Deprem bilimi anımsattı ama...

Yayın Tarihi: 22/02/23 07:00
okuma süresi: 3 dak.

6 Şubat depremi bizlere büyük acılar yaşatmasıyla birlikte bilimi de anımsattı…

Gerek Türkiye’de gerekse KKTC sınırları içerisinde bilime toplumsal anlamda çok değer verdiğimize inanmıyorum… Bu tamamıyla benim yaşanan pratikler ışığında bir gözlemim...

Deprem bilime değer verilmediğini bize yeniden anımsattı...

Yıllarca mühendislik,  mimarlık eğitimi alan ve bu alanda başarılı projelere imza atan mesleki anlamda etik sahibi insanlara kulak verilmiyor...

Üniversitelerde jeoloji, inşaat, şehir planlama ve mimari konular üzerine akademik-bilimsel çalışmalar yapan akademisyenler deprem veya sel felaketi olunca dikkate alınıyorlar... 2-3 ay sonra ise söyledikleri unutuluyor !

Aslında sadece pozitif bilimlerde değil sosyal bilimler üzerine çalışan akademisyenler de pek dikkate alınmıyor...

Sosyolog, felsefeci, ekonomist, siyaset bilimci veya uluslararası ilişkiler uzmanları kurulu statüko tarafından dikkate alınmıyorlar...

Statüko aslında toplum üzerinde kurulu hegemonyayı anlatıyor...

Ekonomistler akademik yayınları dışında topluma sürekli çağrı yapıyorlar “döviz kuru üzerinden borçlanmayın” diye, ancak kur dalgalanması olmadıkça kimse ekonomistlerin sesine kulak vermiyor !

Deprem veya sel meselesi de öyle, imar planları hazırlanırken şehir planlamacılar, jeoloji mühendisleri, akademisyenler ve ilgili meslek odaları bilimsel temellere dayanarak düşüncelerini ortaya koyuyorlar, ancak dinleyen yok diyeceğim daha da ötesi oluyor, bir kısım ‘’iş insanından’’ tepki bile görüyorlar...

Çevrecileri de yatırım düşmanı olarak ilan ediyorlar...

Kimi zaman devleti idare edenler ‘’Ne Emirname ne imar planı’’ diyebilecek bir noktada bile oluyorlar...

Sonucunda da dere yataklarına inşa edilen binaların selden zarar görmesi ve olası büyük depremlere karşı endişeli bir bekleyişimiz mevcut...

Doğal afetler nedeniyle çok daha fazla acılar yaşamamak için bilimi kendimize rehber edinmeliyiz... Yukarıda da bahsettiğim üzere bu sadece pozitif bilimler için değil, sosyal bilimler için de geçerli...

Dar görüşlü ve patronaj sistemini temel alan siyasetten hızla uzaklaşmalıyız...

Seçtiklerimizi iyi konuşuyor, iyi popülizm yapıyor, düğün ve dernek etkinliği kaçırmıyor diye seçmekten vazgeçmeliyiz...

Bürokraside liyakat ön plana çıkmalı, partizanlık ve patronaj sistemi değil!

Unutulmamalıdır ki akıl-bilim yoluyla ve mesleki etik-ahlak üzerinden davrandıktan sonra, yani elimizden geleni yaptıktan sonra tevekkül eder durumda olmalıyız...

Bilimsel yol izlenmeden ve mesleki etik olmadan tevekkül de olmaz...

Umarım yaşadığımız deprem acısıyla anımsadığımız bilimi unutmayız...!

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.