Gölge etme, başka ihsan istemeyiz...

Yayın Tarihi: 18/02/20 07:00
okuma süresi: 7 dak.

Bir aralık Türkiye Cumhurbaşkanına karşı tutumu ile oldukça alkış toplayan sonrasında ise tam tersi şekilde güce tapmaya başlayan TBB Başkanı zat, geçen Cumartesi düzenlenen Maraş toplantısını eleştiren gazetecileri "Rum'dan beslenen, sözde gazeteci hainler" olarak nitelemiş.

Sözlerini kendisine iade ederiz. Gerçi seviye pek bir aşağıda ama olsun, üzerimizde kalmasın.

Bunun yanısıra kendi Barolar Birliğimizi böylesi bir provokasyonun içinde bulunmadığı için ayrıca kutluyorum. Hukuk ile uzaktan yakından alakası bulunmayanlarla elbette ortak toplantı ya da iş birliği yapılamazdı, onlar da yapmadılar, isabet olmuş.

Bunun dışında, bu muhterem zat, dünkü KP'de Levent Kutay'a konuşmuş, kendince Maraş'ı anlatmış...

Gazetemizin manşetine de "Kıbrıs Türk'ü kendi geleceğine kendisi karar verecektir" sözü yansımış. Ha şunu bileydin sevgili zat, onun için gölge etme de başka ihsan istemeyiz.

Bunun dışında mülakatında çelişkili ifadeler, gerçeklerden uzak tespitler ve hamasi bir dil var.

Mesela bir hukukçu olarak, "BM'nin kararları tavsiye niteliklidir, 550 sayılı karar da böyledir" filan demesi en basitinden talihsizdir. Çünkü eğer öyle olsaydı, 18 Kasım 1983'te BM Güvenlik Konseyi'nde alınan 541. sayılı karar da 'tavsiye' olarak durur, KKTC'nin kuruluşu da yasaklanmazdı. Tavsiye dediği şey uluslararası hukukun temelinden başka bir şey değildir ama kimin umurunda?

Çünkü bu muhterem hukukçu bize akıl satmaya gelmiş olsa gerek, "açın da bir şey olmaz" demektedir.

Kendisinin bu düşündüğünü, yine kendisinden bin kez daha hukuk bilgisi olan ve öylesi bir adım için ayrıca cesareti de olan Rauf Denktaş bile yapamazken, belli ki bu beyefendi yapacak.

Bir de söz konusu kararın, yani 550'nin, "BM ilgili kararında açmayın demiyor, eski sakinlerine açın" şeklinde olduğunu söylüyor. Halbuki 550 sayılı karar, gayet açık bir şekilde "Maraş'ı BM kontrolünde eski sakinlerine (sahiplerine) iade edin" demektedir. Yani "eski sakinlerine açın" diye bir ifade yoktur ama isterseniz gerçekleri çarpıtarak, oldu bittiler yaratarak durumun lehinize geliştiğinizi sanabilirsiniz.

Ancak o çevrilen durum uluslararası toplumdan yeni müeyyide, tecrit ve dışlanma olarak geri dönmektedir.

Yine ifadelerden gördüğümüz kadarıyla, bu zat-ı muhterem, AİHM'de, Türkiye aleyhine 282 adet Maraş davası olduğunu söylemektedir. Bunların Türkiye'ye maliyeti 2 milyar avroymuş. Diyor ki, "(Rumlar)Taşınmaz Mal Komisyonu iç hukuk yolu olmaktan çıktı diye iddia ettiler... Türkiye ise TMK'nın etkili iç hukuk yolu olmaya devam edeceğini, bütçesi bulunduğunu söylemektedir…"

İşin doğrusu, Türkiye, TMK ile ilgili ödemelerini son 7 yılıdır yapmamaktadır. Yani komisyon devre dışıdır, geçerliliği tehlike altındadır. Bunun dışında TMK, Maraş ile ilgili dava da almamaktadır. Hal böyle iken, TMK elbette için hukuk yolu olmaktan çıkmıştır, davacılar da çareyi AİHM'e gitmekte bulmuştur. Olay budur, bu zat'ın dediği gibi değil.

Öte yandan, Maraş toplantısında konuşan TC Başkan Yardımcısı Fuat Oktay, Maraş'ın KKTC toprağı olduğunu iddia ederken, TBB Başkanı zat ve bazı diğer konuşmacılar 'eski sahiplerinden' bahsetmektedir.

Karar verelim: bizim mi eski sahiplerinin mi?

Belli ki TBB Başkanı eski sahiplerinin olduğunu düşünüyor zira Levent'e şöyle demiş: "O otelde 1974'te kim sakinse ona ya da onun yasal mirasçılarına gelin diyeceğiz... Gelin... Ama bir şartımız var... KKTC'nin egemenliğini tanıyacaksınız... Vereceksiniz bunun senedini... Siz KKTC egemenliğindeki Maraş'ta otelinizi işletebilirsiniz."

Hayda… E hani Maraş Türk malıydı, Vakıf'ındı, vakıf malları satılmaz, el değiştirmez filandı? Bir de bizim adımıza şart koşuyor, o da ayrı hadsizlik.

Ancak bence TBB Başkanı ağzındaki baklayı şu kısımlarda çıkarmış: "TMK'nın mevzuatında bir takım değişiklikler yapılabilir... Alıcı ile satıyı biz burada buluşturuyoruz... Örneğin Türkiye'den bir firma burada yatırım istiyor... Burada 1974'ten önce oteli olan ama miras sorunu yaşayan bir Rum Aile de malını satmak istiyor... Bunları buluştururuz, parasını yatırımcı şirket öder…"

Gördünüz mü? Ne güzel işte. Parasını verip alıyorlar. Kim? TC sermayesi.

Bizim sermaye? Bizim en büyük sermaye örgütümüz olan KTTO, şu anki silik ve son derece etkisiz yönetimiyle ancak uzaktan bakar demek sanırım yanlış olmaz. Nerede o eski KTTO ve çözüm için aldığı inisiyatifler?

Ha bu arada, Türkiye Ulusal Solunun olmazsa olmazı olan Çin bağlantısı işi de mülakatta gündeme gelmiş. TBB Başkanı "Çin parasını satacak yer arıyor, kolaylık sağlarız, getiririz" diyor.

Hangi Çin? Hemen hemen tüm BM Güvenlik Konseyi kararlarına Rum lehine tavır alan Çin.

Hangi Çin? Geçen yıl Güney'de elçilik açan Çin.

Hangi Çin? Kıbrıs sorununda Rum tezlerinin yanında olan Çin.

Ve şimdi o Çin, Maraş gibi Rumlar için son derece önemli olan bir konuda gelip bize finansör olacak öyle mi?

Kıbrıs'ta bu gibi iddialar için "Anlat da açılın Refiğim" derler…

Aynen… Anlat da açılın…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları