Yeşil dalga…

Lefkoşa’da Atatürk stadından, Hamitköy’e uzanan güzergahta ‘yeşil dalga’ diye bir sistem var.

Tabela da koymuşlar, üzerinde “Yeşil Dalga: 65 Km/h” yazıyor.

Yani diyor ki yeşil ışıkta geçerseniz ve 65 kilometrede seyretmeye devam edersiniz, hiç duraksamadan Hamitköy ışıklarına ulaşıp, oradan Lefkoşa’yı transit edip gidebilirsiniz.

Doğrusu insanın kulağına çok hoş geliyor. Ayrıca modern bir uygulama ve medeniyeti çağrıştırıyor. Ha uygulamanın ismi başka şeyler de çağrıştırıyor ama oralara şimdilik girmeyelim.

Peki, ne oldu böyle başlıkta bir yazı yazıyorum derseniz, yurt dışından gelen bir dostum uyardı, “Abi, yeşil dalga diye tabela koydular ama alakası yok, hiçbir türlü çalışmıyor.”

Ben de cevaben “Yahu bu beytambal memlekette daha yolları düzeltip, doğru dürüst ışıklandırma yapmadılar, ne yeşil dalgası? Dalgada mısın?” diye homurdandım.

Halbuki İngiltere’deki trafikte her türlü medeniyeti doyasıya yaşayan dostumun serzenişi de aklıma takıldı, takılmadı değil.

Sonra kader bu ya, akşam bir yerden dönerken aynı dostum beni eve bırakmak için bu ‘yeşil dalga’ güzergahını seçti.

“Hah” dedim “Şimdi durumu test edeceğiz.”

Hani ben de bu konuyla ilgili makaleyi yazmadan yerinde inceleme yapmak, gözlemlemek gibi bir takım elzem köşe yazarı faaliyetlerimi de gerçekleştirirdim diye düşündüm.

Neyse, güzergaha girdik, şansımıza yeşil de yanıyordu, geçip güzergaha girdik.

Arkadaşım 65 kilometre sınırı korudu, devam ettik az sonra karşıdaki ışıkların kırmızı olduğunu gördük.

“Biz gidene kadar yeşile döner, bu test başarılı olabilir bence” dedim.

“Yok abi” dedi, “olmaz, ben denedim.”

Heyecanla kırmızı ışığa doğru devam ettik.

Yeşil yanacak mı yanmayacak mı?

Ben KKTC sistemiyle dalga geçecek bir başka yazı daha yazacak mıyım, yazmayacak mıyım?

Kafamda bu düşüncelerle ışığa doğru gidiyoruz.

Yahu sahi, yoldaki ışıklandırmaları bile doğru dürüst yapamayan KKTC sistemi nasıl olacaktı da yeşil dalgadan sınıfı geçecekti?

Delik deşik yollarını tamir etmekten aciz, bütün şehirlerinde korkunç bir şekilde devam eden trafik belasını çözemeyen, bir kaçış yolu bile açamayan KKTC sistemi yeşil dalgayı nasıl mahmur edecekti?

Vallahi yine de utanmak istedim.

Bütün bu düşünceler kafamdan geçtiği için çok utanmak istedim.

Böylece içimdeki tartışma devam ede ede kırmızı ışığa doğru yaklaştık…

Yaklaştık, yaklaştık…

Sonra artık kırmızı ışıkta bekleşen arabalara arkadan toslama tehlikesi ufukta belirdiği için her ikimiz de birden “Hade yan be yeşil, yan be guzum” diye tezahürat etmeye bile başladık ama nafile…

Nihayetinde ışık yeşile dönmedi ve durduk.

Arkadaşım bana dönüp “Ben sana demedim, yanmaz be abi işte” diye biraz da zafer edasıyla gülümsedi.

“Hep o Norveçliler” diye cevap verdim.

“Kendini Norveç gibi bir sistemde zanneden iyi niyetli yetkililerin işleri bunlar” diye de devam ettim.

Yolu delik, ışığı bozuk ama ondan daha da önemlisi trafikte seyredenler konusunda iyiden iyiye çağ dışı bir mantaliteye everilen ülkede yeşil dalga bizim neyimize?

Halbuki yeşil dalga dediğin şey medeniyet.

Kırmızıya takılmak istemiyorsan insan gibi araba kullan, şehir içini ralli pistine çevirme, insanların hayatını riske atma diyor.

Kulağa çok hoş geliyor ama işte, sistem çalışmıyor.

Tabelası var ama…

Aynen sadece tabelası olan devleti gibi…

Yeşil dalgaymış…

Siz neyin dalgasındasınız kuzum?