Denktaş - Arıklı - Zaroğlu Hükümeti
Bugün yazı günüm değil. Değil ama ülkedeki siyasi gündem bu ara yazıyı yazma mecburiyeti doğurdu.
Nur topu gibi bir partimiz oldu...
Çalkantıların politikacısıydı Bertan Zaroğlu. Askerlik yaptı mıydı yapmadı mıydı diye tartışılırken, Doğuş Derya ile olan münasebetsiz konuşması gündeme oturdu. Sonra YDP'den milletvekili seçildi. Derken polisle trafikte yaşadığı çekişme halk nezdindeki notunu bir o kadar daha düşürdü.
Ciddi ve hatırı sayılır büyüklükteki bir kampanya ile YDP başkan adaylığına soyundu. Başkan adayı olduğu günden itibaren Sayın Arıklı ile seviyesiz tartışmalara girdi. Arıklı'nın da kalır yanı yoktu hani ondan.
Başkanlığı kazanamadı, küstü, fedakarlık yapıp hükümet ayakta kalsın diye istifa etmedi. Vakıfların ve Serbest Limanların ona tahsis edildiği iddiaları duyuldu. Adeta, bu aksak hükümetin dördüncü ortağı oldu.
Bugün büyük bir kalabalıkla YDP'den ayrıldı ve YDP'nin küllerinden Millet Partisi'ni doğurtup siyasi çöplüğümüze kazandırdı.
Yesinler demokrasi anlayışınızı!
Yeni bir partiye ihtiyaç olup olmadığı, halkın böyle bir talebi olup olmadığı, katılımcıları, siyasi tarihimize katacakları ayrı konular. Ama bu partiye Sayın Zaroğlu'nun ihtiyacı vardı.
Zaroğlu başkan olmalıydı. Zaroğlu demokrasiye bağlıdır bu yüzden Arıklı'nın yaptıklarını hazmedemezdi.
Arıklı ise, akacak kan damarda durmaz misali, büyük bir demokrasi aşkıyla muhalefete tahammül edememiş ve Zaroğlu'na ve yandaşlarına kapıyı göstermiş, gitmezseniz ben atarım demişti.
Demokrasi, kazanan ile kaybedenin kucaklaştığı bir rejim değil ya!
İlk seçimde, ya hem YDP hem de Millet Partisi birer milletvekili çıkarıp Meclis'te yaygara görevi üstlenecek; ya da her iki parti birbirinin altını oyup seçimi kaybederek siyasi çöplükte yer işgal edecektir... Çünkü onların demokrasi anlayışı bu. Çünkü, onlar, koltuk ve makamla doğdular!
Bu demokrasi anlayışını ben almayım. Çünkü, onlar demokratsa ben demokrat olmayım.İstemiyorum böyle demokrasi.
Siyaset, her makam isteyenin dilediğince makam yarattığı bir sanat değil vesselam.
Çekildiysen çekilmişsindir. Bunu değiştiremezsin. Sonra ben vazgeçtim tekrar oynayım diyemezsin. En azından yüzün tutmamalı.
Kaybettiysen kaybetmişsindir. Hazmetmeli ve sonrasına hazırlanmalısın.
Kazandıysan, bir gün kaybedeceğini unutmamalı ve kucaklayıcı olmalısız.
Ersan Saner Bey'e ve Fikri Ataoğlu Bey'e sesleniyorum. Çekilin hükümetten.
Sayın Tatar, Serdar Beyi başbakan olarak tayin et! Serdar Bey dört bakanlığı kendine bağa. Başbakan ve dört kerebakan olmuş olursun anda. Erhan Arıklı ile Bertan Zaroğlu'nu başbakan yardımcısı yapve onlara üçer bakanlık ver.
Tüm diğer partiler de sizin bu hükümetinize onay versin, destek versin!
Zaten, her şeyi bu üç arkadaş değil mi isteyen. Verin gitsin. Doğru bir de bağımsızlar vardı! Onlara yine bir şey kalmadı.
Sahi, Bertan Bey de artık bağımsız vekil. Çünkü partisinden istifa etti. Başka partiye de geçemez. Hatta, kendisi, vekillikten istifa etmedikçe partide kuramaz. Kurulacak yeni partiye üye de başkan da olamaz. Hatta, bakan ya da komite başkanı da olamaz. Bak şimdi, benim de münasebetsizliğime. Ama kabahat benim değil. Siyasal Partiler Yasası'nın 25'nci maddesi söylüyor bunları.
Bak şimdi! Karabasan gibi çöktüm hayallerin üstüne. Ne yazık ki, yasa ve hukuk çiğnenmeden Zaroğlu ne yeni bir parti kurabilir, ne de parti başkanı olabilir. Bir hülleci başkan bulursa, yeni partiden belki aday olur ve belki yeniden seçilirse, belki o zaman kendi kurduğu partiye başkan olur.
Bu olay tanıdık geldi değil mi? Yoksa, birileri kendini Türkiye'nin cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile denk mi görüyor acaba?
Sahi ben bu gün niye ve neyi yazdım ki? Neyse, ne anlamışsanız o...

Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.