BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

Kıbrıs sorunu neden derinleşiyor?

Yayın Tarihi: 27/01/23 07:00
okuma süresi: 11 dak.

Uluslararası hukukun, önem ve değerinin pek kaale alınmadığı, kar, buz, çamur, yağmur tutmuş, kayganlaşan KKTC zemininde, "bilinmezliklerle" ve "zorluklarla" yaşam sürerken, daha karamsar ve içine dönük bir Kıbrıs Türk insanı var artık karşımızda...

Bunu kabul etsek de etmesek de...

Ülkedeki uyuşturucu türünün çeşitliliği, ticareti ve kullanımı artarak boyut değiştirirken, yeni yerleşenlerle birlikte nüfus artmaya devam ederken, uyuşturucu ile etkin mücadele imkanlarının yetersiz kaldığı bir ülke var artık karşımızda...

Bunu kabul etsek de etmesek de...

Ülkedeki gelir uçurumunun her geçen gün daha fazla arttığı, ekonomi, sosyal adalet ve refah kavramlarına farklı anlamlar yüklendiği, Türkiye ile KKTC arasında çok boyutlu "sistemsel" değişikliğe gidildiği, "el değiştirmeye" yönelik bireysel, toplumsal ve yönetsel projelere hız verildiği, bir KKTC'den bahsediyoruz artık...

Bunu kabul etsek de etmesek de...

Yollar yetersiz, trafik kazalarına her geçen gün yenileri ekleniyor... Sağlık sistemi yetersiz, ilaçlar yetersiz, sağlık çalışanları yetersiz, eğitim sistemi yetersiz, öğretmenler yetersiz, sınıflar yetersiz, "sistemsizliğin sistemi" kontrolsüz bir şekilde bu ülkede büyüyor, büyütülüyor... Toplum olarak, her geçen gün daha derin bir çıkmaza ve çaresizliğe doğru sürükleniyoruz...

Bunu kabul etsek de etmesek de...

Kimse nereye doğru gittiğimizi, bilmiyor...

Bir ülke düşünün ki, kimse ne yaptığını ve ne söylediğini hatta ne istediğini bilmiyor... Kafalar çok karışık… Duygusal, düşüncesel ve davranışsal sorunlar artıyor, yaygınlaşıyor ve derinleşiyor…

İnsanlar aniden ölüyor ve ölmeye devam ediyor... Bilinmeyen, yeterince araştırılmayan ölüm sebepleri bu ülkede sessizce artarak devam ediyor...

Bir taraftan, iki devletli egemen eşitliğimiz için çağrıda bulunulurken, bir taraftan da, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi kaynaklarına göre, Kıbrıslı Türklere 97 bin pasaport ve 110 binden fazla kimlik kartı verildiği açıklanıyor...

İlgili kaynaklara göre Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin iş piyasasında çalışan 2 bin 600 Kıbrıslı Türk olduğundan bahsediliyor... İngiliz Okulu ile American Academy’de okuyan çok sayıda Kıbrıslı Türk öğrenci olduğu, sadece American Academy’de bulunanların yüzde 20’sinden fazlasının KKTC’den Güneye geçip eğitim alan Kıbrıslı Türk Öğrencilerin olduğu ifade ediliyor…

Güney Kıbrıs'ta ikamet ettiği söylenen Kıbrıslı Türk sayısının, kâğıt üzerinde 17 bin olduğunu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi kaynakları tarafından açıklanıyor...

Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportuna ve kimliğine uzun süredir sahip, bu ülkeyi yönetenlerin de olduğu vurgulanıyor...

Bir taraftan, Kıbrıslı Türkler'in karma evliliklerinden doğan yaklaşık 30 bin çocuğa, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığının verilmesi için mücadele edilirken,

Bir taraftan da, yakıtsız kalındığı için elektriksiz kalan KKTC, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nden yüksek fiyattan elektrik satın almaya devam ediyor...

Çaresizliklerin ve yetersizliklerin her geçen gün daha fazla arttığı KKTC'de, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nden sağlık hizmeti alımları da artıyor...

Ve bunun yanında Kıbrıslı Rumların da Ocak-Eylül 2022 döneminde sadece 9 ayda KKTC'de kredi kartı ile  33 milyon Euro harcama yaptığı açıklanıyor....

Tüm bunlar yaşanırken, duygusal, düşüncesel ve davranışsal söylemlerle, uygulamalarla Kıbrıs sorunu, derinleştirilmeye devam ediyor...

Gerçek nerede durdu? Hata nerede başladı? Onlarca çelişkili varsayım arasında sürüklenen toplumlar yaratıldı…

Çelişkiler, bir şeyleri bütünleştiriyor sanki ama gerçekte, tenimiz için ateşi giyer gibiyiz ama ruhumuzda fırtınaları yaşamaya devam ediyoruz…

Aslında, varlığın özü ve doğası gereği çelişkiler asla var olmamalıydı…

Gerçekliğin kaç yüzü olur, sizce?

Toplumsal paradokslar oluşturulmaya hep devam edildi… Anlamsızca devasal çelişkiler yaratıldı ve yaratılmaya devam ediyor…

Yapbozun içine sıkışmış zihinler… Dönüp dolaşıp hep aynı noktaya geldi… Hep aynı noktaya getirildi…

Kendi gerçekliğimizin güzelliği için yaşamalıydık…

Issız yüzeyin altında olanı algılamanın, perdeyi kaldırmanın yegane yolu; cesaretimizdir, kararlılığımızdır…

Bir hayal dünyasında, illüzyon dünyasında yaşamayı mı sürdüreceksiniz yoksa, gerçeği bulmak için çaba mı sarf edeceksiniz, karar tabii ki hepimizin…

Niyetlerimiz, realitemizi yansıtmalıdır…

Kendi gerçekliğimizi tanımlayabilmeliyiz artık…

Algı gerçekliktir…

İçsel olarak başardıklarımız, dış gerçekliği değiştirecektir…

Kıbrıs sorununa, çözülmemek üzere, her geçen gün yeni düğümler atılıyor...

Amaç ne?

 Peki biz, ne istiyoruz?

Peki buna, kim karar verecek?

Kıbrıs sorunu neden derinleşiyor veya derinleştiriliyor? Bundan, kim veya kimler çıkar sağlıyor? Bunlardan, kim besleniyor?

Düğüm üzerine düğümler, neden şimdi daha fazla atılıyor?

Neden hiç kimse yapıcı öneriler ortaya koyamıyor ve taktiksel yaklaşımların ötesine geçemiyor?

Belirsizlik dönemine ne kadar daha taktiksel olarak devam edilecek?

Kıbrıs sorunu hakkında gerçekten karar alma zamanı gelmedi mi?

Kıbrıs Türk toplumu vatandaşları ne istediğini şimdi daha iyi anlamalı, bilmeli ve yüksek sesle söylemelidir...

Buna kafa yormalı ve gidilecek yol, "resmen" açıklanmalıdır...

Taraflar da vatandaşlar da, Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğünün ağırlığı altında eziliyor...

Ağırlıklar, sürekli taşınıyor...

Peki bu şartlarda gelinen noktada, ülke olarak ekonomik yönden kalkınma ve büyüme oranımız sizce, gerçek anlamda ne olmuştur?

İşsizliği ne kadar azalttık? Geldiğimiz noktada ülkemizdeki işsizlik oranı sizce, gerçekten ne olmuştur?

Şimdiye kadar en azından bunlara çok iyi ve çok olumlu cevaplar verebilmeliydik...

Kıbrıs sorunu zihinlerle birlikte her aşamada derinleşiyor, derinleştiriliyor... Sürekli düğümleniyor...

Kıbrıs sorunu hakkında gerçekten karar alma zamanı gelmedi mi?

Hangi yola doğru gideceğimize artık gerçekten karar vermemiz gerekmiyor mu?

Vatandaş olarak, toplum olarak artık yapılması gerekenler var;

Ne istediğimize karar vermek!

Ve bunu yüksek sesle söylemek!

Kararlarımız, umutları yansıtmalı, korkularımızı değil!

Karar verirken, tüm artıları ve eksileri göz önünde bulundurabilmelisiniz...

Verdiğiniz her karar, kim olduğunuza ilişkin değerlendirmenizi de yansıtacak...

Değerleriniz net olduklarında, daha kolay karar vermeye başlayacaksınız...

Hayatınızın kalitesi, kararlarınızın kalitesi üzerine kurulacaktır...

Vizyoner karar almanız, sezgi ve mantığın kesiştiği noktada gerçekleşecektir...

Unutmayınız! Karar, özgür olma cesaretinden kaynaklanan bir risktir...

Hayat zor kararlarla doludur ve kazananlar, bu kararları verenlerindir...

Gelecek, kendiniz tarafından yazılıyor... Doğru kararları kendiniz verebilmelisiniz...

Karar vermemek, kararsız olmak, fırsatları kaçırmak demektir...

Karar vermek bazen çok güçtür... Çoğu insan, "zor kararlar" verecek cesarete sahip değildir... Sürekli "doğru kararı" vermek isterler ve bu nedenle de "asla karar" veremezler...

Tıpkı Kıbrıs sorununda olduğu gibi!

Kıbrıs sorunu "kararsızlıktan", derinleşmeye devam ediyor...

"Zor kararlar" verme cesaretini artık herkesin göstermesi gerekiyor...

Gerçek bir karar, yeni bir adım atmış olmanızla ölçülür... Hareket yoksa, gerçekten karar vermiş sayılmazsınız...

Kendi kararınızı, kendiniz vereceksiniz... Birilerinin gelip, kendi adınıza karar vermesini beklemeyeceksiniz....

Korkudan dolayı verilen kararın, her zaman yanlış karar olduğunu asla unutmamalısınız...

Şüpheyle gölgelenmiş bir karar, asla iyi bir karar değildir...

Doğru bir zamanda alınan yanlış bir kararın, yanlış bir zamanda alınan doğru karardan daha iyi olduğu bilinmektedir...

Neden karar vermeniz gerektiğini bilmelisiniz...

Önemli bir kararla karşı karşıya geldiğinizde, çocuklarınızın, torunlarınızın gözlerinin içerisine baktığınızı düşünmelisiniz... Karar vermekle, onların geleceğine de karar verdiğinizi anlamalısınız...

Bilinçli seçimler yapmak, hayallerinizi gerçeğe dönüştürecek önemli adımlardır...

Kaderiniz, karar verdiğiniz anlarda şekillenir...

Geleceğinizden, kendiniz sorumlu olmalısınız...

Düz çizginin, birçok insanı yanıltan saygın bir optik illüzyon olduğu, asla unutulmamalıdır...

Sorun, doğru seçimi yapmakla ilgili değil, bir seçim yapmak ve onu doğru yapmakla ilgilidir...

Aslıda gerçek olan nedir biliyor musunuz?

"Olmak ya da olmamak; işte bütün mesele bu!"

Bugün yapabileceklerinizi, asla yarına ertelemeyin...

Kıbrıs sorununu derinleştirmeyin... Üzerine gitme cesareti gösterin... Yüzleşin...

 Hangi yoldan gideceğinize artık karar vermelisiniz... Bu yolu, daha açık belirlemelisiniz ve dile getirmelisiniz... Korkmadan... Baskı yaşamadan...

Bunun için zaman, şimdidir...

Ne olduğunuza, ne istediğinize ve nereye gitmek isteyeceğinize çelişki yaşamadan, çelişki yaşatmadan, artık daha net, karar verebilmelisiniz...

Karar vermeden, asla ilerleme kaydedemeyeceğinizi, bilmelisiniz...

Unutmayınız! Kararsızlık, en büyük hastalıktır...

Kararsızlık, başarısızlığın en büyük sebebidir...

Bu, bireyler içinde böyledir... Bu, toplumlar içinde böyledir... Bu, ülkeler içinde böyledir...

Kararınızı vermelisiniz... Gideceğiniz yolu cesurca belirlemelisiniz... Adımlarınızı kararlılıkla atmalısınız...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Alexy Flemmings27/01/23 10:19
KKTC'nin, iki devletli egemen eşitlik için çağrıda bulunulurken, Güney Kıbrıs'ın Kıbrıslı Türklere 97 bin pasaport ve 110 binden fazla kimlik kartı vermesi bir ÇELİŞKİ DEĞİLDİR: Kıbrıs Türk'ü, KKTC, Türkiye dışında da fiili ve resmi olarak tanınıncaya kadar izolasyonun ve ambargoların yarattığı sıkıntılar altında yaşamak zorunda DEĞİLDİR; sıkıntılarına çözüm bulmak adına, istediği her şeyi yapabilir. Koskoca dünyanın, 1960da Kıbrıs'ın ORTAK SAHİBİ olduğu belirtilen Kıbrıs Türk'üne İKİYÜZLÜLÜK yapması sorun olmuyorsa, Kıbrıs Türk'ünün, bu İYİYÜZLÜLÜĞÜN etkisini SIFIRLAYICI işlemleri de gayet doğaldır. AB'nin her tarafında, Almanya, Fransa, İngiltere'nin iş piyasasında çalışan dünya kadar yabancı uyruklu insan var. Güney Kıbrıs'ın iş piyasasında 2600 Kıbrıslı Türk olmasında; İngiliz Okulu ile American Academy’de okuyan çok sayıda Kıbrıslı Türk öğrenci olmasında NE GİBİ BİR GARİPLİK var?,Lüksemburg'ta bulunan öğrencilerden bir kısmı günübirlik gelip gidiyor; KKTC’den Güneye geçip eğitim alan Kıbrıslı Türk Öğrenciler de Güney'de yatıya kalmıyor! Güney Kıbrıs'ta 17.000 Kıbrıslı Türk'ün ikamet etmesinde ne var? AB ülkelerinde, ikamet eden dünya kadar yabancı uyruklu insan var. Hangi çağda yaşıyorsunuz? KKTC'yi yönetenlerin de Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu ve kimliğine sahip olmasında beis yoktur: AB'de de, çoklu vatandaşlığa sahip dünya kadar yönetici var. Önemli olan, KKTC'yi yönetenlerin ZİHİNLERİNİN Türk kalması, KKTC'nin bağımsızlığını SONUNA KADAR savunmasıdır. Kıbrıslı Türkler'in karma evliliklerinden doğan 30.000 Kıbrıs Türk çocuğunun da, KKTC tanınıncaya kadar, ambargo ve izolasyonların etkisini sıfırlamak adına, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı alma mücadelesi vermesinde de beis yoktur. Önemli olan, bu 30.000 Kıbrıs Türk çocuğun, ambargo ve izolasyonların nedeninin Rumlar olduğunu bilmesi, yurt dışında, KKTC'yi ASLANLAR GİBİ savunmasıdır. KKTC de, Güney Kıbrıs'ta santralde patlama olunca Güney'e elektrik sattı. KKTC'nin elektirk sorununa çözüm için, Türkiye'ye kaboldan elektrik alma projesi de başladı. KTC'nin sağlık sisteminde tedavi olan, Güney Kıbrıslı Rumlar da var.: isteyen istediği yerde tedavi olmakta özgürdür! Kıbrıslı Rumların da Ocak-Eylül 2022 döneminde sadece 9 ayda KKTC'de kredi kartı ile 33 milyon Euro harcama yapması, Kıbrıslı Rumların da KKTC'yi alışveriş için tercih etmesinde, KKTC'ye para kazandırmasında, KKTC'yi daha güçlü yapmasında hiçbir sıkıntı yok. KKTC'de alışveriş yapan Rumların, KKTC'de alışveriş yapmamaları için ayaklarını mı keseceksiniz!