Ne acı ki kimse bizi istemiyor…

Yayın Tarihi: 04/12/23 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Bazen canım hiçbir şey yazmak istemez hele hele tanıdığımız, sevdiğimiz insanların ölüm haberini aldığımızda. Tadınız kaçar. Ada ülkesiyiz. Ada ülkesinde yaşayan insanlar marazi olur. Hele hele savaş görmüş toplumlar ve sonrası daha da kaygılı, panik, endişeli olurlar. Aniden bir telefon çalar ve bir dostunuz size genç bir arkadaşınızın ölümle pençeleştiğini haber eder. Kuzey Kıbrıs kendi kaderine terk edilmiş bölünmüş bir adanın bir yarısıdır. Siyasiler her ne kadar hamasi dolu sözlerle her şeyin yolunda gittiğini söyleseler de aslında birçok şeyin yolunda gitmediğini herkes gibi görürsünüz ve buna hem tepki koyar hem de üzülürsünüz. Ne yazık ki ülkeyi biz yönetmiyoruz, bu nedenle yapabileceklerimiz sınırlı. KKTC, Türkiye olmasa uluslararası dünyada yalnız başına kalmış tanınmayan bir devlettir. Uluslararası yaptığımız tüm temaslar, katıldığımız tüm organizasyonlar hep Türkiye sayesinde oluyor. Kendi kendine yetemeyen bu biçare devlet; vatandaşına da gençlerine de bir gelecek vadedemiyor.

KKTC’NİN HİÇ Mİ ŞANSI YOK?

Çoğu zaman devletin bahtsızlığından ben de yakınırım. Tanınmamanın getirdiği ciddi sıkıntılar var. Hangi alanı yazsak ki, birçok alanda devlet çaresiz kalıyor. Örneğin KKTC bir eğitim ve turizm adasıdır. Eğitim konusunda Türkiye ağırlıklı olmak üzere üçüncü dünya ülkelerinden öğrenci alabiliyoruz ama gelin görün ki bir Malta olmadık. Malta ile KKTC’nin kaderleri aynı olmasa bile yapıları benzerlik gösteriyor. Malta tam bir eğitim ve öğrenci adası. Küçük yüz ölçümüne rağmen ciddi turist akınına uğruyor. Cruise gemilerinin mutlaka uğrak noktası. Malta’dan farkımız tanınmıyor olmamız ya da Özsağlam’ın tabiriyle sınırlı tanınan bir ülke olmamız. Turizm Bakanlığı, KKTC’nin tanıtımı için uğraşıyor ama gelin görün ki bir cruise gemisi Girne’de konaklamıyor. Bu da demek oluyor ki turist güzergahının üzerinde değiliz. Charter seferler haricinde çıkıp KKTC’ye tatil için kendiliğinden gelen turist sayısı kim bilir ne kadar azdır. KKTC otellerini turizm arama motorlarına bir türlü koyamadık. Örneğin booking.com hiçbir şekilde kabul etmiyor. Çünkü otellerin çoğu Rum tapusunun üzerinde oturuyor. Hal böyle olunca da turizm arama motorları başvuruları kabul etmiyor ve dünyada kimse Kıbrıs’ın kuzeyine tatile gelmek istese de gelemiyor.

Tur operatörlerin kendi imkanlarıyla yaptıkları charter uçak seferleri olmasa Avrupa’dan hiç turist gelemeyecek.

SU GELDİ AMA ÜRETİM POLİTİKASI YOK

Tarım bakanlığıyla ilgili haberleri ancak çiftçiler eylem yapacağında okursunuz ya da arpa paraları ya da süt paraları ödendiğinde okursunuz. Onun dışında ne yazık ki Türkiye’den gelen suyun ne tür tarımsal ürünler yetiştirmek ve bunları pazarlamak için uygulanacağı bir proje yoktur. Halbuki doğru vizyonlu tarımcılıkla hem kendi iç piyasamıza hem de yurt dışına ürün pazarlayabiliriz. Az sayıda üretilen ürünler Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden Rum pazarına satılıyor ve kendi iç pazarımızda aşırı pahalılık oluyor. Üreticinin devlete güveni olmadığı için ürün çeşitliliği üretmediği gibi ürettiği ürünleri de az miktarlarda üretiyor. Bu insanlar daha önce bol üretimin acısını yaşadılar. Ellerinde kalan ürünleri yok pahasına sattılar ya da çöpe döktüler.

Tarım Bakanlığı'nın ihracata dayalı bir tarım politikası olmalı ve gerekirse Tarım Bakanlığı üreticiyi teşvik etmeli ve desteklemeli.

Sonuç olarak belki ağlanacak halde değiliz ama halimize sevinecek durumumuz da yok. Sınırlı tanınıyoruz. Yeteri kadar üretmediğimiz gibi turizm adası olmak yerine suç adası oluyoruz. Turizmde ve üretimde daha proaktif politikaların uygulanması gerekiyor.

Üniversitelerimize ülkeye kapak atıp suça karışmak için gelen üçüncü dünya ülkesi öğrencileri yerine dil öğrenmeye gelen öğrencilerin gelmesi gerekiyor. Yazının başında da Malta örneğini verdim.

Sınırlı tanınsa da KKTC, daha çok bilindik olma ve daha fazla dünya ile ortak olabilme noktasında yapacak çok iş vardır. Biz külliye yapılsın mı yapılmasın mı kavgası verirken çok başka şeyler kaybediyoruz.

********************

Günün Sözü

“Bir toplumu tahrip etmenin en etkili yolu, o toplumun parasını tahrip etmektir.”

Lenin

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları