Aynı tas, aynı hamam

Yayın Tarihi: 06/05/20 07:00
okuma süresi: 6 dak.

Herkes…

Hepimiz…

Hayatımızı, Corona’dan önce Corona’dan sonra olacak diye ayırmıştık…

Herkes, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını…

Artık yeni bir hayata uyanacağımızı söylüyordu…

Hatta tüm meclis de…

Tüm bakanlar, milletvekilleri de aynı şeyi söylüyorlardı…

Fakat maalesef yine "aynı tas aynı hamam” denecek şekilde durumlar …

Aynı sistemi uygulamaya devam ediyoruz…

Şimdi yazacaklarım, kamuda çalışan bazı arkadaşlarımı kızdırabilir…

Fakat “empati” yapmazsak…

Hep kendimizi, kendi sektörümüzü, kendi işimizi…

Kendi çıkarlarımız düşünürsek…

Hiç ama hiçbir şey değişmeyecek bu ülkede…

Dünyayı etkileyen bu krizi…

Bazı şeyleri değiştirmek…

Düzeltmek için…

Kullanamayacağız…

Ben bu ülkede Üretim yapanlar ile İthalat yapanların, aynı masada oturup, anlaşmaya çok yakın olduklarını gördüm…

Çünkü amaç üzüm yemekti, bağcıyı dövmek değil…

Amaç, ülke insanının, toplumun, daha kaliteli ürünü, daha ucuza sahip olmasını sağlamaktı…

Orada bir Birlik Başkanımız, toplantının sözünü etti…

Bizler dedi, “bu toplumun bir arada olamayacak Birlikleri, büyük farklılıklarımıza, beklentilerimize rağmen, bu toplum için bir araya gelmeye, asgari menfaatlerde buluşmaya hazırız”

Asgari menfaat ne demektir?

Yani hep ben değil, herkesin memnun ve mutlu olabileceği, en düşük şartta bile anlaşabilmek demektir...

Bu bize bir ders, örnek olmalı arkadaşlar…

Bundan dolayı da kamuda çalışan arkadaşalar bize, özel sektöre, kızmamalı…

Kamuda çalışan arkadaşların daha verimli olması gerektiğini söylediğimiz zaman…

Bakanlıklarda, iş yoğunluğu olan dairelerden, daha az iş olan dairelere, çalışan talep edildiğinde…

Sendikalar da , çalışanlar da, buna sorun çıkarmamalı…

Memurların mesai saatlerinin, özel sektörün daha verimli olabilmesi için…

Devletin kamu maliyesinin daha rahat, daha az maliyetli olabilmesi için…

Tüm ülke halkının, insanının, birbirine daha çok sahip çıkabilmesi için…

Adil ve sürdürülebilir bir Kamuya dönüşecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir...

Yaz aylarında, okulların kapanması ile “Yaz Mesaisine” geçilmeli…

Okulların açılmasıyla normal çalışma düzenine…

Normal çalışma saatleri…

Eskiden olduğu gibi sabah 08.00-13:00 ve 14:00-17:00 şeklinde düzenlenmelidir…

Bu şekilde hem kamuda çalışan arkadaşlar daha verimli olacak, normalde hakları olan öğlen arasını, vatandaşa vereceği hizmetten kesmeden kullanabilecek...

Hem de piyasaya, o öğle arasında daha çok destek olacaklardır…

Devlet de saat 15:30’dan sonra çalıştırdığı personel için de daha az “extra” maaş ödeyecektir…

Hem kamu hem de özel sektör daha verimli olacaktır…

Birçok birlik ve örgüt, mesai saatlerinin eskisi gibi olması için hükümete talepte bulundu…

Fakat sonuç?

Maalesef aynı…

Her şeyin değişeceği noktasında, ilk alınan karar…

Tamamen aynı…

Sendikaların da artık, siyasi partilerin arka bahçesi olmaktan vazgeçmesi gerek…

Hükümetin, kamunun bu düzenlemesi için, yeni bir kararı alamamasında…

Sendikalardan çekindiği konusunda bilgim var…

Bundan dolayı bunu yazıyorum…

Yapmayın…

Bu kadar kendinizi düşünmeyin…

Bu ülkede çocuklarınızın da yaşamasını istiyorsanız…

Sürdürülebilir…

Gerçekçi…

Hakkaniyet içeren, adil…

Hükümete göre değil…

Amcanıza, dayınıza göre değil…

Partinize veya tanıdığınız bir olmadan da işlerinizin yürüdüğü bir sisteme ihtiyacımız var…

Yapmayın bunu…

Kamuda çalışanlar…

Sendikalar…

Milletvekilleri…

Bakanlar…

Başbakan…

Cumhurbaşkanı…

Yapmayın…

Bu krizde…

Aynı masada oturamayan Birliklerin yaptığı gibi…

Sadece toplumu düşünün, asgari menfaatlerde anlaşıp…

Toplum çıkarı için hareket edin…

Ve rayından çıkmış bu ülkeyi…

Doğru raya oturtun…

Kendi çıkarlarınız, beklentileriniz, amaçlarınız için değil…

Toplumun için…

Çocuklarınız için yapın bunu…

Lütfen

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Serhan AKTUNÇ yazıları