Seçim öncesi rutin bir tartışma: Seçmen sayısı…

Yayın Tarihi: 08/12/22 08:15
okuma süresi: 6 dak.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Narin Ferdi Şefik dün yaptığı açıklamada 25 Aralık 2022 Yerel Seçimlerinde 208.236 seçmenin oy kullanacağını açıkladı. Her seçim öncesi rutin olarak yapılan bu açıklama ışığında, bir önceki seçim olan 22 Ocak 2022 Genel Seçimlerine nazaran seçmen sayısında 4.444 kişilik bir artış olduğu görülmektedir.

YSK Başkanı Şefik’in açıklamalarında bu rakamın ‘yer değiştirme’ üstünden vurgulandığı ve sanki de gerçek artış gizlenirmiş duygusu bende hakim olduğu için yapılan açıklamanın ilgili kısmını aynen alıntılıyorum: “Şefik, seçmen listelerine yapılan 6 bin 299 başvurudan bin 739’unun ilk başvuru olduğunu ve bunlardan 40’ının reddedildiğini ve bin 699’unun ilk kaydının yapıldığını kaydetti. Yerel seçimlerde bölge bağlılığının ön plana çıktığına dikkat çeken Şefik, 4 bin 560 kişinin adres değişikliğine başvurduğunu ve bu başvuruların 4 bin 543’ünün kabul edildiğini kaydetti. Şefik bu düzenlemelerin ardından mevcut seçmen sayısının 208 bin 236 olduğunu belirtti.  Şefik, mükerrer oy kullanılmaması için listelerin titizlikle incelendiğini de kaydetti.”

Cidden yapılan bu açıklamadan ne anlıyorsunuz? Bir yandan 6.299 başvuru oldu deniliyor, öte yandan bunların yüzde 40’ının reddedildiği belirtiliyor. Bu hesaba göre yaklaşık 2500 kişinin başvurusu reddedildi anlamı çıkıyor. Ancak orada da bir mantık hatası olmalı çünkü dönüp bu kez de 1739 kişinin ilk kez başvuruda bulunduğu belirtilerek bunlardan 1699’unun ilk kaydının yapıldığı söyleniyor. İlk kayıttan kasıt 18’e yeni basmış olanlar mı yoksa vatandaşlık verilenler mi bunu da bilemiyoruz çünkü belirtilmiyor.

Sonra devamla 4.500 kadar kişinin adres değişikliği için YSK’ya başvurduğu ifade edilip, bunların da 17 kişi hariç tümümün kabul edildiğini açıklanıyor ve en nihayetinde tüm seçmen sayısının 208.236 olduğu hesabına varılıyor.

Yani kusura bakılmasın ama aklı başında birisi hemen YSK sayfasına girip, “yahu 22 Ocak 2022 seçimlerinde kaç kişi oy verdi acaba?” diye düşündüğünde, o günkü rakamla bugünkü rakam (203.792) arasında 4.444 seçmen fark olduğunu hemen söyleyebilir.

Bu durumda koskoca YSK, “Geçen seçimlere göre seçmen sayımız 4.444 kişi artmıştır” ifadesini kurmamak için mi bu kadar laf dolandırıyor, doğrusu pek anlamış değilim.

Öte yandan KKTC Seçimleri için artık doğal ve rutin bir tartışma konusu olan seçmen sayısındaki dramatik artış illa ki dikkat çekmektedir. Elbette, doğal ölümler ve yeni seçmen olma hakkını kazananların bu hesap içinde olduğunu biliyoruz. Ama özellikle son 3 yıla bakacak olursak UBP-DP-YDP hükümetinin peynir ekmek gibi vatandaşlık dağıttığını daha da iyi biliyoruz ve bu da büyük şüphelerin doğmasına yol açmaktadır.

Fakat bu bilinmezlikler kendini Norveç zanneden alt yönetimin kaderine sirayet etmiş ve gittikçe normalleşmiş bilinmezliklerdir.

Misal yıllık doğum ve ölümlerin topluca tutulduğu bir veri bilmiyoruz. Nüfusu zaten bilmiyoruz ve ülkeye girip çıkan sayısının da tam olarak ne olduğunu yine bilemiyoruz.

Bütün bunlara rağmen tam bir İskandinav ülkesi edasıyla demokratik bir seçim yapabileceğimizi sanıp, büyük büyük vaatlerle çözümler sunup ortalarda dolaşmayı marifet sayıyoruz. Tabii ben bunları marifet saymıyorum ama sırf kafiye olsun diye öyle yazıyorum.

Sen hele bir önce aday olduğun kentin nüfusunu bil de sonra vaat işine gir diyeceğim ama yine bazıları kızacak. Zira müthiş bir uyuşma hali yaşanıyor.

Sadece nüfus değil diğer tüm verilerde de büyük noksanlıklar yaşanıyor ama bütün bu işler adaylara ve onları yönlendiren parti propaganda ekiplerinin umurunda değildir. Ne de olsa Post-truth çağında doğru bilginin önemi yoktur, ortaya konulan gerçek dışı bilginin projeksiyonu ve alacağı etkileşimin önemi vardır. Halk ne de olsa her şeye inanan bir kara deliktir, salla gitsin.

Tekrardan seçmen sayısına dönecek olursam, Kıbrıslı Türklerin ilk seçimlerini yaptığı 1976 yılından bugüne seçmen sayısı neredeyse 3 kat artmıştır. 1976’da 75 bin kişi olan seçmen sayısı, 2000 yılında 126 bine, 2010 yılında 164 bine ve nihayet 2022’de 208 bine ulaşmış durumdadır.

Kısa dönem rakamlarına bakacak olursak 7 Ocak 2018 genel seçimlerinden bugüne yaklaşık 19.000, Ekim 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bugüne ise yaklaşık 10 bin yeni seçmen ortaya çıkmıştır ki o seçimlerde kazanan ile kaybeden arasında 4.400 kadar oy farkı vardır.

Peki bütün bunları yazdım da ne oldu diyecek olursanız, hiç, ne olsun?

Ne de olsa ülkeye bu rakamları yeni oy potansiyeli olarak gören bir zihniyet hakimdir. Üstelik bunu bu şekilde gören zihniyet ideolojik olarak artık hiç ayrışamayan, homojen bir zihniyettir. Bu zihniyetin amacı içinde irade ve egemenlik gibi hayati hususlar olmasa da mevki peşinde koşmak, onu ele geçirmektir.

Kıbrıslı Türklerin iradesi çalınmış ya da geleceği ipotek altına alınmış, hiçbir önemi yoktur. Bütün amaç ve yaşananlar ‘memleketi kurtarma’ iddiası ekseninde efsanevi sanatçı Andy Warhol’un dediği şekliyle “bir gün herkesin 15 dakikalığına ünlü olacağı” histerisine varmıştır.

Açıkçası bu durumun vahametini açıklamak için artık toplum bilimci sosyologlardan çok psikiyatristlere ihtiyaç olduğunu düşünmeye başladım…

Kanımca onlar daha fazla iş görebilirler…


Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Kıbrıs Postası’nın editöryal politikasını yansıtmayabilir.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.