Gutenberg Gezegeni

Yayın Tarihi: 18/01/21 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Rahatlıkla söyleyebilirim ki Dünya aslında “Gutenberg Gezegeni”. 1447’de matbaayı kullanıma sokan Johannes Gutenberg, bana göre tüm zamanların en gerçekçi ve en büyük devrimi yaptı.

Matbaa, sadece bir şeyi çoğaltılması, aynı şeyden araçlar yolu ile birden fazlasını basmak gibi bir amacı sağlayan alet değildir. Matbaa, düşüncenin daha hızlı yayılması, dünyanın bir alan olarak bireysel hakların inşa edilmesi için ilk adımın atılması, kitle düşüncesinin, kamuoyunun gelişmesi gibi sıralayarak bitiremeyeceğim bir çok kavram ve olgunun devrimi...

Haberdar olma, bir yerlerde oluşan ya da oluşacak olanı daha hızlı bilme gibi etkenleri tetikleyen matbaa, diyalektiği, demokrasiyi, hakkı da paralelinde harekete geçirip sarmal bir döngüye sokmuştur. Hatta dinler de hızlı yayılımı Gutenberg Gezegeni’nde daha hızlı yaşamıştır.

Gutenberg Gezegeni olan dünya, matbaa eksenindeki kavramların yayılmasıyla dönen ve iletinin kaynaktan hedefe, medya ile aktarıldığı ve neredeyse her şeyin sadece bu olduğu bir çağ yaşıyor. 5 yüzyıllık hikayesi olan Gutenberg Gezegeni, İletişimde artık en son evreye gelmiştir.

Biz bu anlayışın ne kadar gerisinde olursak olalım, bilginin dolanımı, enformasyonun salınımı engellenemez ve ezici bir güçle etrafımızdadır. Tam da bu nedenle ondan korunma ihtiyacı bile duyarız. Gutenberg Gezegeni sakinlerinden olan bizler de artık, iletinin kaynaktan hedefe medya aygıtları aracılığı ile gittiğini ama eski saflığında olmadığını bilmeliyiz. Bilakis yolda başından neler geçer, neler olur da değişir başka hallere bürünür bilinmelidir.

Bunun en önemli eğitimi medyayı doğru okumaktan, şüphe ile yaklaşmaktan geçer. Aksi halde düşündüğümüz düşünce, kurduğumuz hayal bile bize ait olmaz, yönlendirilmiş şekilde başkalarının istediği gibi olur.

SMS’le, Tweet’le, FaceBook mesajları ile herkesin artık bir “anlık medya aygıtı” durumunda olduğu günümüzde, edinilen veya diğer medya aygıtlarından gelen bilgiyi “yemeden önce iyice yıkamalıyız!” 

Yoksa, Gutenberg Gezegeni’nin ürünler bizi zehirleyebilir! 

*

Gutenberg, yaptığı çalışmalar ve basım deneyleri için para bulmak zorundaydı. 1450'de, Mainz’lı bir zengin olan Jochann Faust’la ortaklık kurdu. 1455’te bastıkları ilk kitap Latince bir kutsal kitaptı. Gutenberg Kutsal Kitabı denen bu kitap 42 satırlı Kutsal Kitap ya da Mazarin Kutsal Kitabı olarak da bilinir. 1457’de Gutenberg borcunu ödeyemediği için Faust’la olan ortaklıkları bozuldu. Faust, Gutenberg’e ait her şeye el koydu. Vazgeçmeyen Gutenberg, daha sonra Konrad Humery adlı bir Alman memurun sağladığı para yardımıyla yeni bir baskı makinesi kurdu. Gutenberg bir dilbilgisi kitabı, bir sözlük ve başka bazı kitaplar bastı. Başarıyla yürüttüğü bu çalışmaları sırasında büyük zorluklara katlandı ve hiçbir zaman çok fazla para kazanamadı. Mainz Başpiskoposu olan Nassau kontu, son yıllarda gözleri giderek bozulan ve yoksulluğa düşen Gutenberg'i sarayına aldı ve geçimini üstlendi.

Gutenberg’in buluşu hızla yayıldı. 15. yüzyılın sonlarına gelmeden Avrupa’da, 1000’den fazla baskı makinesi vardı. Bu basım yöntemiyle daha çok kitabın basılabilmesi kitap fiyatlarının düşmesini sağladı. Böylece daha çok kitap okunmaya başlandı. Kitabın ve kitap okumanın yaygınlaşması, özgür düşüncenin doğmasına, bilimsel çalışmaların gelişmesine ve bilginin daha geniş kesimlere ulaşmasına yardımcı oldu. Reformlardan takip eden devrimlere kadar her gelişme Gutenberg Gezegeni’nin bir parçasıdır. 

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları