Kim bu yalancı?

Yayın Tarihi: 04/05/18 07:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+
  • Müzakereler başlamayacak. Nikos tam bir yalancı...
  • Akıncı neyi teklif etti? Nikos neye hazırım dedi?
  • Akıncı'nın Gutteres Çerçeve Antlaşması dediği nedir?
  • Nikos ne istiyor peki?
  • Akıncı ile Türkiye'nin arası açık mı?

Maliye Eski Bakanı Birikim Özgür dün öyle bir açıklama yaptı ki olayları bilenler çok iyi anladı bu açıklamayı. Açıklamanın hedefinde ağırlıklı olarak Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı vardı. Cumhurbaşkanı Akıncı'nın açıklamalarının Türkiye kamuoyunu ve siyasetini gerdiğini, bundan ötürü maddi ilişkilerde gecikmeler yaşanabileceğini ima etti.

Birikim Özgür "Cumhurbaşkanı Akıncı siyaset yapacak diye Türkiye basınında tepkiyle karşılanan bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı yaparken devletin başı olarak 2,2 milyar TL'lik dış finansmana erişimin Kıbrıslı Türkler için önemini bir saniyeliğine bile olsa düşünseydi daha iyi olmaz mıydı? Şimdi bu karmaşada Türkiye Cumhurbaşkanının onayı beklenecek…" dedi. Birikim Özgür'ün açıklamaları bir gazeteci için oldukça haber dolu ve son derece önemli bir açıklama.

Şimdi Özgür'ün bu açıklamalarını Türkçe'ye çevirelim; " Cumhurbaşkanı Akıncı son açıklamalarıyla Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı öfkelendirdi, bundan dolayı Erdoğan, Akıncı'ya kızdığı için bunun faturasını CTP Hükümetine kesebilir ve 2,2 milyar liralık maddi yardım gecikebilir". Özgür aslında bu açıklamasıyla şunu da ortaya koymuş oldu; Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Akıncı'nın arası açık ve Sn Erdoğan, Sn Akıncı'ya hayli öfkeli. Bu nedenle 2,2 milyarın gelmesi gecikecek. Bu önemli bir tespit. Tabii Birikim Özgür'ün bunu ifade ederken dayanağı nedir, kaynağı nedir bilemeyiz ama önemli bir açıklama olmuş.

Aslında benim yazım Cumhurbaşkanı Akıncı'nın Gutteres çerçeve antlaşmasının yankılarıyla ilgiliydi. Gelin görün ki Sevgili Birikim önemli bir açıklama yapınca, manşete Birikim'in açıklamasını koymaya karar verdim. Gelelim Akıncı'nın açıklamalarına.

Müzakereler başlamayacak..Nikos tam bir yalancı

Tam bir bilgi kirliliği yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Gutteres çerçevesinde antlaşma talebi hem gazeteciler, hem Türk hem de Rum siyasetçiler tarafından o kadar saçma sapan yorumlandı ki akıl alır cinsinden değil. Herkes Akıncı'ya saldırıyor ama ne saldırı. Gutteres çerçeve antlaşması dedi ya Akıncı, herkes Akıncı'nın garantileri, Türkiye'nin müdahale hakkının kalkmasını, askerin gitmesini kabul ettiğini sanıyor ve bunun üzerinden veryansın ediyor.

Yahu Allah aşkına bir oturup düşünün; ne oldu Cumhurbaşkanı Akıncı'ya ve ansızdan bir sabah kalktı ve ben herşeyden vazgeçtim hade anlaşalım dedi Rum tarafına.

Yani kelli felli gazeteciler, ülkenin zirvesinde makam işgal etmiş siyasiler de bunu yayıyor. Hadi diyelim gazeteciler Akıncı'ya duydukları anti patiden bunu yapsınlar, peki ya siyasiler. Bu meseleyi onlarda çok iyi biliyorlar.

Yani bir diğer deyişle saçmalayan bu zümreye göre Akıncı "garantilerden ve müdahale hakkından vazgeçti". Öyle mi?

"sıfır asker-sıfır güvenliği" kabul etti; öyle mi?

Eğer bu öyleyse neden Rum Lider Anastasiades , antlaşmayı hala imzalamadı peki?

Çünkü öyle bir durum yok da ondan. Neden böyle bir durum olmadığını, Gutteres çerçevesinin ne içerdiğini ve neyi ön gördüğünü de bir daha anlatacağım size.

Dediğim gibi siyasetçisinden gazetecisine tek kelimeyle Akıncı düşmanlığı yapılıyor. Akıncı'nın avukatı değilim ben ama ortada düpedüz bir saçmalama var, buna da kayıtsız kalınmaz ki.

Akıncı neyi teklif etti ? Nikos neye hazırım dedi ?

Konuyu çok uzatmadan anlaşılır bir üslupla ele alacağım ki net olarak anlaşılsın. Cumhurbaşkanı Akıncı ne teklif etti Rum tarafına; " Gutteres Çerçevesini sulandırmadan kabul ediyorsan gel anlaşalım" dedi.

Anastasiades ne dedi peki; "hazırım" dedi.

İşte mesele burada. Bunun ardından AKEL Genel Sekreteri Kipriyanu da Akıncı garantilerin kalkmasını kabul etti deyince ortalık karıştı. Bunu bizim siyasetçilerde körükledi ve Türk Dışişleri Bakanlığı bile açıklama yapmak zorunda kaldı; hem de neredeyse aleyhte bir açıklama.

Akıncı'nın Gutteres Çerçeve Antlaşması dediği nedir peki ? !

Gutteres çerçevesi ağırlıklı olarak Türk tarafının lehine bir çerçevedir, zaten bundan dolayıdır ki Rum tarafı bu çerçeveye sadık kalmamış ve kabul etmemiştir. Sadece güvenlik, garantiler ve asker konusu değil mülkiyet rejimini, toprak düzenlenmesini, siyasal eşitliği ve Türk ve yunan yurttaşlarının ada üzerindeki eşitlikçi uygulamasını içerir.

Crans -Montana da Gutteres çerçevesini Türk tarafı kabul etmiştir, bu çerçevenin içine girmeyen Rum tarafı olmuştur.

Nikos'un iki temel yanlışı daha doğrusu yanıltıcı eylemi vardır. Nikos bu çerçevenin sadece güvenlik, garantiler, asker ve müdahale hakkının ortadan kalkması durumuyla ilgilenirken ve bu çerçeveyi sadece bunlardan ibaret görürken diğer unsurlarını görmezden gelmektedir.

Şöyle ki;

Gutteres güvenlik ve garantiler konusuyla beraber hiçbir zaman sıfır güvenlik,, sıfır asker çerçevesi ortaya koymadı; tam tersine güvenlik ihtiyacını giderecek yeni mekanizmaların taraflar arasındaki bir mutabakatla sağlanmasını önerdi ve asker sayısının ne kadar ve ne zaman azaltılacağına dair meselenin garantör ülkelerinin başbakanlarının da katılacağı bir toplantı ve uzlaşıyla çözülebileceğini ortaya koydu.

Daha anlaşılır konuşacak olursak ;

Her iki halkın da güvenlik kaygıları olduğu için bu kaygılar tam anlamıyla giderilmedikçe ne garantiler ne de müdahale hakkı ortadan kalkmayacak. Çözüm olsa bile Türkiye'nin hakları hemen ortadan yine kalkmayacak, bunun bir deneme süreci olacak, kaygılar tam anlamıyla giderilse bu gündeme gelecek. Dahası garantiler ve müdahale hakkı konusunda Gutteres'in ifadesi "sürdürülebilir değil" den ibaret. Bunun yok olmasını kabul eden bir Akıncı olmadığı gibi bir Türk tarafı da söz konusu değil.

Yani ortalığı velveleye verenlerin iddia ettiği gibi Akıncı, garanti ve müdahale hakkının ortadan kalkmasını kabul etmedi. Gutteres çerçevesinde bu konuda uzlaşı olması halinde garanti ve müdahale hakkı ortadan kalkacak. Fakat iki tarafında zaten güvenlik kaygısı giderilmiş değil, yani bu durum muallakta. Çözümü de belli değil henüz.

Gutteres çerçevesinde sıfır asker olayı da yok. Asker sayısının azaltılması ve takvimlendirilmesi konusu var. Yani asker alıp silahını bir yere gitmiyor. Bunlar hepsi müzakere edilecek ve üzerinde uzlaşıya varılabilirse çözüm olacak konular.

Toprak konusunda da Gutteres çerçevesi yine Kıbrıslı Türklerin lehine çünkü % 29 plusı kabul ediyor Birleşmiş Milletler, kabul etmeyen ise Rum tarafı.

Ayrıca Gutteres Kıbrıs Türk haritasının baz alınmasını da istedi. Siyasal eşitlik konusunda ise Gutteres, Kıbrıs Türk tarafının ısrarlı olduğu dönüşümlü başkanlık ve karar alma mekanizmalarında her iki toplumda en az bir olumlu oy ilkesini savundu ve çerçevesini de koydu.

Nikos ne istiyor peki ?

Nikos bir açıklama yaptı ve bu çerçeveye uymayacağını belirtmiş oldu. Aslında somut bir cevap da vermiyor; çerçeveyi reddediyor ama olumsuz bir görüntü vermemek için ben hazırım dedi.

Nikos, garantilerin kalkmasını, askerin tamamen gitmesini, Türkiye'nin müdahale hakkının kaldırılmasını istiyor, bunun da ötesinde siyasi eşitliği uygulamaktan yana değil. Dahası toprak konusunda % 29 plusı da kabul etmiyor. Ancak muhalefet baskısı yüzünden "ben hazırım" dedi, fakat hazır değil. Talepleri bu olduğu sürece de herhangi bir müzakere yapılmayacak.

Yani Akıncı'nın önerdiği çerçeve anlaşmasının Türk tarafınca kabul edilebilir noktaya gelmesi gerekiyor ki Rumlar bunlardan çok ama çok uzak.

Gutteres çerçevesi Türk lehine bir çerçeve ve üzerinde müzakere edilip tüm başlıklardaki sıkıntılar giderilirse çözüme ulaşılabilir. Rum tarafı bu çerçeveye yakın olmadığı gibi Rum Lider çok iyi yalan konuşuyor.

Akıncı ile Türkiye'nin arası açık mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Akıncı arasında bir gerginlik var mı orasını ben bilemem; bilsem de bazı şeyler yazılmaz. Ortada devletin bekası var. Ama bildiğim iki şey var; Türkiye, Akıncı'ya karşı pek sempatik değil şu sıralar, bunun nedeni de Türkiye'nin artık Kıbrıs'ta federal biz çözüm istemediği ve Konfederasyona yöneldiği gerçeğidir. Türkiye artık farklı bir yol ayrımına gitmek istiyor, Akıncı da bunu reddediyor. Meselenin aslı bu.

Fakat acı olan ise şu; Rumlar çözüm istemiyor, istememesine karşın en yakın oldukları zemin Federasyon, Konfederasyonu kesinlikle konuşmuyorlar. Konfederasyon adanın bölünmesinin kalıcılaşması ve Kıbrıs'ın Kuzeyinde bir devletin varlığının kabul edilmesi anlamına geliyor. Bunu Rumlar elbette ki kabul etmez.

Gerçek şu ki; bu durum artık sürdürülebilir değil ama dünyanın kabul edeceği herhangi başka bir çözüm şekli de şu an yok; KKTC'yi kabul etmedikleri gibi.

***************

GÜNÜN SÖZÜ

Düşen bir çığda, hiçbir kar tanesi kendisini olup bitenden sorumlu tutmaz.

Winston Churchill


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları