Yeni gerçeklik, eski kısır döngü ve bazı sırlar…

Yayın Tarihi: 12/01/21 11:50
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

DİSİ Genel Başkan Yardımcısı, Maliye Eski Bakanı Harris Georgiadis'in, 3 Ocak günü Kathemerini'de yayımlanan 'Yeni Gerçeklik' başlıklı makalesi, güney siyasetinin gündemine bomba gibi düştü.

Georgiadis'in "Her ne kadar da Kıbrıs, Yunanistan ve Birleşmiş Milletler'in yanı sıra, uluslararası toplum tarafından da en gerçekçi çözüm modeli olan federasyon, başarısızlığa uğramıştır. Bu model, şimdiki şartları düşününce, mantıklı bir analiz üzerinden bulunmamıştır ve şu an yaşanmakta olan, toplumları ayrılmış olduğu son 50 yıldaki kritik değişiklikleri göz ardı etmiştir" şeklinde ifadeler kullanması, zaten iki devletli çözüm modeli istediği iddialarıyla uğraşmakta olan Nikos Anastasiadis'in elini daha da zayıflattı.

O noktaya geçmeden, Eski Bakanın yazdığı makalenin özetine bakacak olursak, oldukça tartışmaya tartışmalı tespitler yaptığını görüyoruz. Mesela Georgiadis, "çoğunluk federal çözüm modeline destek verdi ama bunu Türkiye ile uğraşmak durumunda olmamız gerçeğini görmezden gelerek yaptı, onun manasız isteklerini tatmine uğraştı. Onun sürekli şekilde yaptığı ve Türk-Yunan ilişkileri perspektifine de çektiği 'teslim olun' çağrılarını, federal çözüme ulaşmak için yaptığını düşündü. Herkes bunları göz ardı ederek, federal çözüm sonucuna zıplamayı seçti" diye yazmış.

Şu anki statükonun 'sürdürülemez' olduğunu da not eden Georgiadis, buna rağmen, Güzelyurt ve Maraş'ın artık Türk toprağı olarak kabul edildiğini,  demografik yapının değiştiği, kalan malların geliştirildiğini ve en önemlisi, kuzeyden göç eden göçmenlerin çoğunun artık hayatta olmadığını da dile getirmiş.

Bütün bu hususları sıralayan ancak federasyon olmazsa hangi çözüm modelini desteklemek gerektiği noktasını açık bırakan Georgiadis, bunun yerine Kıbrıs Rum halkının 'yeni gerçekliğe' adapte olmasını, bunun farkına varmasını ve bu yönde de bir çözümden en gerçekçi şeyleri beklemesi gerektiğini yazmış.

Kıbrıs Rum kamuoyunda bomba gibi patlayan bu ifadeleri sonrası, özellikle AKEL çevrelerinden büyük tepki alan Georgiadis'in yazdığı makale, oturduğu makam adına Anastasiadis'in hesabına yazılmış.

Basında federal çözüm modelini destekleyen Politis ve Cyprus Mail'in yazarları tarafından topa tutulan Eski Bakan, yine makalesinde sözünü ettiği "gerçeklerin dilinden konuşma" konusunda da açık olmadığı için yerden yere vurulmuş.

Misal, Cyprus Mail'in baş makalesine konu edilen Bakan, federasyonun öldüğünü söylemesi ve ardından da hangi modelin çözüm modeli olacağını açıkça yazmadığı için 'daha halkına gerçekleri söyleyemezken, nasıl gerçeklerin dilinde konuşuyor' diye eleştirilere hedef olmuş.

Nihayetinde, hem Anastasiadis'i hem de DİSİ'yi töhmet altında bırakan bu makaleye cevap, yine partiden ama bu kez Genel Başkan düzeyinde geldi.

Akşam yazılı bir açıklama yapan DİSİ'nin Genel Başkanı Avereof Neofitu, "Biz asla iki devletli çözüm modelini desteklemedik, asla da desteklemeyiz" diyerek işin içinden çıkmaya çalıştı.

Neofitu, açıklamasında, "Türk tarafının son zamanlarda ortaya koyduğu iki devletli çözüm modeli, 'işgalin' yasallaştırılmasından başka bir şey değildir ve hiçbir şekilde 'Kıbrıs Helenizminin' yaşamsal haklarını koruyacak bir model değildir. Böylesi bir model DİSİ için asla bir seçenek olmamıştır, olmayacaktır. DİSİ, bundan sonra da adanın özgürleştirilmesi ve yeniden birleştirilmesi konusunda mücadelesine devam edecektir" ifadelerini kullanmış.

Ancak Neofitu'nun bu açıklamalarının nasıl bir etki yaratacağını ya da bu tartışmayı sonlandırıp, sonlandıramayacağını kestirmek çok güç.

Fakat bunun yanında güç olduğu kadar, belirsiz de olan başka bir durum daha vardır.

Bildiğiniz gibi Özel Danışman Jane Holl Lute, dün liderlerle görüştü. Anastasiadis görüşmesi sonrası yapılan açıklamada, federasyon vurgusu yapıldı, BM kararları hatırlatıldı, 5+1 konferansa gitme konusunda istekli olunduğu belirtildi.

Tatar görüşmesi sonrası ise, Cumhurbaşkanının ağzından "iki devletli çözüm modelinin gündemde olduğu ve bunun da Bayan Lute tarafından kabul görmeye başladığının hissedildiği" açıklandı, konferans konusunda istekli olunduğu vurgulandı.

İyi de, Crans Montana'da bırakılan yerin federasyon ve Guterres kriterleri olduğu düşünülürse, o noktaya kadar gelmiş, artık büyük al-ver konusu olan yeni süreç nasıl başlatılacak?

Akıllara Annan Planı sonrası, zamanın Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın zorladığı ve bizi plandan geriletip, sıfırdan tekrar müzakere etme noktasına getiren meşhur 'Gambari sürecini' anımsatan bu girişimin kime ne faydası olacak?

Gambari sürecindeki rollerin değişmiş olarak, (Talat-federasyon, Papadapulos-üniter devlet) şimdilerde 'Tatar-taksim, Anastasiadis-federasyon' noktasına gelen bu kısır döngünün çözüme ulaşması mümkün mü?

Tabii ki değildir, şu anki pozisyonlarla tam anlamıyla havanda su dövmektir ve umut yoktur.

Sanırım bu noktada Georgiadis'in kendi mantığında kurduğu ve adına 'Yeni Gerçeklik' dediği şeye ulaşıyoruz. Çünkü Eski Bakan, muhtemelen yeni süreçte çözümün imkansız olduğuna kanaat getirdiğinden, bir nevi 'anlaşmalı ayrılık' ya da janjanlı adıyla 'kadife ayrılık' noktasında bir şeyler söylemeye çalışmaktadır. Bunu da tepkiler geleceğini bildiğinden açıkça söylememekte, 'çözümden gerçekçi olarak neleri elde edebiliriz?' diye dolambaçlı yoldan anlatmaktadır.

Aslına bakarsanız soru şudur: Guterres, iki tarafta ortaya çıkan derin çözüm modeli farklılığının gölgesinde nasıl 'gayrı resmi' de olsa tarafları bir masaya oturtacak ve uzlaşı arayacaktır?

Ya da soruyu şöyle sormak zorundayız: Guterres, adına gayrı resmi konferans diyerek, Şubat sonu New York'ta yapılması planlanan zirvede federasyon dışında çözüm modellerinin 'ihtimalini mi' ölçecek?

Sanırım bu sırrı, Guterres'in son İyi Niyet Misyonu raporunda federasyon çözümü modelini bir kez, o da tırnak içinde atıfla kullanmasında ve onun yerine 'bütünlüklü çözüm' ifadelerini tercih etmesinde aramak lazım gerekir…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları