Fakirleştik dostlar…

Yayın Tarihi: 31/10/22 07:30
okuma süresi: 5 dak.

Hepimizin hayatının bir döneminde geçim sıkıntısıyla bir diğer deyişle fakirlikle yüzleşmiştir. Ne utanç verici zor yıllardı diye düşünmüşümdür hep sonra aslında güzel yıllardı diye de kendimi telkin etmişimdir. Hani belliydi aslında; zengin ve fakir alışveriş kimliğiyle ön plana çıkardı. Örneğin fakir bir aile kolay kolay banana alamazdı. Banana zenginlerin evin meyvesiydi. Efendim ananasmış hak keza zaten çok yoktu. Yılbaşı geldi mi kestane ve hindistan cevizi çıkardı piyasaya. Yılbaşının geldiğini anlardık.

Fakirlerin yoldaşı elmaydı örneğin, hatta mümkünse doğal elma, biraz yumuşakça hatta erinik de diyebiliriz. Şeftali ilk çıktığında pahalı sonra çok ucuz olurdu.

Şu hain zengin meyvesi bananaya kayısı ve kiraz eşlik ederdi. Dediğim gibi belliydi zenginlerin meyve alışverişi. Her halinden zengin fakir ayrılırdı.

Et konusuna gelince. Fakir bir aile besli kıyması alırdı, hafif yağlı oluyor. Kahretsin çok sonra öğrendim kuzu değil koyun kıyması olduğunu. Bu nedenle adına besli kıyması diyorlarmış meğerse.

Koyun kalitesiz, kuzu kıyması kaliteli.

Şimdilerde ne kıymanın ne etin fakir jenerasyonu da kalmadı. O da aşırı pahalı.

Hani şu kuru fasulye, pirinç hep bunlar da fakir yemeğiydi. Şimdilerde zenginlerin sofrasını süslüyor sadece. Hangi fakir fasulye, börülce alacak. Pirinç deseniz altın değerinde.

Bir de biz fakirlerin yoldaşı patatesti. Kim sevmez ki soğan patates kızartmış yesin. Tüm fakir çocuklarının ana yemeği gibiydi. Açıktık mı “anne bana badades gavır yeyim”..

Parola buydu dostlar ve yemin ederim hepimiz mutluyduk bu slogandan.

Erhan Arıklı’yı Ekonomi ve Enerji Bakanıyken konuk almıştım. Sanırım hayat pahalılığına müdahale etmediği için kendisini en çok eleştiren gazetecilerden biri de bendim. Sormuştum neden müdahale etmiyorsunuz diye; çok ilginç bir cevap vermişti bana “bakan olunca öğrendim; sebze, meyve, et, ilaç, temizlik malzemeleri, tüm bunlara müdahale edemiyorum benim yetkim dışında. Ben sadece kuru baklagile müdahale edebiliyorum ki Türkiye ile hemen hemen aynı noktadayız fiyat konusunda. Kaç kez müdahale etmek istedim. UBP kanadı bırakmıyor, bu konuda yetkili Tarım Bakanlığı” demişti.

Program hayli ses getirmişti. Kıbrıs Postası geniş geniş haberini de yaptı bunun.

Bakan Oğuz benim yakinen dostluğumun olduğu ve gerçek anlamda sevdiğim düzgün siyasetçilerden biridir.

Dursun Oğuz’un ki hükümette etkin bir yeri olduğunu hepimiz biliyoruz bu hayat pahalılığına müdahale etmesi gerekiyor hatta Dursun beyin ivedi olarak müdahale etmesi gerekiyor. Çünkü piyasalardaki pahalılık gerçekten kabul edilemez bir noktaya gelmiş durumda.

FAKİR ÇOCUKLAR BESLENEMİYOR

Şaka gibi gelebilir sizlere ama şaka değil zenginleri konuşmuyoruz onlara zaten her gün sokaklar Paris ama artık orta halli insanlar temkinli alış veriş yaparken, fakir aileler çocuklara meyve alamıyor. Et ürünleri aşırı pahalı, konuşmaya gerek yok. Süt ürünleri çok ama çok pahalı. Kilosu 150 lira hellim görüyoruz, en ucuzu 130 lira.

Bira sütten daha ucuz. Bugün fakir bir çocuk şeftali yiyemez. Eskiden yaz ayları geldi mi en ucuz meyveydi şeftali. Kilosu 25 lira, armut aynı banana- elma 25-32 lira arası.

Hadi buyurun yedirin. Olmaz sayın bakan bu iş böyle.

Allah’ın domatesi 30 lira. Bu iş nerede duracak. 2 litrelik yağ 150 lira.

Hani Cenabı Allah’ın dişsizlere yemesi için verdiği peksimet var ya 30 lira.

Hacım bu pahalılık nerede duracak.

Bakan Oğuz’u ve Başbakan Ünal Üstel’i piyasalardaki pahalılığı bir an önce dizginlemeye davet ediyorum.

Çok ama çok önemli bir çağrıdır bu. Neyse ki bir gazeteci olarak her Allah’ın günü canlı yayınlarda ben bağırıyorum ve bağırmaya devam edeceğim ama artık hükümet bu konuda tedbir alsın.

Bu yaşın sahibiyim KKTC hiç bu kadar pahalı olmamıştı.

************************

GÜNÜN SÖZÜ

Savaş tarihinde hiç bir vakit bu kadar çok kişi bu kadar az kişiye bu kadar şey borçlu olmamıştır.

Winston Churchill

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları