Hasretler sınırlardan döner mi?
Tam 49 yıl geçti üzerinden Leymosun'u ve güneyi ardımda bırakarak Omorfo'ya gelişimin üzerinden.
Dile kolay.
Upuzun bir yolda yürüyüp geldim bugüne.
Bir ömür geçmiş neredeyse.
Düşenler oldu yolumuzu yürürken.
Uçanlar oldu bu diyarlardan gelmemecesine.
Kanadını kırıp uçamayanlar.
Hüzünler doldurduk heybelerimize.
Elbette sevinçler de biriktirdik.
Bu yolda ne hikayeler yaşandı bilemez herkes.
Yaşayan bilir.
Hisseden.
Yeşil her tonunda sarar;
Aralarda turuncu ve sarı keyifler.
Yeşilin içinden geçersin,
Huzurlu ve telaşsız yeşiller.
Portakal ve limon çiçeği doldurur içini.
Heybetli ağaçların arkasından uzanır deniz,
Kıpır kıpır bir şarkı gibi.
Havai bir kahkahadır,
Güneşe doğru,
Kapı önlerindeki hasır sandalyeler,
Tembel kedicik,
İncir ağacının hışırtısı,
Kuşların aheste sesleriyle
Uyanır Omorfo.
Dalda limonlar,
Kışa bırakılmış bir iki portakal,
Ağacın en tepesinde kral tacı gibi,
Renklerin sınırları yoktur,
Pasaportsuz yeşillenir ağaçlar…
Her kapı birbirine açılır bu adada.
Hasretler sınırlardan döner mi?
Tüm dünya dillerini bilir
Yelkovan kuşları,
Kanatlarında sevda uçuranlar
Bilir.
Ne vakit yağmur başlasa adada,
İncecik bir çizgi gibi zamanın içinden eserek gelen
Ve çatılarda sesi serin
Ve hüzünlü,
Gözleri eski sevdalarda bakan nineler
Avludaki ipten telaşla çamaşır toplayan
Evlat büyütmüş elleriyle yüreğinize dokunan…
Ninemin mavi-yeşil gözleri kadar berrak ve aydınlık,
Kıbrıs kadar yüreği geniş,
Biri bize anlatsın;
Kimde kaldı denizin yarısı?
Kim aldı biraz lacivert, biraz yakamoz,
Ay ışığı tadında ve sere serpe…
Kaç yıldız aldın,
Eski komşu gitmeden az evvel?
Ben ceplerime doldurmuşum
Yürüdüğüm ilk gençlik yollarımı.
Islık seslerini almışım ellerim hala ceplerimde…
Hangi toprak kabul etmiş
Tiranların hükümranlığını?
Kimde kaldı güneşin sıcağı,
Kim aldı ışığı?
Kime verdiler dağların eşkıya tanır kayalıklarını,
Çiğdem kokularını,
Yabanî ahlatları,
Şubatta pıtır pıtır fışkıran nergisleri nasıl bölüştük?
Halk şarkılarının ezgisini hangimiz aldı?
Bölebildik mi yağmur tanelerini,
Çocuk seslerini, ceviz ağaçlarının serinliğini…?
Biri bize anlatsın…
Kimin gücü yetti,
Lefkara’da doğup büyüyen annemin
Limasol rüzgârında
Piskobu’ya bakarak kuruttuğu
Gencecik saçlarının kokusunu okşayan,
Aytuma’da doğmuş
Baf’lı babamın
Ellerindeki anılarını söküp çıkartmaya?
Bir sevdaysan sen memleket,
Dilimde hasretsin bir uçtan bir uca
Yanımdayken bile özlediğimce,
Sen özgürlüğümsün
Esaretlerin derinliğinde,
Sensin fikrime fikir
Ben hep inandım sana…
Sana çıkar her yolum,
Ben seninle yürüdüm memleket,
Tanınmayan haritalarda...
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.