“İlhak” konusuna farklı bir bakış

Yayın Tarihi: 11/02/20 07:00
okuma süresi: 8 dak.

Söz konusu bile olmaması gereken…

Tartışmaya, konu etmeye bile değeri olmayan bir açıklama yüzünden…

Ortalık toz duman…

Bunun sebebi de, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yabancı bir gazeteye verdiği röportaj…

Bu röportajda, Akıncı’nın “ilhak” örneği ile sorulan soruya cevabı, Kıbrıs Türk halkının, çok büyük bir kısmının aynı fikirde olduğu bir cevaptı…

Fakat Sayın Akıncı’nın bu konuyu uzatması ve Hatay olayı ile örneklendirmesi ise, bu konunun hassasiyetinden yararlanmak istemesini göstermiştir…

Hatay örneği ile Türkiye’deki siyasileri “gerip”, “provoke” edeceğini çok iyi biliyordu Akıncı…

Ve maalesef olay da, tam da Akıncı’nın planladığı gibi oldu ve Türkiye’den peş peşe, hem Akıncı’yı, hem de Kıbrıslı Türkleri rencide edecek, küçümseyecek, tehdit edecek açıklamalar geldi…

Bu da Akıncı’nın ekmeğine yağ sürdü…

Bu konunun konuşmaya değer olmasının, açılmasının bence 2 önemli sonucu ortaya çıktı…

Birinci konu…

Konuşmaya değmeyen, söz konusu bile olmaması gereken “ilhak” ve “vilayet olma” konularının, K.K.T.C.’de, sağ partiler de dahil olmak üzere, kabul görmemesi, önemli bir sonuçtur…

Bu konunun ne Türkiye’nin, ne de K.K.T.C.’nin, ajandasında olmaması gerekiyor zaten…

Bu konuya açıklık getirmeyen tüm siyasilerin de, partilerin de, bu konuya açıklık getirmesi gerekmektedir…

Yani açıkça, söz konusu dahi olmaması gereken, cevabının ne olduğu belli olan bu konuya, K.K.T.C.’deki tüm partilerin renklerini, duruşlarını belirtmesi gerekmektedir…

Ve demelidirler ki…

“Biz K.K.T.C.’de siyaset yapan, siyasi partiler ve siyasiler olarak, K.K.T.C.’nin toprak bütünlüğüne, bağımsızlığına, anayasasına, sonuna kadar bağlıyız, K.K.T.C.’nin de, herhangi bir ülke ile “ilhak” olmasına, herhangi bir ülkenin “vilayeti” olmasına kesinlikle karşıyız" demelidirler...

“Türkiye ile gönül bağına, kardeşlik ilişkisine sahip, tek müttefikimiz ve 2 devlet esasına dayanan çok güçlü, bozulmaz ilişkilere sahibiz”...

Bu, Kuzey Kıbrıs’taki tüm siyasilerin düşüncesi olmak zorundadır…

Eğer başka “ajandası” yoksa, herhangi bir siyasi partinin, açıkça, korkmadan, bu düşünceyi benimsemeli ve sahip çıkmalıdır…

Zaten bu düşüncede olmayan bir siyasi de varsa, siyasetini “ilhak” olmak istediği, “vilayeti” olmak istediği ülkede yapması, doğru olan olacaktır…

Bundan dolayı da, bu konun ortaya çıkması, cevabının ne olduğu, herhangi bir “ilhak” veya “vilayet” olmanın söz konusu olmadığı bilinse de…

Herkesin saffını belirtmesi, açıkça bu konuya olan görüşünü belli etmesi açısından iyi olduğunu düşünüyorum…

Bu konunun ortaya çıkmasının bir diğer önemli ve yaralı sonucu da şu olmuştur bence…

Nasıl Kuzey Kıbrıs’taki siyasilerin ve toplumun bu olaya verdikleri cevap ortaya çıkmışsa…

Türkiye’deki siyasilerinde de bu konuya karşı duruşlarını da görmüş olduk…

Fakat burada dikkat edilmesi gereken bir durum var…

O da, Akıncı’nın bilerek ve isteyerek olayı germesi…

Özellikle de Hatay olayını ortaya atması…

Türkiye’deki siyasiler de bu “oyuna” veya “provokasyona” geldiler…

Gelmeye geldiler fakat işin ürkütücü tarafı ise…

Demek ki Kıbrıs Türkü için, düşündükleri veya duymak istemedikleri şeyler söylendiği zaman verecekleri tepki bu kadar sert ve aşağılayıcı olacaktır…

Bu bence, son derece tehlikeli bir sonuç ortaya çıkarmıştır…

Evet, bizler, Kıbrıs Türk halkı ve Türk halkı olarak birbirimizin kim olduğunu unutmaya başladık galiba…

Bizleri yönetenler yanlış yönetimler yapabilir…

Bizleri yönetenler, bizlere istemediğimiz, benimsemediğimiz düşünceleri de empoze etmeye çalışabilir…

Bizleri yönetenlerin kendi siyasi, ideolojik, sosyal düşünceleri de olabilir…

Fakat bunları “kardeş olan”, birbirinin mutluluğundan mutlu, üzüntüsünden ciğeri yanan, evlenip bir olan, beraber gülüp, beraber ağlayan…

Kökü, aynı topraklara bağlanan, iki ayrı devlet olup, yüreği beraber çarpan bu iki toplumun arasına nifak sokulmasına izin vermememiz gerek…

Hükûmetler, siyasiler, hepsi değişecektir…

Fakat Türk halkı ile Kıbrıs Türk halkı, sonsuza kadar “kardeş” olarak yaşayacaklardır…

Buradaki tehlike, esas tehlike, siyasilerin attıkları nutuklar, popülist laflar, kötü veya aşağılayıcı sözler değil…

Buradaki esas tehlike, bu düşüncesiz siyasiler yüzünden, bu yanlış beyanatlar yüzünden, iki toplumun halkları arasında duyguların erozyona uğraması, sevginin azalmasıdır…

Etkileniyoruz, bizler Türk ve Kıbrıs Türk toplumu çok duygusal insanlarız…

Birbirine bu kadar bağlı 2 toplumu, siyasilerin düşüncesizce beyanatları yüzünden gerilmesine izin verilmemesi gerek...

Bu konuda hem bizim siyasilerimize, hem de TC’deki siyasilere büyük görevler düşüyor…

STK’lara, üniversitelere, TC Elçiliği’ne, bizim Türkiye’de ki Kıbrıslı Türk, dişileri mensuplarına, büyük işler düşüyor…

Kıbrıs Türkü’nün hassasiyetlerinin, kendi kendini yönetme isteminin, bağımsız bir devlet olma isteğinin, Türk toplumuna doğru şekilde anlatılması gerekmektedir...

Bizim isteğimizin ne Rum’un altında yaşamak olduğunun, ne de Türkiye’nin vilayeti olmak olmadığının, iyice, doğru bir şekilde anlatılması gerek…

Sonuç mu?

Bunların konuşulması, bence o kadar da fena olmadı…

Bu günden itibaren daha doğru, sağlıklı ve yere basan bir ilişki kurmak için…

İyi oldu…

Herkesin gerçek yüzünün ne olduğunu görmemiz açısından iyi oldu…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Serhan AKTUNÇ yazıları