Neden kabul etmiyorum?

Yayın Tarihi: 11/01/21 09:00
okuma süresi: 7 dak.

Geçen gün sosyal medya hesabımdan “Kabul etmiyorum” diye bir yazı paylaştım...

Birçok arayan, soran...

Destek veren...

Eleştiren oldu...

Ben de, bugünkü yazımda, biraz daha açmak istedim geçen gün yazdıklarımı...

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Koral Çağman, geçen gün bir açıklama yaptı...

Bu açıklamada, kapalı olan işletmeler için Eylül, Ekim, Kasım aylarının ödemelerinin yapıldığından, Aralık ayının ise henüz yapılmadığından bahsetti...

Şimdi bu Kasım ayına kadar yapılan ödemeleri biraz açalım...

Pandemi dönemi 13 Mart tarihindeki kapanma ile başladı...

Bu tarihte, bütün işyerleri tamamen kapanmıştı...

Açılımlar da 20 Mayıs tarihi itibarı ile başladı...

Yani tamı tamına 67 gün, tüm ülke, tam bir kapanma yaşadı...

Bu süre zarfında devletimiz, sosyal devletimiz, “devlet babamız” özel sektörde kapalı olan işyerlerine, sadece 1 kez, 1500 TL ödedi...

Evet, sadece 1 kez...

Yani özel sektör çalışanlarının, 1500 TL daha alacağı var ve bu konu tamamen unutuldu, kapatıldı...

Sayın Çağman’ın bahsettiği konu ise...

Özellikle Seyahat Acentesi sektörü, bu dönemde tartışmasız en büyük zararı gören sektör olmuştur. Bundan dolayı da, hem Seyahat Acentelerinde çalışanlara, hem de daha sonra açılan otel ve Casino sektöründe çalışanlara destekler devam etmişti...

Fakat daha sonra oteller ve Casinolar da açıldığından dolayı, kapalı kalan tek sektör Seyahat Acenteleriydi...

Yani Sayın Çağman’ın kaynak bitti dediği ve ödenemeyen kesim çok da büyük bir kesim değildir...

Maalesef bu kadar küçük kesim bile ödenemezken...

Nasıl olur da, yine toptan kapanmadan bahsediliyor anlamış değilim...

Aralık başından itibaren ülkedeki vakalarda, özellikle de yerel vakalarda bir artış ortaya çıkmıştır...

Bu vakaların yükselmesi ile de, esnafın işleri neredeyse yarı yarıya düşmüştür...

Buna bir de, hem Sağlık bakanımızın, hem de bazı kesimlerin, insanları daha dikkatli olması için, esasında kötü niyetle değil ama, çok düşünmeden, korkutucu, ürkütücü söylemleri, özel sektörü, kapanmasa da, neredeyse zaten kapanma noktasına getirmiştir...

Bunun yanına bir de...

Hükümetin beceriksizliği, iş bilmezliği, sadece belli kesimleri koruyup kollaması da eklenince...

Tekrardan bir kapanmayı kabul etmediğimden bahsetmiştim sosyal medyadaki paylaşımımda...

Bir kapanmanın, eski hatalarımızı tekrardan yapmayacaksak...

Aşı toplumun büyük kesimine salınmadan, tekrardan karantinasız giriş yapılmayacaksa...

Kapalı olduğumuz süre zarfında, tüm kayıtlı özel sektör çalışanlarına, kamu çalışanlarına yapılacak destek yapılacaksa...

Geriye dönük ödenmeyen, 1500’ler ödenecekse...

Kapalı olunduğu süre zarfında, herkesin devlete olan yükümlülükleri faizsiz ertelenecekse...

Bankada borcu olanların, tüm kredi faizleri, faizsiz ötelenecekse ve aradaki fark devlet tarafından karşılanacaksa...

Hemen kapanalım demiştim...

Devam edip, eğer 13. Maaş ödemeleri için, 3 Parti Başkanı Ankara’ya gittiyse...

Kapanmanın bedeli de, tüm kabine tarafından Ankara’ya gidilip, bu bedelin bulunması gerektiğinden bahsettim...

Bu yazdıklarımdan sonra, 2 önemli eleştiri geldi...

Bunları açmak isterim...

Birincisi...

Ben 13. Maaşların bir hak olduğu konusunda, bu paranın da beğensek de beğenmesek de, kıskansak da, canımız da sıkılsa, esnafa dönüp dolaşıp bir katkısı olduğunu düşünüyorum...

Ben tüm yazılarımda, bir hakkın yasaklanması, kaldırılması yerine, karşısında olan, yani özel sektörün şartlarının, haklarının, avantajlarının da, aynı seviyeye, hatta daha da yüksek seviyeye çıkarılması taraftarıyım...

Böyle olmalı ki, kamuya cazibe, talep azalsın ve kamunun üzerindeki yük düşsün...

Bana yapılan bir diğer eleştiri de, kapanmanın maliyeti karşılanırken, kapanmamanın maliyeti de karşılansındı...

Nasıl kapanmanın bedelini, devlet karşılasın diyorsam, kapanmamanın bedelini de devlet üstlenmeli...

Nedir kapanmamanın maliyeti?

Hastanemizin yükünün artması mı?

Pandemi hastanesi var ama doktor, hemşire yok, alt yapı eksikliği var...

Bunu biz mi düşüneceğiz...

Başbakan, bakan, vekil olmak için, yapmadıklarını bırakmayanlar düşünecek bunları...

Sosyal medyada eleştirmek bizim hakkımız...

Sorunlara çözüm bulmak da siyasilerin görevi...

Eğitimde gecikme mi?

Eğer temmuzda, karantinasız girişler açılmasaydı ve ögrenciler kademeli şekilde, karantinalı getirilseydi, şimdi hem temiz bir ülkemiz olurdu, hem de eğitim, daha az yara alırdı...

Vakaların artması mı?

Bu sene turizm olmaz dedik, turimzciye destek olun ama karantinasız girişi kabul etmeyin dedik, bu sene yerel turizm ile idare edeceğiz dedik, bunlar dinlenseydi, vakalar da artmazdı...

Yani, hükümetlerin hatalarını, toplum veya özel sektör ödemeyi kabul edemez...

Sonuçta bakıldığında, kapanma ve 15 gün sonra temiz bir ülke, herkes için daha iyi olacaktır...

Fakat "devlet baba" herkese, hepimize sahip çıkmalı...

Sadece kamuyu değil, tüm özel sektöre sahip çıkmalıdır...

Bu olacaksa, herkes elini eşit derece taşın altına koyacaksa...

Kapanma ve temiz bir ülkeye uyanmayı herkes kabul eder...

Yani kısaca, benim derdim, ne kamu çalışanları ile olabilir...

Ne de onların hakları ve kazançları ile...

Benim tek derdim, tüm toplumun, herkesin, bu ülkede, özel sektör gibi, ülkenin devamlılığı için, çok önemli bir sektör olduğunun anlaşılmasıdır...

Benim derdim, kısa bir süre olsa da...

"Eşitlik ve adaletin" her şeyin üstünde tutulmasıdır...

Bu Pandemi geçtikten sonra, "özel sektör" kendi ayakları üzerinde duracaktır...

Ama bu dönemde, tüm toplumun, özellikle de "devlet babanın", hepimize eşit ve adil davranması gerekir...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Serhan AKTUNÇ yazıları