Bu kötü gidişe son vermek gerekir...

Yayın Tarihi: 01/01/21 14:42
okuma süresi: 7 dak.

Yeni bir yıla daha girdik… 2021…

Durup da şimdi insanlığın geçirdiği en berbat yıllardan birisi sayılan 2020'yi kötüleme niyetinde değilim.

Bilakis, hayatımızda çok kritik dersler çıkarmamız gereken bir dönemdi diye düşünüyorum.

Dahası, sevgili dostum Levent Kutay'ın son yazısında çok da yerinde bir şekilde sorduğu gibi "2020'nin ne suçu vardı?"

Noktasındayım.

Çünkü aynen Levent'in düşündüğü şeyi düşünüyorum: 2020'yi bu kadar kötü yapan insanlardır, yılın kendisi değil...

Güney Sudan'da iç savaş sebebiyle yardım gidemeyen çoğunluğu kadın ve çocuk tam 7 milyon kişinin açlıktan ölmek üzere olmasında 2020'nin ne suçu var mesela?

Dünyada neredeyse 1 milyar insan açılık sınırında yaşıyor ve benim bu satırları yazdığım 1 Ocak öğlen saatlerine kadar, 2021'de yani, açlıktan ölen insan sayısı 20 bini bulmak üzeredir.

Dalga geçiyorum sanıyorsunuz ama daha açık ifade etmem gerekirse 2021'e gireli 14 saat kadar oldu ve 20 bin insan bu zaman diliminde açlıktan öldü.

Ne yapalım şimdi?

2020'de yaşadığımız felaketlerde yaptığımız gibi, kalkıp 2021'e mi kabahat bulmaya başlayalım?

Yine Afrika'da, mesela Kongo'da, dünya basınına olup bittikten çok sonra yansıyan ve binlerce çocuğun tecavüze uğrayıp öldürülmesinde 2020 yılı nasıl bir rol oynadı ki?

Katil mi bu yıl?

Peki 2020 yılı içinde dünyanın akciğeri olan Amazon'da tam 100 bin yangın çıkmasının ve on binlerce hektar alanın yok olmasının baş faili kimdir dersiniz?

İnsanın cehaletinden beslenen aç gözlülüğü mü yoksa zavallı 2020'nin solmuş takvim yapraklarındaki hüzünlü hali mi?

Haberiniz var mı bilmem ama küresel ısınma nedeniyle çatır çatır eriyen buzullar diyarı Antartika'dan kopan son buzul parçası Kıbrıs adasının yarısı kadarmış. Şu anda Güney Atlantik'te başı boş bir şekilde gemi trafiğini de engelleyerek dolaşmaktaymış.

Sebebi tabii ki de küresel ısınma.

İyi de küresel ısınmayı yaratan kim? Antartika'nın penguenleri mi?

Tabii ki değil, hiç değil…

Öte yandan Avrupa'nın en büyük ve her yıl binlerce turistin görmek için gittiği Le Mer de Glace buzulu, 2020 yılında da küçülmeye devam etmiş. Uzmanlar, erime devam ederse buzulun son yüzyılını yaşadığına emin. Sadece geçen yıl tam 2 kilometre geri çekilen bu doğa harikasının yok olmasında suçlu 2020 mi şimdi?

Cevap belli ama devam edelim.

Uzmanlar geçtiğimiz yılın yani 2020 yılının, tarihin en sıcak yılı olduğunu söylüyorlar. Son 20 yılda bu şekilde yani 'en sıcak yılı yaşadık' şeklinde tam 18 haber gördünüz. Çünkü dünyamız, tarihte kaydedilen en sıcak 18 yılını son 20 yılda yaşadı.

Sebep?

Çünkü insanların gerekli gereksiz milyonlarca ihtiyacı yüzünden kullandığımız kimyasallar, fosil yakıtları, fabrikalar, yaydığımız sera gazları ve daha bir çok felakete yol açan faaliyetler 2020 yılı boyunca da sürdü, o yüzden.

Kuşku yok ki yukarıda yazdığım şeylerin kısa vadede biteceği, 2021'de son bulacağı yoktur.

Ama bir yerden başlanmalı, bu kötü gidişe bir son verilmelidir diye umut ediyorum.

Çünkü, misal, ister inanın ister inanmayın, eğer son 5 yılda çok daha belirgin bir şekilde ortaya çıkan ve devam eden bu 'kötü gidiş' bir 10 yıl daha devam ederse, tahminen 2030 yılı başlarında dünyadaki tarımsal hasılat en az yüzde 50 oranında düşecektir. 

Şu anda yapılan tarımsal bitkilerinin hasılatından bahsediyorum.

Yediğimiz ekmekten, sabah içine süt döküp götürdüğümüz mısırdan ve daha binlerce kritik ihtiyaçtan bahsediyorum.

Bu ne demektir bilir misiniz?

Daha çok açlık ve daha çok göç demektir.

Isınmanın yaratacağı susuzluktan hiç bahsetmeyelim isterseniz, deniz suyunun yükselmesinden falan…

Daral buluyor beni…

Sevmem ama, hem de hiç sevmem…

Tabiatın en harika yaratığı olan insan ırkını aşağılamayı, değersizleştirmeyi hiç sevmem.

Fakat onu değersizleştirmek için elinden geleni yapanları, hak ettiği yerden uzaklaştırmak için bizzat insanlıklarından uzaklaşanları da hiç sevmem.

Evrimini tamamlamamış kitlelerin cehaleti ve ondan beslenen aç gözlülüğü yüzünden yarattığı tahribatın suçunu tüm o iyilik dolu insanlara bağlamayı bu yüzden hiç doğru bulmam, tüme varmam.

Tüm insanların kardeş olduğuna inan birisi olarak, şu cahildir, şu evrimde geridir diye ayırmak da benimsediğim bir durum değildir.

Bu bağlamda kalkıp da "eğitim şart" diye geyik yapacak da değilim çünkü bunun eldeki olanaklarla imkansız olduğunu düşünüyorum.

Peki ne?

Bence ihtiyacımız olan şey yaratığımız felaketi anlamak için bizzat durumun farkında olmaktır.

Kuşku yok ki bu farkındalığı ilim irfan yoluyla edinmeyenlerin hakkı ise kötektir. Yani yaşayarak ve acıyla öğreneceklerdir.

Tam da bu noktada diyeceğim şey ise 'bir musibet, bin nasihatten evladır' şeklindeki kadim deyiştir.

Musibet, Covid-19'dur ve onun da sebebi insanın yarattığı tahribatın ortaya çıkardığı iklim krizinden başka hiçbir şey değildir.

Dolayısıyla sevgili dostlar, iklim krizinin nelere yola açabileceğini, sevdiklerimizi elimizden alabileceğini, bizi evlerimize hapsedebileceğini, işsiz bırakabileceğini, delirtebileceğini ve daha bir çok belaya yol açabileceğini aynen 2020'de olduğu gibi yaşayarak öğrendik.

Nihayetinde virüs, insanlık tarihine bakıldığında, onunla mücadele etme yolunu bulabileceğimiz, onu yenebileceğimiz başarı hikayeleriyle doludur.

Ama ya başa çıkamayacak olduklarımız?

Güneş'i balçıkla sıvamak mümkün mü mesela? Değil.

İşte bu yüzden bu kötü gidişe bir son verme, en azından buna son vermeye başlamak gerekir diye düşünüyorum.

2021 için dileyeceğim en önemli şey de budur.

Gerisi kendiliğinden gelecektir.

Mutlu yıllar…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.