İngiliz Planı, Tatar, Raab, Neofitu ve desentralize federasyon…

Yayın Tarihi: 23/02/21 12:45
okuma süresi: 6 dak.

Güney Kıbrıs'ın en önemli siyasi oluşumlarından Demokratik Seferberlik Partisi'nin (DİSİ) Genel Başkanı Averof Neofitu, geçtiğimiz haftalarda gündeme gelen ve kamuoyunda 'İngiliz Planı' olarak bilinen yeni öneriyi 'ellerinin tersi ile itmemek' gerektiğini söylemiş.

Cyprus Mail'in haberine göre, İngiliz Yüksek Komiseri ve Hollanda Büyükelçisiyle ayrı ayrı yaptığı görüşmeler sonrası açıklamalarda bulunan Neofitu, desentralize federasyon modelini öngören ve geçtiğimiz ay adaya bir ziyarette bulunan İngiliz Dışişleri Bakanı Dominic Raab'ın taraflara ilettiği planın içeriğine iyi bakılması gerektiğini dile getirerek "Uluslararası toplumun Kıbrıs sorununa ilgisini selamlıyorum" diye konuşuyor.

Neofitu "İngiltere gibi BM Güvenlik Konseyinin daimi bir üyesinin Kıbrıs sorununun çözümüne olan ilgisini pozitif buluyoruz çünkü uluslararası toplumun ilgisi olmadan bu sorun asla çözülmeyebilir" ifadelerini kullanırken "Başkan Anastasiadis'in 'kurulacak olan federasyonda merkezi hükümete çok yetki verilmesi, işlevselliği olmayan bir yapı yaratır' şeklindeki tespitine katılıyorum. Dolayısıyla, bu yetkileri azaltan desentralize modelin, sorunun çözümü için çok daha doğru ve geçerli olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuşmuş.

Ancak Neofitu, söz konusu planın, AKEL'i de kastederek, kimi siyasi oluşumlar tarafından 'hiç tartışılmadan' ellerinin tersiyle bir kenara itilmesinin doğru bir davranış olmadığına parmak basmış, buna tepki vermiş.

İddialara göre 'sözlü' olarak sunulan planın Kuzey'de de pek yankı bulmadığını, birkaç vekil ve akademisyen dışında tartışılmadan gündemden düştüğünü söylemek lazım. Dolayısıyla, Neofitu'nun bu ifadelerinin aynısını kuzeydeki siyasi oluşumlar için de söylemek lazımdır.

Belki bu durum Türkiye'nin en üst perdeden sürdürdüğü 'federasyon öldü' şeklindeki söylemden çekinip, sus pus olan federal çözüm cephesinin önderlerinin kendi zaaflarıdır, bilemem.

Ama bildiğim şey, Raab ile sarayın bahçesinde yürüyüş yapıp, "aynı koleje gittik" diye artık kabak tadı veren 'Cambridge mezunuyum' söylemini uzattıkça uzatan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın da planı ciddiye almadığıdır.

Kuzey basınında ilk olarak Kıbrıs Postası'nın gündeme taşıdığı plan hakkında haberler çıkınca bir açıklama yapan saray çevreleri de söz konusu planı 'kabul edilemez' bulduğunu söyleyip, konuyu yüzeysel bir şekilde değerlendirip, kapatmıştı.

İşin aslı, biz kuzeyde konuşlanan ölümlü gazeteciler, Raab'ın, Ersin Tatar ile yaptığı görüşme hakkında çok az şey biliyoruz. Yine aynı günlerde Kıbrıs Postası - Covid-19 Özel Yayınına katılan Cumhurbaşkanına ilgili soruları yönelttiğimde de kendisi işi şakaya vurarak planın içeriği ve Raab görüşmesi hakkında konuşmaktan kaçındığını buraya not etmek gerekir.

Ancak Rum basının amiral gemisi Filelefteros, söz konusu Tatar-Raab görüşmesiyle ilgili çok enteresan iddialar ortaya atmış durumda. Belli ki kuzey kaynakları bayağı iyi çalışıyor.

Öyle ki gazetede 21 Şubat günü çıkan bir habere göre, Türkiye, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın, Dominic Raab ile yaptığı görüşmesinde ortaya koyduğu performanstan memnun kalmamış.

İddialara göre, Ersin Bey, Raab görüşmesinde Türkiye'nin ortaya koyduğu görüş ve konuları aktarma konusunda yetersiz kalmış, bu yüzden de Türkiye, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu'nun ve Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisi Ergün Olgun'un sürece aktif katılımını destekleyerek, bu 'yetersizliği' kapatmaya çalışıyormuş deniliyor. Hatta bizzat toplantıya katılan Ergün Olgun'un zaman zaman konuya müdahale ettiği de habere yansımış durumda.

Cumhurbaşkanının, Kıbrıs sorunu konusunda en basitinden ilgi alanında olmadığı için derinliğine bilgi sahibi olmadığı hemen herkesin malumudur.

Fakat burada konu bu iddialardan çok, Türkiye'nin söz konusu plana olan ilgisidir diye düşünüyorum.

Türkiye'nin, Raab'ın adaya neden geldiğini, liderlere ne sunacağını önceden bildiğini tahmin etmek zor değil. Dolayısıyla, Türk Dışişlerinin söz konusu planı ya da taslağını önceden gördüğünü, bu noktada Ersin Bey'e önceden birtakım öneriler yaptığını tahmin etmek de zor değil.

Bu bilgiler ışığında, planın Türkiye tarafından 'tümden' reddedildiği, Brexit sonrası, Türkiye ile ilk ticari anlaşmaya imza atan İngiltere'nin böylesi bir teklifi 'görmezden' gelmesini düşünmek zaten doğru olmaz. 

Dolayısıyla, bu makalenin başına iliştirdiğim Neofitu'nun açıklamalarını aslında Anastasiadis'in görüşleri olarak okumak da mümkündür. Bu hal ve şartta, Türkiye, İngiltere ve Rumlar arasında bir nevi üst düzey istişareler olduğunu düşünmek olasıdır.

Hürriyet Daily News yazarlarından Yusuf Kanlı'nın da son birkaç makalesinde bu planı gündemine alması ve "hemen reddedilmemeli, incelenmeli" şeklindeki ifadeleri de bana göre anlamlıdır.

Çünkü Yusuf Bey bu plan işini ciddiye aldıysa, başkaları da ciddiye almıştır demektir.

Lafın kısası, İngiltere gibi BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesinden birisi olmasının yanı sıra, adanın üç garantöründen birisinin ortaya öylesine bir 'taslak' atması ya da sırf ilgiliymiş gibi görünmeye çalışması düşünülemez.

Kıbrıs sorununun çözümünün desentralize bir model üzerinden olacağı, bunun bu şekilde kurgulanmaktan başka çaresinin olmadığını defalarca yazmış birisi olarak, aynı felsefe üzerine kurgulanan İngiliz Planının çok önemli bir öneri olduğunu düşünüyorum.

Önümüzdeki haftalar ve aylar bu bakımdan tarihi gelişmelere gebe olabilir...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları