BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

KKTC'de milletvekilliği 'meslek' midir?

Yayın Tarihi: 18/08/23 07:40
okuma süresi: 13 dak.

MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ: https://www.youtube.com/watch?v=t1KKeQ3I_f8

KKTC'de bir milletvekili eşine sormuşlar; eşinizin mesleği nedir diye ve o da hemen cevap vermiş; "milletvekili!"

"KKTC'de milletvekilliği 'meslek' midir?" subjektif bir konu üzerine yapılmış bir soru olduğu için farklı insanlar arasında farklı görüşlere yol açabilir. Ancak genel olarak, milletvekilliği bir kamu hizmeti olarak kabul edilir ve bu pozisyonu sürdüren kişilerin toplumun çeşitli ihtiyaçlarına cevap vermesi, yasa yapma süreçlerine katkıda bulunması ve halkın temsilcisi olarak görev yapması beklenir. Bu nedenle, milletvekilliği bir tür kamu hizmeti olarak değerlendirilmesi gerekmektedir...

Milletvekilliği sadece maaş ve kariyer hedefleri gibi bireysel kazançlar için değil, toplumsal sorunları çözmek ve halkın çıkarlarını savunmak için bir fırsat olarak görülmelidir. Milletvekillerinin, seçmenlerin taleplerini dinlemesi, yasama süreçlerine aktif katılım sağlaması ve şeffaflık ilkesine uygun olarak görev yapması önemlidir...

Milletvekilliği, geçimini sağlamak için yapılan sürekli bir iş haline asla dönüşmemelidir!

Temsil görevinin özgünlüğü, korunmalıdır!

Toplumsal hizmetlerde bulunmak, karar alma süreçlerine katılmak ve halkın sesini duyurmak gibi önemli görevleri üstlenen milletvekilliği, demokrasinin temel taşlarından biridir. Ancak bu önemli görevin, kişisel çıkarlar veya ekonomik kazançlar için istismar edilmesi, demokratik değerlerin zayıflamasına neden olacaktır. Bu nedenle, KKTC'de milletvekilliği görevinin geçim aracına dönüşmemesi büyük bir hassasiyetle ele alınmalıdır...

Milletvekilliği, kamu yararını gözeterek halkı temsil etme ve çeşitli konularda yasa yapma yetkisi taşır. Ancak bu görev, öncelikle toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlamalıdır. Maalesef ülkemizde  milletvekilliği görevi dönem dönem, kişisel zenginleşme veya ekonomik çıkarlar için kullanılarak kamu güveni de çok fazla sarsmıştır.

KKTC gibi küçük bir topluluğun yaşadığı bir bölgede, milletvekilliği görevi daha da önemlidir. Bu nedenle, milletvekilleri toplumun en temel ihtiyaçlarına odaklanmalı, siyasi gelecekleri ve ekonomik kazançları üzerine kurulu bir kariyer planına dönüştürmemelidir. Bu sorumluluk, milletvekilliğinin asıl amacını ve topluma hizmet etme misyonunu koruma konusundaki kararlılığını yansıtmalıdır.

Milletvekilliği, halkın sesini yüksek sesle ifade etme aracıdır. Ancak bu görevin anlamı ve etkisi, samimiyet ve dürüstlük temelinde yükselir. Siyasi arenada "sürekli milletvekili" olma amacı, görevin özgünlüğünü tehlikeye atmamalıdır.

Politikacılar, halka hizmet etmenin, halkın güvenini kazanmanın ve toplumun gerçek ihtiyaçlarına odaklanmanın, öncelikli olması gerektiğini asla unutmamalıdırlar...

KKTC'de milletvekilliği görevi, toplumun temsil edilme hakkının bir yansımasıdır. Bu görevin sağlıklı işleyişi ve toplumun refahı için, milletvekilleri arasında dönen, makam-mevki hesaplarına veya kişisel kazanç hırsına izin verilmemelidir. Milletvekilleri, adil ve etik bir şekilde hizmet etme sorumluluğunu taşımalı ve görevlerini kamu yararı doğrultusunda yerine getirmelidir.

Anlayacağınız, KKTC'de milletvekilliği görevinin geçim kaynağına dönüşmemesi büyük bir önem taşımaktadır... Toplumsal hizmetlerin ve demokrasinin sağlıklı işleyişi için, milletvekilleri görevlerini kamu yararına ve toplumun gerçek ihtiyaçlarını gözeterek yerine getirmelidir. Bu sayede, KKTC'nin demokratik değerleri güçlenecek, toplumsal güven artacak ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru adım atılacaktır...

Geçtiğimiz günlerde, kabine değişikliği kapsamındaki görevden alma ile atamalar Başbakan imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Ve bir de bir açıklama yapıldı; "merak etmeyin sıra size de gelecek!"

Yani, partide bakanlık yapmayan milletvekili kalmayacak...

Sanki, "milletvekilliği mesleğinizi koruyun, partinizde benim için çalışın, bakan olma sırası sizde..." dermişcesine partili milletvekillerine bir mesaj veriliyor...

Peki sürekli kabine ile birlikte bakan değişimi partiye olumlu katkı, menfaat ve fayda sağlarken, ülkeye yani KKTC'ye ne sağlıyor? Gelin şimdi buna bir bakalım...

Sürekli kabine değişikliği, bir ülkenin yönetiminde istikrarın bozulmasına, uzun vadeli politika ve projelerin ertelenmesine ve kamu hizmetlerinin aksamasına neden olacağı kesindir...

KKTC, son zamanlarda yaşanan sürekli kabine değişiklikleri ile karşı karşıya... Her yeni hükümet oluşumunda, her kabine değişikliğinde ve her bakan değişiminde ülkenin yönetimindeki istikrarsızlık daha da fazla artıyor. Bu durum, KKTC'nin uzun vadeli kalkınma projelerini ve kamu hizmetlerini olumsuz etkileyecektir...

İstikrarsızlık, ekonomik kalkınmayı engelliyor... Yatırımcılar, sürekli değişen kabine ve politika belirsizliği nedeniyle çekimser kalabiliyor... Uzun vadeli projelerin planlanması ve uygulanması zorlaşırken, iş dünyası da belirsizlikten olumsuz etkilenebiliyor... Bu durum, işsizlik oranlarının yükselmesine ve ekonomik büyümenin sınırlanmasına yol açıyor.

Kamu hizmetlerinin sürdürülebilirliği tehlikeye giriyor. Her yeni kabinenin, bakanlarının, farklı öncelikleri ve politikaları olabiliyor, bu da önceki kabinenin başlattığı projelerin ya da politikaların, yarıda kesilmesine neden olabiliyor. Bu durum, sağlık, eğitim, altyapı gibi temel hizmetlerde aksaklıklara ve halkın güveninin sarsılmasına neden oluyor.

Dışarıdan KKTC'ye bakıldığında güven kaybına yol açabiliyor... Sürekli kabine değişiklikleri, diğer ülkelerle olan ilişkilerde istikrarsızlık algısı yaratabiliyor. Uluslararası işbirliklerinin sürdürülebilirliğini zayıflatabiliyor, bu da KKTC'nin uluslararası platformda gücünü azaltıyor.

Anlayacağınız, KKTC'nin sürekli kabine değişiklikleri ile karşı karşıya olması, ülkenin istikrarını ve uzun vadeli kalkınma çabalarını tehlikeye atacaktır. Siyasi liderlerin, istikrarı ve sürdürülebilirliği önemseyerek kişisel ve parti çıkarlarını bir kenara bırakarak, toplumun çıkarlarını koruması, ülkenin geleceğinde önemli roller üstlenecektir.

Sürekli kabine ve bakan değişikliği, ülkemizin siyasi istikrarını ve etkili yönetimini, olumsuz etkilediğine yönelik, çok sayıda örnek ve argüman KKTC'de vardır. Bu konu ülkemiz için önemlidir, hayatidir ve çok iyi analiz edilmesi gerekmektedir... Ülke, oyun oynanacak bir yer değildir...

KKTC gibi bir ülkede sürekli kabine değişikliğinin olumsuz etkilerini kısaca özetleyecek, tekrardan çerçeveleyecek olursak, karşımıza çıkabilecek tehlikeler, şunlar olabilir;

Yönetim Deneyimsizliği: Sürekli bakan değişiklikleri, deneyimli ve uzman bakanların yerine deneyimsiz veya yetersiz bakanların gelmesine neden olabilir. Bu da kamu politikalarının etkili bir şekilde yönetilmesini zorlaştırabilir.

Siyasi İstikrarsızlık: Sürekli değişen kabineler, siyasi istikrarsızlık algısı yaratabilir. Bu da yatırımcıların ülkeye güvenmekte tereddüt etmelerine ve ekonomik belirsizliğe neden olabilir.

Uyum ve İlerleme Eksikliği: Sürekli bakan değişiklikleri, uzun vadeli projelerin ve politikaların sürdürülebilirliğini zorlaştırabilir. Politika ve hedeflerin sürekli değişmesi, ülkenin istikrarlı bir şekilde ilerlemesini engelleyebilir.

Kamu Hizmetlerinin Etkilenmesi: Bakan değişiklikleri, kamu hizmetlerinin sürekliliğini ve verimliliğini etkileyebilir. Yeni bakanlar, önceki bakanların başlattığı projeleri devralmakta güçlük çekebilir veya öncelikleri değiştirebilir.

Kamu Güveni Kaybı: Sürekli değişen kabine, halk arasında hükümete duyulan güveni zayıflatabilir. Bu da toplumsal hoşnutsuzluğa ve protestolara yol açabilir.

Sürekli kabine değişikliklerinin KKTC gibi ülkelerde siyasi istikrar, ekonomik büyüme ve kamu hizmetlerinin etkin yönetimi üzerinde olumsuz etkileri daha da çoğaltılabilir. Uygun liderlik, uzmanlık ve istikrarlı politika oluşturma, ülkenin sürdürülebilir gelişimi için oldukça önemli olduğunun farkındalığına, tüm toplum olarak varmalıyız...

Sürekli kabine ve bakan değişiklikleri ile kişisel, partisel menfaat ve faydalar, toplumun önüne asla  geçirilmemelidir...

Milletvekilliği, halka hizmet etmenin bir aracı olmalıdır, kendi geçim aracı değildir...

Milletvekilliği, halkın temsilcisi olmak için seçilen bir görevdir, kişisel kazanç kapısı asla olmamalıdır...

Halkın vekili olmak, kişisel çıkarların değil, toplumsal iyiliğin peşinde olmayı gerektirir...

Milletvekilliği, kamu hizmeti amacıyla yapılmalı, kişisel kazanç peşinde bir meslek haline asla gelmemelidir...

Bir milletvekili, halkının refahı için çalışırken kendi refahını, ikinci planda tutabilmelidir...

Milletvekilliği, toplumun ihtiyaçlarına cevap veren bir görevdir ve kişisel kazanç sağlama aracı değildir...

Koltuk sahibi olmak için değil, halka hizmet etmek için milletvekili olunmalıdır...

Milletvekilliği, halkın güvenini kazanmak ve vatandaşın çıkarlarını savunmak için verilen bir görevdir...

Milletvekilliği, kişisel zenginleşme aracı değil, adalet ve eşitlik için mücadele aracı olmalıdır...

Milletvekilliği, halkın sesini duyurmak ve çözüm üretmek için bir fırsattır, kişisel menfaatlerin kapısı asla değildir...

KKTC'de milletvekilliğini doğru noktaya koymak, Kıbrıs Türk halkının görevidir ve sorumluluğudur... Halk olarak bu bilinçte ve farkındalıkta olmamız gereken önemli bir geleceğe doğru ilerliyoruz...

Sürekli kabine ve bakan değişikliği ile elde edilmeye çalışılan kişisel ve partisel çıkarlara da "dur!" demek, yine Kıbrıs Türk halkının görevi ve sorumluluğudur...

Sürekli bakan değiştirmek, istikrarsızlığın habercisidir ve istikrarsızlık da büyümenin ve geleceğin düşmanıdır...

Bir geminin rotasını sık sık değiştirirseniz, hiçbir zaman limana ulaşamazsınız...

Yönetimde sürekli değişim, kararsızlıkla sonuçlanır ve kararsızlık da kaos doğurur...

Her yeni kabinenin kurulması, devletin düzenini bir kez daha bozar ve vatandaşların güvenini sarsar...

Bir ülkenin istikrarı, sürekli değişen kabine üyeleriyle sarsılmaya hep devam eder...

Kurumsal hafızanın eksikliği, sürekli kabine değişikliklerinin en büyük zararıdır...

Bir ülkede kabine üyeleri sık sık değişirse, politik hedeflerden uzaklaşılır ve kaos hüküm sürer...

İyi yönetim istikrar gerektirir; sürekli değişim ise yönetimi zayıflatır...

Bir ülkenin kabineleri taşlar gibi olmamalı, aksi takdirde temelleri sarsılmaya devam eder...

Hükümetler bu konularda daha dikkatli olmaları ve halka verilen toplumsal zararın farkındalığına bir an önce varmalıdırlar...

İstikrarlı bir kabine ve bakan kadrosu, halka yönetimin uzun vadeli hedeflere odaklandığını ve toplumsal ihtiyaçlara yanıt verme kapasitesine sahip olduğunu göstermektedir...

Artık Kıbrıs Türk halkının yönetim sürecine daha fazla dahil olması ve bunu daha fazla talep etmesi gerekmektedir...

Toplumun geleceği kısa vadeli oyunlarla değil, uzun vadeli vizyon ve kararlılıkla inşa edilmesi gerektiği, asla unutulmamalıdır ve asla unutturulmamalıdır...

Toplumsal istikrar, sürekli değişen kabine ve bakanlarla değil, tutarlı ve istikrarlı liderlikle sağlandığı, hep hatırlanmalıdır ve hep hatırlatılmalıdır...


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.