BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

Geri sayım başladı!

Yayın Tarihi: 03/02/23 07:00
okuma süresi: 9 dak.

Entegrasyon mu, senkronizasyon mu?

Ülkemizde kısmen veya tamamen bütünleşme sürecinin, ekonomik, sosyal, siyasal, yönetimsel ve kültürel olarak sistematik yakınlaşmalarla daha fazla artırıldığı gözlenmektedir...

Bütünleşmeye, ana ve yavru olarak, tek bir siyasi “birmiş” gibi politikalar üretmeye olanak ve alt yapı oluşturulmaya yönelik, yakınlaşmalar ve stratejiler şimdi daha fazla geliştirilmeye ve uygulanmaya başlıyor...

Yakınlaşma derecesinin ne olacağını, neleri kapsayacağını, ne kadar etkili olacağını çok yakında herkes daha net gözlemlemeye başlayacaktır...

Daha fazla yakınlaşma ile birlikte karşılıklı bağımlılıklar da en üst seviyelere getiriliyor... Bir bütünün kopmaz iki parçasına, farklı yeni anlamlar ve bağlar yükleniyor...

Artık gidilecek yol ve yön belirlenmiştir...

Önümüzdeki günlerde bunlarla ilgili gelişmeleri herkes daha fazla görecek, duyacak ve deneyimleyecektir...

Geri sayım ile birlikte buz dağının üst kısmına geçiş dönemi, kendisini yavaş yavaş göstermeye şimdi daha fazla başlıyor...

“Gölge bakanlıklar” ve koordinasyonlar şimdi daha etkin ve iş başında...

Birimler birleştiriliyor... Bütünleştiriliyor.... Entegre ediliyor ve etkinleştiriliyor...

Karşılıklı bağımlılıklar ve bağlar daha fazla çeşitlendiriliyor... Ve artırılıyor...

Ekonomik yakınlaşma ile birlikte, yatırımlar el değiştiriliyor ve büyütülüyor, zemin en ince ayrıntısına kadar hazırlanıyor... İfade kazandırılıyor...

2'li entegrasyona daha fazla anlam ve değer yüklenmeye başlıyor... Kapsama alanları genişletiliyor, derinleştiriliyor...

Bu yöndeki ortak bir gelecek fikri, şimdi daha fazla ağır basıyor...

Daha önce hazırlanan parçalar şimdi bir bütün oluşturmak için birleştirilmeye başlıyor... Daha büyük bir “birim” haline dönüştürülüyor...

Ve şimdi,

2'li entegrasyonla birlikte "birleştirme" sürecine daha fazla hız verildi...

Entegrasyon yöntemi tekrardan güncellendi... Aktörlere görevler, tekrardan yüklendi...

Entegrasyonun toplamsal kuralı çalıştırıldı... Programlama ve uygulamalar çeşitlendirildi...

İki temel entegrasyon stratejisi; yatay ve dikey entegrasyonlar güçlendirilerek, adımlar atılmaya başlandı...

İlk adım olarak, süreçler ve kapsamlar tanımlandı... Planlamalar yapıldı...

İkinci adım olarak, sistemlerin bağlantıları gerçekleşti...

Ve üçüncü adım olarak da sistemlerin "uyumlaştırılmasına" geçiliyor...

Şimdi uyumlama çalışmaları test edilmeye başlandı... Aynı anda ve/veya oranda çalışması ve/veya faaliyette bulunmasına, ayarlar yapılıyor...

Duygusal, düşüncesel ve davranışsal olarak da uyumsallaştırma çalışmalarının durumu değerlendiriliyor...

Her alanda "uyumlama" sağlanana kadar çalışmalara aralıksız ve kesintisiz devam edileceğe benziyor...

Geri sayım başladı!

Koordinasyonlar en üst seviyelere getirildi...

Tarih artık kendini daha net gösteriyor...

Peki, Kıbrıs Türk halkı bu süreçlerde nerede?

Kıbrıs Türk halkının varlığı nerede?

Entegrasyon var da, Kıbrıs Türk halkının birbiriyle olan "senkronizasyonu" nerede?

Birden fazla kişinin bilinçli ya da bilinçsiz olarak birbirinin aynası gibi davranarak aynı anda aynı davranışları gerçekleştirme olgusuna "davranışsal senkronizasyon" denir...

Zihin biliminde "senkronizasyon", koordineli görünen bir beyin dalgası aktivitesi modeli olarak değerlendiriliyor... Eş zamanlı duygusal, düşüncesel ve davranışsal "güç" oluşturmanın “ortak aklın” bir ifadesi olarak da anlam kazanıyor...

Peki, entegrasyon mu, senkronizasyon mu? Sahi siz, bilinçli ya da bilinçsiz olarak varlığınızla bunun tam olarak neresindesiniz?

Halk olarak birbiriniz arasında gerçek zamanlı olarak, eş zamanlı iletişim yani, toplumsal iletişimde senkronizasyon, sağlanabiliyor mu?

Kalpler ve zihinler bütünleşene kadar, bütünleşmeden söz edebilir miyiz sizce? Buna sahip olunmadığı sürece, sadece fiziksel olarak var olunacak ve arada duvarlar, dağ silsilesi kadar yüksek olmaya hep devam edecektir...

Ne olursa olsun önce kalplerin ve zihinlerin bütünleşmesi ve uyumlaştırılması gerekiyordu...

Entegrasyon ile birlikte bütünleşme, öncelikle kalplerin ve zihinlerin kazanılıp entegre edilmesi ile mümkün olmaktadır...

Bütünleşme, vatandaşın katılımı ve temsiliyeti oranında anlam kazanır ve anlam kazandırılır... Hayat bulur...

Uyumlaştırma, duygusal düşüncesel ve davranışsal etkilerin bütünleşmesidir öncelikle...

Bir madalyonun iki parçası gibi... Anlamlı ve değerli...

Önce hava, birlikte solunacak bir noktaya getirilmeliydi...

Kolektivite isteniyorsa, yapılması gereken tek şey bir ağaç misali köklerin ve dalların uyum içinde genişletilmesiydi...

Bütünleşmek için var etmelisiniz... Sağlam köprüler inşa etmelisiniz...

Güzel müzik yapmak istiyorsanız, siyah ve beyaz notaları birlikte çalmasını bilmelisiniz....

Ülkenin tamamını kucaklamalısınız... Tüm renkleri benimsemelisiniz... Kabullenmelisiniz...

Gerçek anlamda bütünleşmek budur... Her bir kişinin renklenmesine izin vermek... Ayırmadan, ayrımcılık olmadan insanları öncelikle birbiriyle entegre etmektir...

Unutmayınız! Akıl dünyayı milyonlarca parçaya böler... Kalp onu bütünleştirir... Öncellikle kalpler kazanılmalıydı...

Halk olarak, içinizdeki derin sessizliğe gömülüp kalmayın... İçinizdeki sessizliğin ifade bulmasını sağlayın...

"Senkronizasyon" ile içsel bütünleşmenin uyumunun ne olduğunu daha iyi anlayın...

"Uyumlamalar" akıl oyunları değil, sevgi eylemleridir...

Yaratılmak istenen her neyse, yeni bir yapıda bunlar mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır....

Bütünleşme, varlığımızın tüm parçalarının uyum içinde olmasıyla gerçekleşir...

"Entegre etme" kişisel hırsa, baskıya ve ayrımcılığa asla dönüşmemelidir...

Bütünsel uzlaşmaya dönüşmelidir... Parçalar "senkronizasyon" ile bir araya getirilmelidir...

Bireysel ve toplumsal gelişim ile refah bir "ego" meselesi değil, denge, düzen, ritim ve uyum meselesidir...

Düşündüklerinizin, söylediklerinizin ve yaptıklarınızın uyum haline dönüşmesidir...

Unutmayınız! Kalpte doğruluk varsa, karakterde de güzellik vardır... Karakterde güzellik olduğunda da evde uyum vardır... Evde ahenk varsa, ülkede de düzen vardır... Ülkede düzen varsa dünyada da bir "senkronizasyon" vardır... İçten dışa doğru gelişir ve anlam bulur... Anlam kazandırılır...

Uyum, küçük şeyleri büyütür, uyumsuzluk ise büyük şeyleri bozar...

Ülkenin, kişisel hırslarla uyum içinde olmasını da asla bekleyemezsiniz...

Hiç kimsenin, hiçbir yerin ve hiçbir şeyin bizim üzerimizde bir gücü olamaz, çünkü zihnimizdeki tek düşünen "biz"iz... Zihnimizde barış, uyum ve denge oluşturduğumuzda, istediklerimizi hayatlarımızda ve çevremizde bulmaya başlayacağız...

Herkesin uyum içinde ve eşit fırsatlarla birlikte yaşadığı demokratik ve özgür bir toplum ideali benimsenmelidir...

 Bunun olmazsa olmaz değerleri; birliktelik ve uyumdur! Senkronizasyondur…

Bireysel ve toplumsal gelişme ile bütünleşme, bütünsel büyüme, tam da budur...

Bütünleşme, düşüncelerimizin yanı sıra duygularımızla, kalplerimizin yakınlaşmasından doğar...

Unutmayınız, aydınlanmada olduğu gibi kişinin kendini kozalaması değil, hem kendisiyle hem çevresiyle hem de yaşamla daha fazla bütünleşmesi önemlidir…

Entegrasyon mu, senkronizasyon mu?

Buna, vatandaş olarak “kendiniz” karar vereceksiniz...

Zaman, seçme şansınızın olmadığı tek yöndür…

Bilinmesi ve farkına varılması gerekir ki, artık geri sayım başladı!

Hedefler, teslim tarihleri olan yönlerdir…

Unutmayınız! Nerede olduğunuzu bilmiyorsanız, haritalar size asla yardımcı olmaz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.