Cambazlık ve meşhur İngiliz sarkastikliği…

Yayın Tarihi: 03/10/23 07:00
okuma süresi: 7 dak.

İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly, “Kıbrıs'ın Muhafazakar Dostları”nın yıllık resepsiyonunda yaptığı konuşmada, ülkesinin hem Kıbrıs hem de Türkiye ile çok iyi ilişkileri olduğunu ve uzun süredir devam eden Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için çalıştığını söyledi.

Manchester’de Muhafazakar Parti konferansı kapsamında düzenlenen etkinlikte konuşan Cleverly, İngiliz hükümetinin Kıbrıs sorununun "Birleşmiş Milletler çerçevesine uygun olarak müzakereler yoluyla çözülmesini" istediğini de söyleyerek bir kez daha federal çözümü işaret etti.

Buraya kadar sıkıntı yok.

Ancak İngiliz Bakan konuşmasının devamında, yakın zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos ile yaptığı görüşmeye atıfta bulunarak, gayet verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyleyerek, “bu uzun boylu, yakışıklı adamla iyi uyum tutturduk” nitelemesinde bulundu. İşte burada duralım.

Oldu mu şimdi?

İngiltere gibi adamızın garantörü, dostu bir ülke böyle ayrımcılık yapar mı? Bizim Dışişleri Bakanımız Tahsin abinin neyi eksik?

Kombos’un sayfa sayfa CV’si varsa Tahsin abimin da iki tane Amerikan Üniversitesi diploması var. Yıllardır devam ettiği Dışişleri görevi var, Kombos gibi çömez değil!

O zaman madem Kombos için bu güzellemeler yapıldı, aynı türden güzellemeleri Tahsin abim için de istiyoruz. Mesela ‘Aslan yürekli sempatik adam’ denilebilir. Hem bir dönem adayı ele geçiren İngiliz Kralı Aslan Yürekli Richard da yad edilir. Yoksa İngilteremizin tarafsızlığına gölge düşecek, kendilerine kalbimiz kırılacak... Dolayısıyla bu kadar geyikten sonra İngiliz Bakanı açıklama yapmaya davet ediyorum deyip bırakıyorum.

Bırakıyorum ama İngiltere’den girmişken, onların her zamanki ‘cambazlık’ hallerine bir göz atmakta da fayda görüyorum.

Cambazlık derken, siyaset cambazlığından bahsediyorum zira İngilizler, malumunuzdur, bu işlerin kitabını yazmış bir millettir. Dolayısıyla bizim gibi Orta Doğu suyu içmiş, heyecanlı toplumları kolayca parmağında oynatıp, bir birine düşürür, tavşana kaç, tazıya tutu der ama sonunda her zaman kazanır. Yani genelde.

Kıbrıs sorununun da bundan farkı yok. Öyle ki İngiltere ya da Birleşik Krallık, adada iki tane askeri üs sahibidir. Nasıl bir çözüm modeli düşünülürse düşünülsün, nasıl bir formül bulunulursa bulunulsun, tek bir şeye asla dokunulmaz: İngiliz üsleri!

Kıbrıs Cumhuriyeti mi? Üsler var.

Federasyon mu? Üsler var.

İki devletli mi? Var oğlu var.

Hal böyle olunca ve İngiltere her türlü denklemde kazanınca, haliyle şu anki statükodan pek memnuniyetsizlik duyduklarını sanmıyorum. Yani en azından onlar için acil bir durum söz konusu değildir demek kanımca yanlış olmaz.

Buna rağmen İngiltere’nin adada konuşulacak herhangi bir çözüm modelinde baş rollerden birinde olacağını ön görmek de müneccimlik olmaz.

Bu noktada makalenin başında ifadelerini alıntıladığım Dışişleri Bakanı Cleverly’nin vurguladığı şekliyle, Türkiye ile İngiltere arasında özellikle de Brexit sonrası gelişen son derece güçlü ilişkiler ve iş birlikleri mevcuttur. AB’den ayrılan İngiltere’nin tekrardan dünya siyasetinde kendine yer araması, eski imparatorluk günlerindeki gücüne dönmesi arzusu son dönem dış politika siyasetine yansımış durumdadır.

AB ile bir şekil stratejik ortaklık geliştiren ve kendi yoluna giden İngiltere’nin Türkiye ilgisi kuşku yok ki bu bağlamda devam etmektedir. Bu yönde de büyük adımlar atılmaktadır.

Mesela Temmuz 2023’te gazete manşetlerine yansıdığı şekliyle İngiltere, Mersin'i Adana, Osmaniye ve Gaziantep şehirleriyle bağlayacak yüksek hızlı elektrikli demiryolu inşaatı için 680 milyon sterlin tutarında finansman sağlayacağını açıkladı. Bu çok önemli bir miktar. Türkiye'nin en büyük ikinci konteyner limanını 241,4 kilometre uzaklıktaki iç şehirlere bağlayacak demir yolunun, karbondioksit eş değer emisyonlarını yılda 150 bin tonun üzerinde azaltması bekleniyor. Hızlı tren, Gaziantep'ten Mersin'e seyahat süresini de 4 saat kısaltacak.

AB’nin, Türkiye’yi asla bir üye ülke olarak almayacağını bence bilen İngiltere, ileride muhtemelen kendi benzeri bir ‘stratejik ortak’ yapılacak olan Türkiye’de etkin bir yatırım siyaseti izleyecek gibi durmaktadır. Attıkları her adımı planlayan, her zaman ön görülü olan İngilizlerin, Türkiye İstanbul başkonsolosu olarak Kıbrıslı Türk kökenli bir diplomatı (Kenan Paleo) ataması da asla tesadüf değildir. Malum, İstanbul, Türkiye ekonomisinin kalbidir.

Tesadüf olmayan bir başka adım da Eski Dışişleri Bakanı Dominic Raab’ın Şubat 2021’de bizzat Kıbrıslı liderlere sunduğu çözüm planı taslağıdır. Ersin Tatar’ın sarayın bahçesinde yürüyüş yapıp ‘sınıf arkadaşımdır’ diye böbürlendiği Raab’ın o gün sunduğu ‘taslak’ aslına bakarsanız oldukça önemliydi.

Şimdilerde pek hatırlanmayan, rafa kaldırıldığı düşünülen ama bana göre zamanı gelince tekrardan oradan indirilmesi muhtemel olan o taslak bir nevi desentralize federasyon modelini öngören, içinde ‘community states’ (toplum devleti) gibi yenilikçi bir kavramın bulunduğu bir modeli resmediyordu.

Ancak dediğim gibi o günden sonra Türk tarafının asla kabul görmeyecek iki devletli çözüm siyasetine yönelmesi, bunda hala daha ısrar etmesi, Raab’ın önerilerinin yeteri kadar tartışılmamasına neden olmuştur diye düşünüyorum.

Bunun dışında İngiltere, federal çözüm yönünde sık sık açıklamalar yapmakta, tarafları masaya çağırmakta ancak bunlar olmadı diye oturup ağlamamaktadır. Pragmatik İngiliz siyaseti konjonktürü yakından takip eder ve her zaman kendine birden fazla plan yapar.

Kıbrıs adasının tam ortasında bulunduğu Doğu Akdeniz meselesindeki Türkiye’nin giderek güçlenen rolünü zaten bilen İngiltere’nin kendine faydalı müttefikler bulma konusunda mahir bir yapısı vardır. Bu müttefiklerin düşman olması onlar için ayrı bir avantajdır zira o zaman işin içinde bir de arabuluculuk girer ki, o konuda da gayet başarılıdırlar.

Bu yüzden de Cleverly’nin aynı konuşma içinde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti ile de muhteşem bir ilişkimiz’ var demesi ve Kombos’a methiyeler düzmesi, bir yandan da cambazlık diye tanımlanabilecek denge siyasetinin önemli hususlarındandır diye değerlendiriyorum.

Ama yine de Tahsin abime ayıp ettiler, makalemin sonunda bunu bir kez daha vurgulamak isterim.

Ne var yani, biz de meşhur İngiliz sarkastikliğinden eksik mi kalalım?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları