Savcılığın vermediği cevap

Yayın Tarihi: 20/11/23 08:00
okuma süresi: 4 dak.

Ciddi bir dönüşüm gerekli.

En başta zihniyet dönüşümü ile başlayacak, yeni bir dönem.

Sıfırdan bir yapılanma, elde ki imkânlar ile harmanlanacak, yenilenecek, güncellenecek, yapısal dönüşümler.

KKTC, Kıbrıslı Türklerin hukuk düzeni, kendi kendini yönetme çabası.

En başta yönetim kadroları, bürokrasi, hukuksal zemin, yasal altyapı ve en önemlisi toplumun ne istediği, ne beklediği.

Yeni bir başlangıç, belki de birçok kesimin rahatsız olacağı yeni bir düzen, “bu şekilde gitmez” demekle olmuyor.

Bir yerden başlamak gerek.

Şunu da söylemeliyim;

Yeni bir yapılanma süreci için seçim yapılması, iktidar ve yönetici değiştirilmesi, çözüm olmaz, çözüm bu değil.

Kıbrıslı Türkler, en iyisine, konu ne olursa olsun, en kalitelisine layıktır.

Bunun bedelleri, önceki nesillerce ödenmiştir.

Mücadele biter mi, elbette ki hayır.

Gelecek nesillerin mücadelesi devam ediyor, etmeli de.

Saygın bir mücadele.

Ve bugünleri gören bizler olarak, çok daha iyi noktalarda olmayı hak ediyoruz.

Bu bir hak ve istemeliyiz, gelecek kuşaklar için bunun mücadelesini yükselterek talep etmeliyiz.

Kurumlar, siyasetin, siyasi partilerin, siyasetçilerin değil, toplumundur.

Bugün beklenen, istenen yerden çok uzakta bir kamu düzeni var.

Verimsiz, üretimsiz, liyakatsiz, eğitime, tecrübeye, iş bilgisine sahip olmaktan, devletin hafızasını korumaktan uzak, bir kamu sistemi.

Kamu, sadece çalışan veya bürokrasi demek değildir.

Kamu binaları çökmüş durumdadır.

En yenileri bile süresini doldurmuş, aşınmış, yıpranmış, ne elektrik, ne internet altyapısı doğru dürüst çalışmıyor.

Telefonla arayarak ulaşabileceğiniz bir kamu dairesi yoktur, ya da çok azdır.

Tasarrufun yanından bile geçilmemektedir.

“Nasıl olsa devletin, nasıl olsa bedava” anlayışı, kamu kaynaklarını kemiriyor, tüketiyor.

İç denetim yoktur, gideri boyunu aşmış kamu maliyesi, tasarruf etmekten çok uzak.

Sağlıktan, teknik dairelere, mevcut durumu net olarak gösterecek bir envanter bilgisi bulunmamakta.

Yollar, yol değil, yeni yapılmış, ana arter yollar bile dalga, dalga ve çökmüş durumda.

İşin kötü tarafı kimse düzeltmek için bir çaba göstermiyor, kırılan kırıldığı yerde kalıyor.

Günün her saati inanılmaz bir trafik keşmekeşi.

Koskoca kamyonlar, yük araçları, yollardan büyük otobüsler, her zaman her yerde.

Yollar bu yükü kaldırmıyor, denetlenmiyor, yollar korunmuyor, ışıkları yanmıyor, yol kenarları pislikten, insan boyunu aşmış otlardan görünmüyor.

Dairelerde bir tanıdık yoksa vatandaşın yüzüne bakan bile yok.

Git gel, dosya kayıp, her gidişte bir eksik söyleme ve tamamlayın deme.

Örneğin, savcılığa bir dilekçe veriyorsunuz.

İki ay geçiyor, olumlu veya olumsuz cevap bile verilmiyor.

Arıyor, soruyorsunuz, cevap Türk filmlerindeki replik gibi “biz sizi ararız” ama ne arayan oluyor, ne de soran.

Bir hukukçu, bir avukat aracılığı ile savcılığa bir dilekçe vermenin karşılığı 5 bin TL.

Sıradan insanlar bunu nasıl ödeyebilir?

Kendi dilekçesini verme, takip etme, cevap isteme hakkı yok mu?

Bu her vatandaşın doğal beklentisi değil mi?

İllaki bir avukatla mı başvuru yapacak?

Yeni bir yapılanma, her alanda şart.

Daha bilmediğimiz, sadece yaşayanın bilebileceği kim bilir daha neler, nerelerde yaşanıyor.


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları