Gerekli şeylerin zamanı…

Yayın Tarihi: 27/03/23 13:50
okuma süresi: 6 dak.

Bazıları “bıkmadın usanmadın bu Kıbrıs sorunundan, başka yazacak konu yok mu?” diye takılıyor. Bazıları ise “bir sen kaldın Kıbrıs sorununu yazan, konuşan” diyor. Doğrusunu söylemek gerekirse birinci yazdığım gruptakilerin ne dediği pek umurumda değil. Bütün sorunlarımızın anasının Kıbrıs sorunu olduğunu biliyorum ve o çözülmeden Kıbrıs’ın kuzeyinin tam bir çözülmemiş sorunlar bataklığı olarak kalacağını çoktan özümsemiş durumdayım. Memleketin parlak, elit ve heyecanlı siyasetçileri benim gibiler için “öğretilmiş çaresizlik” sendromunu öne sürüyorlar.

Ben ise onlar ve onlar gibi pek çok konformist siyasetçi/statükocu iş birlikçi sayesinde geldiğimiz içler acısı noktayı “yaşanılan çaresizlik” olarak niteliyorum.

Hayır o değil de, memleketi yönetme iddiasında olan tüm ana akım siyasi gruplar KKTC’nin zahiri nitelikteki iktidar şerbetinden içmiş durumda. Hani içmeseler anlayacağım ama kana kana içip taş taş üstüne koymayan bu çok cevval arkadaşlarımız, bıkmadan usanmadan karşımıza geçip “biz iktidar olunca her şeyi düzelteceğiz” yalanını söylemeye devam ediyorlar.

Daha önce çok yazdım, yine yazayım: Kıbrıs Türk halkına sürekli ve hiç utanmadan söylenilen en büyük yalan “kendi ayakları üzerinde duracağız” yalanıdır. Bir başka devletin etkin ve fiili vesayeti altında ‘eşyanın tabiatına ters olan’ bu düzende olsan olsan ancak iş birlikçi olursun ki bu topraklarda en çok yetişen insan cinsi bunlardır diyebilirim. İş birlikçinin bol olduğu yerde ise kurulan düzen kendi ayakları üzerinden durmaktan çok uzak bir beseleme düzeni olur, rant düzeni olur, saçma sapan olur ama en çok da yalan bir düzen olur.

Etrafınıza bakınız, sorunlara bakınız. Bu çok liyakatlı arkadaşlar neyi, hangi temel sorunu çözdü? Partizanlık yapa yapa şişirerek davula çevirdikleri hantal kamu yönetimi tam anlamıyla yolsuzluğa batmış durumda, her yerden çirkef fışkırıyor! Yapanın yanına kalıyor, adalet nerede? Yok.

Her ay sonu memur maaşı için dilencilik yapan bir maliyemiz var. Ülkenin geleceği çatır çatır borçla faize yatırılıyor, borçlu doğan nesiller yetişiyor ama bunlar bıkmıyor!

Karanlık yollarda kazalar olmaya, canlar yitmeye devam ediyor. Bir Allah’ın kulu iki tane yol lambasını takma kabiliyetini gösteremiyor, sonra da dönüp ‘eşit egemenlik’ masalı anlatıyor! Brehh!

Memleket tam anlamıyla kara para ve suçlu cenneti haline gelmiş, organize işler dönüyor, etraf neo-Celal Hordan’lardan geçilmiyor, rahatsız olan yok! Peki devlet yönettiğini sanan bu arkadaşlar bu işle nasıl mücadele ediyor dersiniz? Bence hiç etmiyorlar, bilakis beraber iş tutuyorlar.

Aha gördünüz, geçen hafta Kıb-Tek ile ilgili Sayıştay raporu yayınladı. Raporun kapsadığı tarih aralığı belli. O tarih aralığında devlet 6 milyon dolar zarara uğratılmış. Peki bu işten sorumlu kim? O tarihler arası görev yapan Bakanlar Kurulu değil mi? Hani bu işin hesabını sormak için harekete geçen var mı? Yok.

Yahu bu ülkenin bir önceki Başbakanı çok açık bir müdahale, çok şüpheli bir kaza sonrası görevi bırakmak zorunda kaldı. Çok elit, çok demokratik, çok cesur meclis içi muhalefetimiz de dahil bu duruma kim karşı çıktı? Cıkız bir kaç ses dışında kimse! Hatta devrilen Başbakan hiç sıkılmadan gidip kendini deviren hükümete güvenoyu verdi! Al birini, vur ötekine!

Yine bu ülkenin pek etik değer sahibi oluşumları bir gece en büyük rakibinden milletvekili ayartıp, koalisyon ortağını hükümetten atıp, yeni hükümet kurmadı mı? Kurdu!

Yeni umut diye ortaya çıkanlar, kısa sürede statükoya ayak uydurmadı mı? ‘Bir kahve bile içmem’ dedikleriyle gidip hükümet kurmadı mı? Bal gibi yaptı!

Da neymiş, “öğretilmiş çaresizlikmiş” yaşıyorum ben!

Zaten sizin bu yediğiniz naneler bizi bu hale getirdi, size güvenen insanlar kahırdan hasta olup öldü hala daha yüzünüz kızarmadan konuşmaya devam ediyorsunuz!

O yüzden ben de bıkmadan usanmadan elbirliğiyle yarattığınız bu garabet düzenden kurtulmadan bize hayır yoktur demeye devam ediyorum. Bunun için de en doğru yol topunuzdan ama en fazla da sizi uzaktan kumadan eden zihniyetlerden kurtulmak gerekmektedir demeye de devam ediyorum!

Bu yazdıklarımdan kurtulmanın tek çaresidir Kıbrıs sorununun çözümüdür demeye devam edeceğim. Öyle yuvarlak olsun, hem nala hem mıha vurulsun, dostlar alış-verişte görsün diye ‘çare’ demiyorum, ‘tek çare’ diyorum!

Bu yüzden de bana “Bir sen kaldın be gardaş Kıbrıs sorununu yazan, konuşan, tartışan” dediklerinde çok üzülüyorum. Öyle değil tabii ama bunu duymak bile yeterince hüzün veriyor.

Halbuki hüznün değil, umudun zamandır!

Korkaklığın değil, cesaretin zamandır!

Susmanın değil haykırmanın zamandır!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.