Olası Kıbrıs depremi öncesi 13 zor soru...

Yayın Tarihi: 24/02/23 07:00
okuma süresi: 6 dak.

"Türkiye, evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor"

Ahmet Hamdi Tanpınar

 

Türkiye’de olup biteni kahr ile seyrettik ve devam ediyoruz.

Devlet, adeta ölü taklidi yapmış gibi bir görünüm sergiledi maalesef…

Demek ki afetlerde ilk 72 saat gerçekten de literatürde geçtiği gibi “altın saatler”miş.

Tedbirli olmak bir.

Vaktiyle, doğru müdahale iki.

Elbette her şeyin başı liyakat…

**

Şimdi biz de KKTC’de bizi kahreden ve takipçisi olduğumuz “acılarımız” yanında ünlü jeologların çeşitli öngörüleri ışığında “Kıbrıs’ta olası depremi” konuşuyoruz

Büyük Maraş depreminin adamız ve çevresi fay hatlarının davranış biçimini nasıl etkilemiş olabileceği hakkında endişeliyiz.

İlk günden itibaren de orta kulak sıvısında ciddi bir bozulmanın etkisi ile durmuyoruz âdeta sürekli sallanıyoruz.

Hepimiz başta yapı güvenliğimiz konusunda haklı olarak korkuyoruz.

Bilinç ve eğitim değil; bina odaklı konuşmaya devam ediyoruz.

Bu yazının maksadı ne acıları tasvir ne de öfke kusmak…

“Bize” dair başlangıç seviyesi zor, esas soruları kayda geçirmek…

**

Önce şunu ortaya koyalım;

KKTC’nin Sivil Savunma Teşkilatı ve neredeyse tüm KKTC -bunun altını çizeyim- tam kapasite imkân ve kabiliyeti ile kendi evlatlarını kurtarmak için gittiği Adıyaman’da sahtekârların otel enkazı ile ancak baş edebildi.

Soru geliyor;

Olası Kıbrıs depreminde 100 bina yıkılsa ne olacak?

Ya bin?

Kamuoyu Sivil Savunma’da tam olarak iki elin parmağını geçmeyecek sayıda profesyonel arama kurtarma personeli ol-ma-dığını bilsin…

Şişebilen sedye” sayısını yazmayacağım.

Bunları şimdi konuşmazsak ne zaman konuşacağız?

**

Şimdi gündem deprem ama afet bir bütündür; KKTC’de orman yangınlarında yaşanan karmaşayı bilen biliyor.

Polisin bir yerde…

İtfaiyenin bir yerde…

Tek merkezli bir koordinasyondan yoksun halimizi kim konuşacak?

Karayolları Dairemiz işlevsiz; ekipman, personel yok.

Bu stratejik daireleri güçlendirmek için, ayağa kaldırmak için ne yapacağız?

Sivil Savunma Teşkilatı’nın bir an evvel “dönüşmesi” gerekiyor.

Bölük pörçük imkân ve kabiliyetlerin birleştirilmesi lazım. Bunu anlamamazlıktan gelmek “kimlerin zoruna” gidiyor?

Orman Dairesi, Sivil Savunma, itfaiye ve her bölgede ayrıca arama kurtarma birimlerinin kurulması gerektiğini konuşacak bir “akıllımız” yok mu?

Ayrıca bölge komutanlıklarının buna entegre planlarının olması lazım gerektiğini bilmek için kurmay olmaya gerek yok!

Küçücük KKTC’de başlı başına ortalama 40 bin kişilik bir kolordunun olması, olası bir depremde muhakkak ki avantajımız

Ancak yine soru şu: EMASYA protokolü olmadığına göre yetkisi de planı da yok…

İlçelerde ilçe emniyet kurulları var; askerin de orada temsilcisi var ama "entegre plan" var mı?

Var, sen bilmiyorsun, diyen yalan söyler!

Bunlar yok…

**

Zor sorulara devam edelim…

Hatay’da havalimanının hemen yerle bir olması bölgede her şeyin rengini değiştiren asıl faktörlerden biri olarak kayda geçti.

KKTC’nin tek hızlı giriş-çıkış kapısı Ercan’da durum nedir?

Kafakola almadığı Ulaştırma Bakanı kalmadı Emrullah Turanlının

10 senedir bir havalimanını yapamadı...

Ambulanstan yoksun, uçakların iniş güvenliğini bile sağladığı şüpheli ve malum ilk uluslararası denetimde mühürlenmesi kaçınılmaz olan Ercan’ın olası bir ciddi depremde akıbeti nedir?

Mesele bundan ibaret olsa iyi…

Afet durumunda havadan ikmal düşünülmüş mü?

Sivil havacılık bu işlerin neresinde?

Hava Sporları Federasyonu'ndaki araçların durumu nedir?

“Olmayan” planlara dâhiller mi?

Kızılay tüm bu işlerin neresinde? Protokol yapılmış mı?

İaşe, ikmal, lojistik, ödenek durumu nedir?

Olası depremde binalar çökerse devlet mekanizması nereden komuta edilecek, yönetilecek?

Şimdi herkes bir kriz merkezi kurdu; afet zamanında ne olacak?

Toplanma bölgeleri, çadırlar, geçici barınma yerleri ve yeniden inşa bölgelerini düşünmüş birileri var mıdır?

Risk zarar azaltma safhaları, kalkınmanın bir parçası ise eğer bu soruların net yanıtları nedir?

Başbakanlık dahil 24 saat esasına göre her türlü iletişim sistemleri, telsiz, uydu vs. bir kriz merkezinin olması gerekli!

Belediyelerde yardım değil sadece, “afet gönüllüleri” de var mı?

**

Depremde ilk gidecek şeylerin başında elektrik geliyor…

Kim müdehale edecek, KIB-TEK mi?

Şaka bu heralde…!

Ya GSM?

Depremlerde en önemli sorunların başında iletişim geliyor...

Aralarında bir rekabet olmadığına göre KKTC GSM operatörleri bu konuda ne durumda ?

Vaadleri ne?

KKTC'de mevcut okulların yüzde 80'i, 1981 deprem mevzuatı öncesi yapılar, deniyor...

Doğru mu?

Okullarda sağlıkçı, acil durum destek ekibi var mı?

**

Son soruyu “esas direktif” ışığında soralım...

Başta Başbakanlık'ta “afet” ve “özel durumlara” yönelik “esas direktifte” her bakanlığın kendi hazırlığını yapması gerektiği yazıyor...

Var mı?

Afet Acil Durum Merkezi var ama yasası yok.

Anında iş makinaları, jeneratörler, kaldıraçlar ve bunun gibi şeyler lazım olacak…

KKTC, esasen topyekun bir seferberlik arazisi ama bu araçlar nerededir?

Afet komuta merkezinde bu bilgiler var mı?

Yasa yok, şema yok!

İki devlet KKTC; herkes kendi masalında güzeldir


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Vatan MEHMET yazıları