Boş umut dağıtmanın zararları...

Yayın Tarihi: 22/01/21 13:50
okuma süresi: 6 dak.

Memlekete gelen aşılar bugün itibarıyla bitti, ikinci partinin ne zaman geleceği ise bilinmiyor. Aldığımız bilgiler, bu konuda hummalı bir çalışma olsa da; gerek Türkiye gerekse de AB'nin aşı tedariki konusunda tüm dünya gibi katatonik bir düzende olmasından dolayı durumun 'belirsiz' olduğudur.

Öte yandan adanın kuzey tarafında 15 Ocak günü başlayan kampanyanın ilk kısmı, torpil, adam kayırma, eşe dosta aşı yapma ve hadsizlik gibi Kıbrıs'ın kuzeyine özgün çeşitli skandal biçimleriyle geçip, nihayetine ermiştir.

Toplamda 20 bin adet Sinovac, 1080 adet Pfizer'in kullanıldığı kampanyada öncelik "80 yaş üzeri ve sağlık çalışanlarında" denmesine rağmen, ortada açıklayıcı bir rakam ya da oran yoktur.

Mesela, "ülkemizde bulunan şu kadar sağlık çalışanı aşılandı" diye bir bilgi yoktur.

Yine "80 yaş üzerindeki şu kadar vatandaşımızın şu kadarı aşılandı" şeklinde bir haber de yoktur.

Ama bol bol "şükran" edebiyatı, yine bol bol "içi boş vaat" ve bolca hamaset vardır.

Sürekli şekilde TV kanallarından, gazete manşetlerinden ya da sosyal medyadan halkına seslenen ve boş vaatlerden öteye gidemeyen yetkili kişilerin pandeminin 13. ayını yaşadığımız şu günlerde hâlâ daha siyasi başarı öyküsü yazmaya çalışmalarını ise acizlik olarak niteliyorum.

Her buldukları platformda "KKTC bir eğitim cennetidir, eğitim adasıdır" diye nutuk atanlar boş konuşmaktadır çünkü pandeminin daha birinci dakikasında çöken ilk sistem, eğitim sistemimiz olmuştur.

Pandemiden önce de pek parlak olmayan eğitim sistemimiz, övünürken bir harman yer isteyenlerin tam tersi bir şekilde, özellikle kamusal alanda online eğitim yapamayacak durumdadır.

Dahası, Eğitim Bakanlığı, bu noktada kendisinin yapamadığı uzaktan eğitimi yeterli şekilde sürdürmeye devam eden özel okulları da engellemektedir. Dün yapılan açıklamada, Anayasanın 8. maddesine atıfla, eğitimin insan hakkı olduğu hatırlatıldı, özel okulların uzaktan eğitim yapmasının engellendiği dile getirildi.

Normal şartlarda evet ama ancak bakanlık ve bağlı olduğu devlet, kamusal alanda eğitimi sağlayamayarak, öğrencileri mağdur ederek esasında kendisinin bu hakkı engellediğini ya da sağlayamadığını unutmaktadır.

Yine çöken bir diğer sektörümüz olan turizm için de durum hiç iyi değildir. Bir kere plan program yapmaktan uzak, dünyadaki gelişmelerden bihaber, pandeminin seyrinden bağımsız turizm planlamak mümkün değildir.

Dünya Turizm Örgütü'nün (WTA) 2020 rakamları, turizmde yüzde 80'den fazla düşüş göstermektedir. Yine 2020'de dünyada yapılan uçuş sayısında yüzde 60'tan fazla azalma kaydedilmiştir.

2021 için her iki konuda durum belirsizliğini korumakla birlikte, çeşitli 'acil durum planları' düşünülmekte ancak 2021 yılının, 2019 rakamlarına ulaşmasının imkansız olduğu, bunun 2025'te ancak sağlanabileceği uzmanlar tarafından açıkça ifade edilmektedir.

Dolayısıyla her uzatılan mikrofona "Nisan'da turizmi açıyoruz" ya da sorulan her soruya "eğitimi Şubat'ta başlatıyoruz" demenin toplumun psikolojisini ne kadar bozduğunun farkında olmayan yetkililerimizin bence tez zamanda bu söylemlerden uzaklaşması gerekmektedir.

Bunun yerine ayakları yere basan açıklamalar yapılmalı, mağdur olan bu sektörlere daha çok yardım eli uzatılmaya çalışılmalıdır. Yoksa dilin kemiği yok, at gitsin.

Sağlık Bakanı, Başbakan, daha geçen gün "Nisan'a kadar toplumun yüzde 60'ını aşılayacağız" diye boş umut dağıtırken, bugün gelinen noktada sadece 10 bin kişiyi aşılamış olmak ve yeni aşı tedarikinin ufukta olmaması, bu hedefe güvenip geleceğe umutla bakmasını sağlayanları ne hale getiriyor, fakında mıyız?

Aşı yok, plan yok ama boş konuşmak var.

Haliyle ikide bir insanlara ve binlerce işletmeye "hadi tamamız, açılıyoruz" diye boş umut dağıtmanın, olmayacak dualara 'amin' demenin sonu sosyal patlamadır, asayişin bozulmasıdır.

İnanın bana bu noktada en büyük sıkıntıyı çekenler ise basın çalışanlarıdır. Zira düzgün şekilde işini yapmaya çalışan basın, yaptığı gerçeği anlatan haberler yüzünden tepki görmekte, sanki de siyasetçilere muhalefet yaparmış gibi algılanmaktadır.

Elbette, kötü niyetli, haber teyidinden bihaber, sırf spekülasyon olsun diye haber yapanları kastetmiyorum. Kurunun yanında yaşın yanması, doğru haber yerine çarpıtma haberlere inanmak, virüsten daha büyük bir tehlikedir.

Çünkü Covid-19 ile ilgili hâlâ daha bildiklerimiz, bilemediklerimizden fazladır. Misal, Brezilya ve Güney Afrika'da ortaya çıkan, son aylarda vaka sayılarını rekor seviyelere taşıyan mutasyonla ilgili önceden bir şey bilmiyorduk.

Bunu yaşayarak öğrendik. Covid-19 ile ilgili çoğu şeyi yaşayarak öğrenmekteyiz.

Bir türlü anlamak istenmeyen şey tam da budur.

Halbuki durumu iyi analiz etmek, uzmanlara kulak vermek ve popülizmden uzak durmak, pandemiyle mücadele konusunda hayati şeylerdir.

Bunun yerine boş vaat, hamaset, popülizm ve başarı hikayesi yazmaya kalkanların vuracağı şey, virüsün o soğuk, acımasız duvarından başka bir şey değildir.

Umarım bu gerçek iyice anlaşılır ve tez zamanda akıl yoluyla davranılmaya başlanılır…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları