3 seçim ve fırsat penceresi…
2023 yılı Kıbrıs sorunu için önemli bir yıl olacağa benziyor. Bunun en önemli sebebi ilgili tarafların 3 tanesinde seçim yapılacak olması: Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti…
Medyascope’un yazarlarından Serhat Güvenç de son makalesinde bu konuya parmak basarak (https://medyascope.tv/2022/12/11/serhat-guvenc-yazdi-ege-ve-dogu-akdeniz-uyusmazliklarini-cozmek-icin-onumuzdeki-firsat-penceresi/) şunları yazmış: “2023, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi için seçim yılı olacak. 2023’i izleyen dört-beş yıl içerisinde olağan şartlarda seçim kaygısı taşımayan hükümetler iktidara gelecekler. (Prof. Dr. Mustafa) Aydın’a göre daha önce, seçimin gündemde olmayacağı bu denli uzun bir evre yaşanmamıştı. Bu süreç iyi yönetilirse taraflar iç politika ve seçim kaygıları olmaksızın daha uzlaşmacı davranabilecektir. Yani önümüzde Ege ve Kıbrıs’ta çözüm için neredeyse beş yıllık bir fırsat penceresi olabilir.”
Malum olduğu üzere Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanlık seçimlerinin ilk turu 2023 Ocak ayı sonunda yapılacak. Eğer ikinci tur olacaksa o da Şubat’ın başında. Türkiye’de ise henüz tam olarak seçim tarihi açıklanmasa da seçimlerin Haziran 2023’te yapılması bekleniyor. Ege’nin diğer tarafında Atina’da ise olası seçim tarihi olarak Temmuz 2023 öngörülüyor.
Öte yandan adanın kuzeyinde de yerel seçimler sonrası erken genel seçim iddiaları ortaya atılıyor ancak bunun daha çok siyasi slogan niteliğinde olduğunu düşünüyorum.
İyi de adanın iki garantörü ve Güney’de yapılacak olan seçimlerin Kıbrıs sorununa yeni bir heyecan getirmesi ihtimali olabilir mi?
Bunu tam olarak anlamak için ilgili tarafların Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili ortaya koyacağı tezlerde aramak lazım.
Mesela ilginçtir, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma günü TRT Forum açılışında yaptığı konuşmasında çözüm vurgusu yaparak adada bulunacak “Hakkaniyetli bir çözüm” için diyalogdan geri durmayacaklarını söyledi. Erdoğan’ın daha önceki konuşmalarının aksine bu kez “eşit egemenlik” ve “2 devletli çözüm” vurgusunda bulunmaması dikkat çekti.
2021 Mayıs ayında yapılan Cenevre zirvesinden bu yana iyice üst perdeden yükseltilen 2 devletli çözüm modelinin dünya genelinden hiç karşılık bulamaması, Türkiye’nin iyice gerileyen AB ilişkileri derken, Rusya-Ukrayna savaşı ve enerji krizi, Doğu Akdeniz’deki sorunların halli için bir nevi ‘mecburiyet’ durumuna geldi. Sadece o değil, yine Güvenç’in yazısında vurguladığı üzere, Türkiye-Yunanistan arasındaki kadim Ege sorununun da halli için bir takım fırsatların ortaya çıkması ihtimali de mevcut. Üstelik son dönemde iki ülke arasında ipler zaman zaman gerilse de artık tek sütuna yandan haber olarak verilen ‘istikşafi’ görüşmeler halen sürüyor.
Neredeyse 20 yıldır süren bu görüşmelerin bir yerde meyvesini vermesi de olasıdır.
Öte yandan Atina için de 2023 yılı zorlu bir seçime sahne olacak. Şu anki Başbakan Miçotakis Kiriakos’un geçen hafta bir ziyarette yaptığı “havada seçim kokusu var” şeklindeki açıklama Ana Muhalefeti de harekete geçirmiş durumda. Belki de seçimin tarihini erkene almak da olası ancak Miçotakis’in Yeni Demokrasi Partisi seçimlerin en önemli favorisi durumunda. Yunan basını Türkiye ile gerilimli ilişki kurmanın Miçotakis’in işine geldiğini yazarak, bunun seçimlere kadar sürmesinin beklendiğini yazıyor. Türkiye’deki yetkililerin de ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ şeklinde malum açıklamalarının da bu noktada oy devşirmek için işe yaradığı dillendiriliyor.
Bu arada yine Güvenç’in makalesinde vurguladığı üzere, Atina’ya atanan Büyükelçi Çağatay Erciyes’in “Yunanistan dosyası” hakkında en yetkin kişi olduğu, bunun da iki ülke arasındaki görüşmeler için kritik olduğu söyleniyor.
Güney’deki seçimler ise bildiğiniz gibi bize en yakın duran tarih olarak dikkat çekiyor. Son günlerde sık sık basına veda konuşmaları yapan ve bir nevi “timsah gözyaşı” döken Nikos Anastasiadis’in 8 yıllık görev süresi sona eriyor. “Kıbrıs sorununun çözülmemesinin yüküyle gidiyorum” diye konuşan Anastasiadis’i tarih pek de iyi yazamayacak. Hele de Crans Montana’daki marifetlerini düşünürsek onu neredeyse adayı tamamen bölen kişi olarak anmamız da mümkün.
Onun yerine gelecek olan kişi ise seçimlerin en büyük favorisi olarak duran Dışişleri Eski Bakanı Nikos Hristodulidis. Elbette sandıklar kapanıp oylar sayılana kadar kimin kazanacağından emin olamayız belki ama bu dakikadan sonra çok büyük bir olay patlak vermezse, Hristodulidis’in ipi göğüsleyeceğini söyleyebiliriz.
Gelen bilgiler Hristodulidis’in seçim manifestosuna da girecek şekilde bir Kıbrıs planı hazırladığı ve bunu önümüzdeki günlerde duyurmaya hazırlandığı yönünde. Crans Montana sürecinde negatif bir tavır alan, çözümün önüne set çekenlerden birisi olan Hristodulidis’in tam yetkili olduğu zaman nasıl bir tutum izleyeceğini hep birlikte göreceğiz. Bir gerçek var ki karnesi kırık notlarla dolu ancak en “ummayan taşın baş yardığı” atasözüne de inanmak istiyorum. Fakat onun açıklayacağı plan bir anda işaret fişeği mahiyetine de dönebilir ve seçimler bir nevi referandum havasına girer.
Bir gerçek var ki ne Rumların, ne Türkiye’nin ne de Yunanistan’ın (ve tabii ki kayıp özne olarak bizim), en başta adanın etrafındaki zenginlikler olmak üzere gelinen durumdan herhangi bir fayda sağlaması mümkün görülmemektedir. Hele de Ukrayna savaşının daha da sıkıntıya soktuğu enerji kriz, Türkiye’nin en büyük ticaret partneri olan AB’nin yine Türkiye’nin iki üye ülkesiyle yaşadığı sorunlar, ilişkileri zedelemektedir.
AB için bu türden bir ilişkiyi sürdürmek en başta AB prensip ve ilkeleri için kronik bir probleme dönüşmüştür, sürdürülebilirliği yoktur. Rum Hükümeti dün yaptığı açıklamada, AB’nin hem mülteciler hem de adanın MEB’inde yaşananlarla ilgili Türkiye’ye sadece ‘tepki’ göstermesi, hiçbir yaptırım uygulamaması yüzünden 2022 yılını ‘memnun’ olarak kapatmadığı anlaşılıyor. Yani durum karşılıklı olarak sürdürülemez haldedir.
Velhasıl kelam şimdi durup da “2023 yılı çözüm yılı olacak” diyemem. 2023 yazı çok sıcak geçecek de diyemem, bu gelişmelere bağlı bir durum olacak.
Ancak aynen Serhat Güvenç’in ifade ettiği şekliyle şunu demek mümkün: Kıbrıs sorunu (ve Ege sorunu) için gelecek yıldan itibaren 5 yıllık müthiş bir fırsat penceresi açılıyor.
Önemli olan bunun bir fırsat olarak değerlendirilmesi ve tüm taraflara bir kanser hücresi gibi yapışan kadim sorunların tarihe gömülmesidir…
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.