşüşüdür...

Kıbrıs Türk halkı olarak asla kutuplaşma siyasetinin oyununa teslim olunmamalıdır... Bunun oyununa gelinmemelidir...

Kutuplaşmanın kaynağı iyi öğrenilmeli... Kutuplaşmanın yaygınlaşmasına, büyümesine asla müsaade edilmemelidir...

Bu yöndeki bilinç ve farkındalıklar artırılmalıdır...

Hangi konuda olursa olsun kutuplaşma siyaseti, toplumu yüzeysellikten öteye geçiremez...

Kutuplaşma siyasetine teslim olmamak için, tehlikede olan çok şeyin olduğu asla unutulmamalıdır...

KKTC’de yaşanılan sorunların temel nedeni bilinçsizliktir ama çoğu, kutuplaşma kaynaklıdır...

Ne zaman kutuplaşma olsa, gerçeğin ikisi arasında bir yerde olduğunu düşünmeye yönelik, mutsuz bir eğilim ortaya çıkıyor...

Toplumu kutuplaştırarak, KKTC'de "demografik yapıyı" değiştirmeye çalışmak, ülkeyi ileriye taşıyamaz...

Demografik yapının değişmesi, toplumda kutuplaşma yaratmamalıdır...

Demografik yapının değişmesi, toplumda büyük bir dikkat dağılımına neden olmamalıdır...

KKTC'de "demografik yapı" değişiyor... Öyle ya da böyle... Kabul edilse de edilmese de... Hayat devam ediyor... Nesiller değişiyor... Dünya değişiyor... KKTC değişiyor... KKTC değiştiriliyor...

Toplumda şu soruyu soranların sayısı her geçen gün daha fazla artıyor;

"Bu ülke benim doğduğum, büyüdüğüm ve yaşadığım ülke mi, gerçekten?"

...

Belki de basın olarak, vatandaş olarak, toplum olarak odaklanma eğiliminizi artık siyasetçilerin anlaşamadığı şeylere değil, yaşamın anlamına, hayatın ta kendisine farklı bir bakış açısı geliştirerek bakmalıyız...

Unutmayınız! Çok konuşmadan da, çok şey söylenebilir...

Öz olmak, ince zekanın ruhudur...

Bazen hayatınızda öyle bir an gelir ki, başkalarının kitabını okumayı bırakıp, kendi kitabınızı yazmanız gerekebilir...

Ve daha sonra hepimizin hayatının, kısa olduğunu anlamamız gereken o an gelir... En sonunda gerçekten önemli olan tek şeyin başkalarının bizleri nasıl gördüğü değil, Tanrı'nın bizleri nasıl gördüğü gerçekliğinin farkındalığına varırsınız insan olarak...

Kabul etmemiz gereken bir gerçek daha var... Siyasi hayatlar da er geç bir gün bittiğidir... Bazen direnmek, fayda vermez... Direnmek, kendinize ve çevrenizdekilere zarar vermeye başlar...

Bu ülkeden, bu dünyadan ne siyasetçiler gelip geçtiğini bir hatırlayın... Kimler geldi, kimler geçti... Peki, bu kişiler gerçekten şimdi neredeler? Hiç kimse bunların isimlerini bile hatırlamıyor... Tek tek bu dünyadan silinip gittiler...

Siyasi koltukları da bırakmanın, zamanın geldiğinin farkındalığına, her siyasetçi zorlamadan ve zorlanmadan, olgunlukla varabilmelidir... Bunu kendiniz için yapmalısınız, sevdikleriniz için yapmalısınız, çocuklarınız için yapmalısınız, torunlarınız için yapmalısınız, toplumunuzun ve ülkenizin geleceği için yapmalısınız...

Aslında gerçek olan şu ki, ülke siyaseti, sözün bittiği yerdedir…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.