Özersay: “Kalbimi size açmak istemiyorum”
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ile dün yaklaşık 4,5 yılın ardından buluşup güzel bir yayın yaptık. Yazarken bile insanın tuhafına gidiyor açıkçası. Düşünsenize Kudret Hoca bana en son önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yakın bir zamanda konuk gelmişti. Birkaç kere davet ettiysem de öyle tahmin ediyorum belki ağır eleştirilerimden dolayı gelmek istemedi.
Bir gazeteci olarak Özersay’ın gazetecilerle eleştirilse bile ilişkilerini iyi tutmasını kaç kez yazmışımdır. Neyse sözü çok uzatmaya gerek yok, sonuç olarak bir başka Cumhurbaşkanlığı seçimlerine daha giderken Hoca bana konuk gelmeyi kabul etti ve buluştuk.
Dediğim gibi oldukça verimli bir söyleşi oldu ve ben bundan hayli keyif aldım.
Programı kapatırken Hoca bir espri yaptı ve yayını kahkaha atarak kapattık, işte o espriyi yazının başlığı yaptım.
Kıbrıs konusu, olası çözüm şekli, çözüm oluncaya kadar geçecek sürede Kıbrıs Rum tarafıyla kurulması gereken ilişkiler hep bunları uzun uzun konuştuk, zaten yazının devamında detaylarını sizlerle paylaşacağım ancak programın sonunda Hoca’ya “Size aday olup olmayacağınızı sormuyorum çünkü aday olacağınızı biliyorum, benim asıl merak ettiğim Mayıs 2020’de halen HP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı olarak kalacak mısınız?” diye sordum.
Özersay, “ Bu sorunuza cevap vermeyeceğim, çünkü henüz bu konu açıklığa kavuşmamıştır. Ben aday olacaksam kazanmak için aday olurum ve kazanırım, kaybedersem nasıl kaybettiğim ne şekilde kaybettiğim hep bunlar önemlidir. Şartlara bakılarak karar verilir. Bu nedenle bunu günü geldiğinde değerlendireceğiz. Siyasete atıldığım zamanlarda bazı sorulara erken cevap verirdim, bu hatayı yeniden yapmayacağım. Acemilik yapmayacağım. Bunu zamanı geldiğinde konuşacağız” dedi.
Aslında bu sorunun cevabını merak ediyordum ama Hoca’ya doğrudan aday mısınız gibi klasik bir soru sorsaydım, değerlendiriyoruz diyerekten geçiştirici bir cevap verecekti haliyle. Bu nedenle birinci soracağım soruyu ben önemsizleştirip başka önemli bir soruyu sordum.
Özersay’a “kaybederseniz” diye sorduğumda “ya kazanırsam” diye iki üç kez düzeltti. Ben yine kaybederseniz diye tekrarladığımda niye olumsuz düşünüyorsun diye birkaç kez tekrarladı.
Bu tatlı atışmadan sonra ben açıkgöz yine aday mısınız diye sormadım; onun yerine ne zaman açıklıyorsunuz diye sordum; “yıl sonunda önce olmayacak, bu konuyu partide görüştük ama yeni yılda ocak ayında yine toplanıp görüşeceğiz ve bir karar üreteceğiz diye yanıtladı.
Özersay aday ama kalbini bana açmıyor
Programın sonundaydık artık ve son soru olarak ; “Kendinizle baş başa kaldığınızda bu adaylık konusunda iç sesiniz ne diyor, kalbiniz ne söylüyor size” diye sordum kahkaha atarak “Bu konuda kalbimi size açmak istemiyorum” dedi ve birlikte gülerek programı bitirdik.
Gerçekte son derece keyif aldığım bir program oldu. İşte söyleşinin ayrıntıları…
"Akıncı Rumların işbirliğinden kaçmasına neden oldu”
Kıbrıs sorunu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Özersay, Cumhurbaşkanı Akıncı’yı eleştirerek, “Çözümün belli bir süreçte olmayacağı görünmesine rağmen olacakmış gibi yaptığı için Kıbrıslı Rumların işbirliğinden kaçınmasına neden oluyor” diyerek şu ifadeleri kullandı:
“Rumları çözüme hazır hale getireceğiz dese bunu anlarım ve desteklerim, uluslararası toplum çıkıp da ‘doğalgaz konusunda eğer Kıbrıs sorununu çözmezseniz, doğalgazı kullanmanıza müsaade etmeyeceğim’ dese Kıbrıs sorunu çözülecek. ‘AB’ye almayacağım’ deseydi çözülürdü. ‘Çözmezseniz AB üyeliğinizi askıya alacağım’ dese Kıbrıs sorunu çözülür. Ama mademki bunun sinyallerini görmüyoruz, Rum tarafı bu araçları kullanmıyorsa, elimizde 2 alternatif kalır; kendi elimizdeki araçlarla kapsamlı çözüme ikna edebilir miyiz? Yapamazsak en azından bazı noktalarda işbirliği yaparak daha farklı bir ortaklığa gidebilir miyiz? Bunun adını şimdiden koymaya gerek yok.
Bir gecede 9 bin sayfayı hazırlayıp vatandaşı ikna etmek yerine; bir işbirliği modelini konuşabiliriz. Kayıplar konusunda, yaptığımız gibi doğalgaz konusunda eğer biz 6 konuda işbirliği yapmaya başlarsak birebirimizi tanımadan, bu iki taraf arasında zaman içinde güven oluşturur ve Kıbrıs’ta bir çözümün kapısını aralar. Belki birbirimize güven duyarsak 10 sene sonra, 15 sene sonra federal ortaklığa bile dönüşebilir.
“Ben de federasyon için 15 senemi verdim... Şartları yoksa ısrar etmek statükonun ısrarı demektir”
“Ben kimsenin gerek Kıbrıs Türkünün iyiliği için bir şey yapmayla ilgili iyi niyetini sorgulamam herkes kendine göre doğru olduğuna inandığı şeyi yapmaya çalışır. Herkes kendine göre bir düşünceyle ileriye doğru gitmeye çalışıyor. Önemli olan; düşüncelerinizi somutlaştırmaya çalışırken gerçekçi olmadığını görür ve 50 yıllık ezberi tekrarlarsanız; federasyon kötü bir şey değil. Bende federasyon için 15 senemi verdim. Ama şartları yoksa ısrar etmek statükonun devamını getiriyor. Bu eylemler, karşı oldukları statükonun devamı anlamına geliyor. Zaten bir avuç insanız, bu ülkenin iyiliğini düşünerek herkes politikalar üretir ama somutlaştırmak için yanlıştan ders almak gerek. Federasyon karşıtlığı noktasında değilim. Kıbrıs adasında; bunu beğendiğimden söylemiyorum; bir tane federasyon deneyimi var o da 3 sene sürdü. Bizim için acı bir tecrübe. Karşılıklı güveni oluşturma sonrası öyle bir ortaklığa evrilebiliriz. Biz nihai noktayı konuşmaktan anı kaybettik yıllardır.”
“Türkiye ile ilişki basın üzerinden kurulmamalı”
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Türkiye ile yaşadığı ilk tartışma konusunda kendisine destek olduğunu söyleyen Özersay, “Yaklaşımını doğru bulmuştum ama Türkiye ile basın üzerinden ilişkinin kurulmaması gerektiğini söyledim” diyerek şunları aktardı:
“Bir şey söylenecekse Türkiye’ye ya da Türkiye bir şey söyleyecekse basın üzerinden söylenir. Sayın Akıncı göreve geldiği ilk gün, ilk tartışma yaşandı. Ben Sayın Akıncı’ya destek vermiştim. Doğru bir yaklaşımdır dedim. Ancak, Türkiye ile diyalogun basın üzerinden kurulmaması gerektiğini söyledim.”
“Bunca kavgayı bizi başkası yönetsin diye vermedik”
Kıbrıslı Türklerin tarihteki mücadelesinin azımsanmayacağını vurgulayarak sorulan “KKTC, Türkiye’ye mi bağlansın” sorularına yanıt olarak “tamamen karşı olduklarını” söyleyen Özersay, şunları söyledi:
“KKTC’nin Türkiye’ye bağlanması konusunda ne düşündüğümü soruyorlar. Bunu Rum tarafındaki medya mensupları bunu soruyor. Tamamen karşı olduğumu söylüyorum. Bizim burada insanımız canını feda ederek bir kavga verdi. Bu inşalar bu agvayı bizi başkası yönetsin diye vermedi. Be bunu 2 sene önce Fileleftheros’a verdiğim mülakatta da söyledim. Kıbrıslı Rumların bizi yönetmesini istemiyoruz. Ama bunu, bizi başkası yönetsin diye de vermedik.”
“Muhalefetteyken bir miktar ölçüyü kaçırdık”
İktidara gelmeden önce yanlışlar yaptıklarını belirten Özersay, bir miktar ölçüyü kaçırdıklarını savunarak, “Söylediğimiz şey yapılacak şeylerdi fakat kısa sürede yapılabilecek şeyler değildi” dedi.
“Göreve geldiğimiz andan itibaren, nasıl bir hükümet kuracağımız konusunda dirayetli bir duruş gösterdik.Biz yanlışlar yaptık, iktidara gelmeden evvel yanlışlarımız oldu, tepkimiz muhalefeteyken bazı ölçüleri kaçırdık. Ölçümüz muhalefetteyken. Bir miktar ölçüyü kaçırmıştık. O dönemde çok sert eleştiriler yapmıştık, 'hadi bunu şimdi somutlaştırın' demişlerdi. Yaptığımız ikinci hata da şu oldu; mali açıdan, ekonomik açıdan durum analizini çok iyi yapamadık. Söylediğimiz şeyler yapılabilecek şeylerdi ama o kadar kısa süre içinde yapılabilecek şeyler değildi. Zaman alacağını görebilmemiz gerekirdi. Şimdi buna göre oturup hedefleri revize etmemiz gerek.”
***************
Günün Sözü
Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim. Yaşamak: seni sevmek gibi ciddi bir iştir.
Nazım Hikmet
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.