BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

Başlasın Türkiye Yüzyılı...

Yayın Tarihi: 02/06/23 07:00
okuma süresi: 15 dak.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın; "Büyük Türkiye Zaferi ile Başlasın Türkiye Yüzyılı..." açıklaması ile dünyaya, Türkiye yüzyılı'nın kapısını resmen açtığını duyurdu...

"Artık, Milli Hedeflerimiz, Milli Hayallerimiz Etrafında Birleşme, Bütünleşme Vaktidir..." açıklaması da çok iyi analiz edilmelidir...

Sayın Erdoğan'ı, seçim zaferinden dolayı da bir kez daha tebrik ediyor ve kutluyoruz...

Türkiye'de yaşanılan seçim sonuçlarının verdiği çok önemli mesajlar, yeni oluşumlar ve kabul edilmesi gereken gerçeklikler vardır...

Her kapı kapanışı, yeni bir başlangıcın habercisidir ve sizi bazen daha farklı bir hayata hazırlar... Tabii ki farkındalığınızı artırıp da bilgilerinizi ve stratejilerinizi gözden geçirmesini bilirseniz...

Yaşamın akışında bir kapı kapanırken, başka bir kapı size vermek istediği mesajlarla birlikte yeniden açılmaya hep devam eder...

Kapılar kapanırken, sizi bekleyen yeni kapıların ardından yeni gerçeklikler ortaya çıkar...

Görmek isteyen herkes aslında bunu görebilir... Ortada bir "illüzyon" değil, bir "gerçeklik" vardır, işte tam da buna odaklanılmalıdır…

Geldiğimiz noktada öncelikle olayları doğru okuyabilmek, yani doğru analiz etmek önemlidir çünkü;

Gerçeği anlamak için gereklidir: Olayları doğru bir şekilde okuyabilmek, gerçeklikle uyumlu bir anlayış geliştirmemizi sağlar. Yanlış veya yanıltıcı bir şekilde olayları yorumlamak, gerçeklikten uzaklaşmamıza ve hatalı sonuçlara yol açar.

Etkili kararlar almak için gereklidir: Olayları doğru bir şekilde okumak, etkili kararlar almak için temel bir unsurdur. Yanlış okumalar veya hatalı yorumlar, kararlarınızın yanlış veya sakıncalı olmasına neden olur. Doğru okumalar yani analizler yaparak, daha bilinçli ve doğru kararlar verebilirsiniz.

İletişimi geliştirmek için gereklidir: Olayları doğru bir şekilde okumak, iletişim becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olur. İletişimde anlayışlı olmak, doğru bir şekilde okuma yapmayı gerektirir. Başkalarının düşüncelerini ve duygularını anlamak için olayları doğru okuma becerisine sahip olmak önemlidir.

İlişkileri güçlendirmek için gereklidir: Olayları doğru okuma becerisi, ilişkileri güçlendirmek için önemlidir. Başkalarının ihtiyaçlarını, beklentilerini ve duygularını doğru bir şekilde anlamak, sağlıklı iletişim kurmak ve karşılıklı anlayışı artırmak için gereklidir. Yanlış okumalar veya hatalı yorumlar, ilişkilerde sorunlara yol açabilir.

Toplumsal etkileşimde önemlidir: Olayları doğru bir şekilde okuma, toplumsal etkileşimde önemli bir role sahiptir. Toplumda yaşanan olayları doğru bir şekilde değerlendirmek, toplumsal meseleler hakkında bilinçli bir şekilde düşünmek ve katkıda bulunmak için gereklidir. Yanlış okumalar, toplumda yanlış anlamalara ve anlaşmazlıklara yol açabilir.

Sonuç olarak, siyaseti ve olayları doğru bir şekilde okuyabilmek, doğru analizler yapabilmek gerçeği anlamak, etkili kararlar almak, iletişimi geliştirmek, ilişkileri güçlendirmek ve toplumsal etkileşimde doğru bir şekilde yer almak için önemlidir...

Türkiye'de yapılan son seçimlerde ortaya çıkan önemli bir gerçeklik de, mevcut durumla birlikte aslında bazı şeylerin de, form ve kabuk değiştirdiğidir...

Form ve kabuk değiştirme, bazı canlıların büyüme ve gelişme süreçlerinde ortaya çıkan bir fenomendir...

Şimdi "yeni" kapının açılmazdan hemen önceki durumuna geri dönelim ve Türkiye'de yaşanılan son seçimlerle birlikte ortaya çıkan, form ve kabuk değişimine çok fazla derine inmeden, yüzeysel ve anlaşılır basit bir dille bakalım...

Seçim sonuçlarında ortaya çıkan oyları incelediğimizde aslında dikkatimizi çeken bir isim, tüm gerçekliğiyle öne çıkıyor... Bu isim; Sinan Oğan'dır...

Peki Sinan Oğan kimdir?

"Vikipedi" Özgür Ansiklopediye göre; 14 Mart 1969 Iğdır doğumlu, Azeri asıllı Türk stratejik araştırmacı ve siyasetçidir. 2011 Türkiye genel seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi'nden Iğdır milletvekili seçilerek meclise girmiş ve 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi için ATA İttifakı tarafından Türkiye Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmişti...

Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme bölümü mezunu olup aynı üniversitede 1992 yılında mali hukuk ve bankacılık alanında, Azerbaycan'da Ekonomik ve Mali Sektörün Yapısal Analizi başlıklı tez ile yüksek lisans çalışmasını tamamlamıştır. Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Üniversitesinde doktora çalışmasını yapmıştır. Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünde araştırma görevlisi, Azerbaycan Devlet Ekonomi Üniversitesinde öğretim görevlisi ve dekan yardımcısı olarak görev almıştır...

ATA İttifakı'nın adayı olarak ilk tur seçiminde yarışan ve oy çıkışıyla dikkat çeken Sinan Oğan, ikinci turda AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyeceğini açıklamış, destek vermiş ve Türkiye'nin 13'üncü Cumhurbaşkanı olarak bu görevi bir kez daha Sayın Erdoğan kazanmıştır...

Peki oy çıkışıyla dikkat çeken Sinan Oğan'ın seçmen profili nedir?

Türkiye’de yapılan son seçimlerde üzerinde durulması gereken noktalardan biri de tam da budur…

Sinan Oğan'ın seçmen profiline bakacak olursak ağırlıklı milliyetçi bir seçmen... Burada bir parantez açmak istiyorum ki bahsettiklerimiz, ne muhafazakâr milliyetçi, ne de Atatürkçü milliyetçi... Bahsetmek istediğimiz, form ve kabuk değiştiren, yeni bir kavram olarak ortaya değişim ve gelişim olarak çıkan, genişleyen ve çok hızlı yayılan, "seküler" milliyetçilik...

Son Türkiye seçimleri bize göstermiştir ki, "seküler" milliyetçilik yükselişte!

Türkiye'de yükselişte olduğu gibi KKTC'de de etkisi altında...

Peki "seküler" milliyetçilik nedir?

"Seküler" milliyetçilik, milliyetçilik ideolojisinin seküler (dini faktörlerden bağımsız) bir versiyonudur. Bu kavram, milliyetçilik fikrini, ulusal kimlik ve kültürel bağlılık gibi dünyevi faktörlere dayandırırken, dini inançlardan bağımsız olarak tanımlar...

"Seküler" milliyetçilik, genellikle devletin laiklik ilkesini benimsediği ve dini inançların siyasi kararlar üzerindeki etkisini sınırladığı laik toplumlarda ortaya çıkar. Dinin kamusal alanda etkin bir rol oynamasını engelleyen bir yaklaşım olarak da görülür...

Bu ideolojinin temel özellikleri arasında, bir ulusun veya etnik grubun birliğini ve bütünlüğünü vurgulamak, ortak bir dil, kültür, tarih ve değerler sistemi paylaşan insanları bir araya getirmek yer alır. Ancak dini unsur, milliyetçiliğin temel dayanağı olmaktan ziyade, daha çok kültürel ve tarihi bir bağ olarak kabul edilir...

"Seküler" milliyetçilik, milliyetçiliğin dini inançlar ve etnik aidiyetler üzerindeki etkisini azaltarak, vatandaşların eşitlik, demokrasi ve insan hakları gibi evrensel değerlere dayalı bir ulusal kimlik geliştirmesini de teşvik etmeye çalışır... Bununla birlikte, seküler milliyetçilik bazen eleştirilir ve aşırılığa kaçtığında dışlayıcı veya ayrımcı olabileceği endişesi de zaman zaman dile getirilir...

Son seçimlerle birlikte Türkiye'de seçmen sosyolojisine baktığımızda özellikle 18-24 yaş aralığında olan ve oy kullanan gençlerin büyük bir çoğunluğunun siyasi dünya görüşü çok fazla netleşmemiş ve bu kitle kendilerini, "seküler" milliyetçi grubu içerisinde konumlandırmıştır...

Kişisel duruşuyla, karizmasıyla, ağırbaşlılığıyla, seviyeli oluşuyla ve gereksiz, yersiz konuşma yapmayan bir üslubuyla Sayın Sinan Oğan, çoğunlukla "seküler" milliyetçi genç grupları kendisine çekmiş ve 2. tur seçimlerinde de bu grupları, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermeleri için yönlendirmiştir...

İşte, form ve kabuk değiştiren, yeni bir kavram olarak ortaya değişim ve gelişim olarak çıkan, genişleyen ve yayılan, KKTC’de de etkisi altında olan "seküler" milliyetçilik, Türkiye’deki son seçimlerin kaderini belirleyen en önemli unsur olmuştur...

Peki ülkelerin seçmen davranışları ve sosyolojileri nasıl değişiyor?

Ülkelerin seçmen davranışları ve sosyolojileri zamanla değişebiliyor ve bu değişim birçok faktöre bağlı olarak ortaya çıkabiliyor... İşte seçmen sosyolojilerinin değişimine etki eden bazı faktörler...

Demografik Değişimler: Bir ülkenin demografik yapısı zamanla değişebilir. Nüfusun yaş ortalaması, etnik ve dini bileşimi, toplumdaki cinsiyet dengesi gibi faktörler seçmen davranışlarını etkileyebilir. Örneğin, genç nüfusun artmasıyla birlikte genç seçmenlerin siyasi tercihleri ve öncelikleri de değişebiliyor...

Ekonomik Durum: Ekonomik koşullar seçmen davranışını etkileyen önemli bir faktördür. İşsizlik, enflasyon, gelir eşitsizliği gibi ekonomik göstergeler, seçmenlerin siyasi tercihlerinde belirleyici olabiliyor... Ekonomik sıkıntı yaşayan bir ülkede seçmenlerin muhafazakar veya popülist çözümleri tercih etme eğilimi artabiliyor...

Kültürel ve Toplumsal Değişimler: Toplumsal değerler, normlar ve kültürel faktörler seçmen davranışlarını ve sosyolojisini etkileyebiliyor... Örneğin, toplumda artan bir şekilde çevre bilincinin önem kazanması, seçmenlerin çevre dostu politikalara daha fazla destek verme eğiliminde olmalarına da yol açabiliyor...

Medya ve İletişim Teknolojileri: Medyanın ve iletişim teknolojilerinin rolü seçmen davranışlarında önemli bir faktördür... İnternet, sosyal medya ve diğer dijital platformlar, seçmenlere siyasi bilgilere erişme ve farklı siyasi görüşleri keşfetme imkanı sunar. Bu da seçmenlerin politik tercihlerini etkileyebiliyor...

Liderlik ve Kampanyalar: Siyasi liderlerin ve partilerin kampanyaları, seçmenlerin davranışını etkileyebilir. İyi bir liderlik, etkileyici söylemler ve politikalar, seçmenlerin desteğini çekebilir veya mevcut desteği sürdürebilir... Liderlerin popülaritesi veya itibarı, seçmenlerin tercihlerini belirlemede önemli bir faktör olabiliyor...

Krizler ve Olaylar: Önemli olaylar ve krizler, seçmen davranışını etkileyebilir. Terör saldırıları, ekonomik krizler, doğal afetler gibi olaylar, seçmenlerin önceliklerini ve tercihlerini değiştirebiliyor...

Tüm bu faktörler seçmen davranışını ve sosyolojisini etkileyebiliyor, önemli olan etki alanına ne kadar maruz kaldığınızdır... Bilinmelidir ki KKTC de bu etki alanının içerisindedir... "Seküler" milliyetçilik KKTC'de de sessizce yayılıyor, genişliyor ve derinleşiyor... Etki dalgası büyüyor...

Siyasette başarılı olmak, tüm bu davranışsal, sosyolojik gelişmelerin farkındalığı ve ayak uydurmanın hızı ile doğru orantılıdır, bunu görebilenler kazananlardır...

İşte Sayın Erdoğan'ın; "Büyük Türkiye Zaferi ile Başlasın Türkiye Yüzyılı..." açıklaması bunun içindir...

İşte Sayın Erdoğan'ın; "Artık, Milli Hedeflerimiz, Milli Hayallerimiz Etrafında Birleşme, Bütünleşme vaktidir..." açıklaması da bunun içindir...

Siyasette gözü kapalı ilerleyemezsiniz... Geçmişin siyasetiyle bugünün siyasetini ve bugünün siyaseti ile geleceğin siyasetini yapamazsınız...

Siyasetin doğası ve işleyişi, seçmen davranışları ve sosyolojisi zamanla değişebiliyor bunun hangi yönde değiştiğini fark edenler zafer kazananlardır... Gözü kapalı ilerleyen siyasetçiler, bu amacı yerine getirmede başarısız olanlardır... Türkiye'de yapılan son seçimlerde bize bunu en açık bir şekilde ortaya çıkarmıştır... Kazananlar bundan dolayı kazanmış, başarısız olanalar da bundan dolayı başarısız olmuştur...

Siyasetin sürekli kendi içerisinde bir evrim içinde olduğunun farkındalığına varıp, güncellenmenin, yapılanmanın ve hazırlanmanın bu bilinçle, sistematik olarak kesintisiz sürdürülmesi gerekir... Seçimden seçime yapılan siyaset dönemi artık geçmişte kalmıştır ve bitmiştir... Ülkemizin de siyaset anlayışının çok eski yöntemlerle bu eski metotlara dayandırılması, sürekli aynı sonuçları, kısır döngüleri yaşamamıza neden olmaktadır...

Bugünün siyaseti ancak bu bilinç ve farkındalıkla geliştirilebilir ve gelecekte daha iyi bir siyasi ortam yaratılabilir...

Seçimler bize aslında çok şeyler anlatmaya çalışıyor... Farklı perspektiflerden değerlendirmeler yapmamız gerektiği gibi...

Seçimler, demokratik sürecin bir parçası olarak, toplumun siyasi tercihlerini belirlemek ve temsilcilerini seçmek için kullanılan en önemli araçlar olmuştur...

Aslında anlatılmak istenen politik dönüşümlerin veya değişimlerin nereye doğru gittiğidir... Politik arenadaki dengelerin durumunu, toplumun tercihlerinin nasıl kendi içerisinde evrim geçirdiği, politik güçlerin nasıl şekillendiği, ortaya çıkan yeni politik akımların neler olduğu ile ilgili tüm bilgilere bu seçimlerde ulaşmak mümkün... Yeter ki siyasette gözünüzü açık tutun!

Son Türkiye seçimleri, kendisine yer bulmaya çalışan "seküler" milliyetçilik akımını ortaya çıkarmıştır ve bu akım da sonuçları belirlemiştir... Geleceğin, bu doğrultuda yapılanacağı ortadadır, çünkü bu akım hızla yükselmektedir...

Hatırlanması gerekenin, bir ülkede siyasetin seçimden seçime değil de, sürekli ve istikrarlı bir şekilde yapılması ve takip edilmesidir...

Siyaset, sadece seçim dönemlerinde hatırlanıp gündeme gelen bir konu olmamalı, her zaman toplumun gündeminde yer almalıdır...

Siyaset, vizyon sahibi liderlerin toplumun geleceği için sürekli olarak çalıştığı bir arenadır...

İyi bir siyasetçi, toplumun sorunlarını sadece seçim dönemlerinde değil, her zaman dinleyen ve çözüm ürettiğini halka gösteren kişidir...

Bu bilinçte ve farkındalıkta olanlar, siyasette zafer kazananlardır...

20 yıl kesintisiz bütün seçimleri kazandılar…

20 yıl iktidarda kesintisiz en uzun süre liderlik yaptılar…

Şartlar ne olursa olsun, yorumlar ne olursa olsun, sonuç itibarıyla birlik oldular, kenetlendiler, çalıştılar, halkla organik bağlar kurdular ve tekrardan bir başarı hikâyesi yazdılar…

Bundan, çok ciddi dersler çıkarılması gerekiyor…

Onları kutlarız...

Türkiye Yüzyılı’nda rota çizildi!

Başlasın Türkiye Yüzyılı...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.