Kıbrıs Türk’üne sunulan ‘tabii’ fırsat

Yayın Tarihi: 18/05/23 08:00
okuma süresi: 10 dak.
A- A A+

Değerli okurlar, hatırlarsanız size en başta alışılmış bir köşe yazarı olmayacağımı beyan etmiştim. Bu sözüme bugüne kadar büyük oranda sadık kaldığımı düşünüyorum. Zira bir yandan yazılarımıza daima farklı konuları taşırken diğer yandan halkımızın refahını artırabilecek veya mevcut sorunlara çözüm olabilecek önerilerde bulunduk ve kamuoyunun dikkatini çeşitli fırsatlara çektik. Bugünkü yazıda da geçtiğimiz haftalarda birkaç önemli hadisenin vukuu bulmasına binaen bazı önerilerde bulunmak istiyoruz.

Öyle ki iki hafta önce TRT görkemli bir davetle yaklaşık on yıldır sürdürdüğü başarı serüvenini daha da yüksek bir seviyeye taşıyacak olan uluslararası dijital platformu ‘Tabii’yi (https://www.tabii.com) tanıttı ve ardından hizmete sundu. Bu platformun Netflix, Amazon Prime ve Apple TV+ gibi uluslararası video akış servislerine (veya daha yaygın bir şekilde streaming platformlarına) tıpkı TRT World’un kısa zamanda BBC World ve CNN International’in başarılarını yakaladığı gibi rakip olacağı öngörülüyor. Çünkü içerikleri ve kategorileri oldukça zengin, yapımları kaliteli ve Tabii’nin tasarımı çok iddialı. Ayrıca platform sadece TRT’nin kendi yapımlarıyla da sınırlı değil. Hoş TRT başlı başına film ve dizi alanında oldukça iddialı, bunun ispatı da birçok yapımının uluslararası ödüllere layık görülmesidir. Fakat başka yapım şirketlerinin eserlerine de yer veriliyor ve daha da verilecek olması, platformun kalitesi ve sunacağı çeşitlilik açısından elbette oldukça mühimdir. Tabii’yi uluslararası camiada söz sahibi yapacak en önemli özelliği ise Türkçe ve İngilizce’nin yanı sıra İspanyolca, Arapça ve Urdu dilinde yayın yapacak olmasıdır. Daha sonra başka lisanların da ekleneceği öngörülmekte. Böylece platform etap etap yüz milyonlara ulaşacaktır.

ABD’den sonra dünyanın en büyük dizi ihracatçısı olan ve beş kıtanın en ücra köşelerinde bile yapımları izlenen Türkiye’nin, bu platformla sektördeki gelir payını yükselteceğini ve popülaritesini daha da artıracağını tahmin etmek zor değil. Çünkü birçok ülkede artık internette izlenen dizi ve filmler, oran itibariyle TV veya sinemada izlenenleri geçmiş durumda. Bu yeni neslin tercihleriyle doğru orantılıdır. Bu sebeple TRT’nin bu atılımının belki de TRT World’dan daha önemli olduğu söylenebilir. Bunun üç ana nedeni vardır: Bunlardan biri tıpkı Netflix misalinde olduğu gibi uluslararası platformların insanlara ve özellikle gençlere sunduğu içeriklerle ideolojilerini adeta dayatması ve Tabii’nin bunların tekelini kırarak geleceğimizin teminatı olan gençlerimize, bizlere ait olan değerlerle hitap edecek olmasıdır. İkincisi ise yaşadığımız kültürel emperyalizm çağında, bir ülkenin ancak kültürü ve sanatı kadar var olabilmesidir. Tabii’nin bu bağlamda önemli bir rol üstleneceğine samimiyetle inanıyorum. Son neden de Tabii’nin sloganında gizlidir. ‘Bizi birleştiren hikâyeler’ mottosuyla TRT Türkiye’nin gönül coğrafyasıyla bağlarını daha da güçlendirmek istemesidir ki bunun nasıl gerçekleşeceği, sözü geçen ilk iki nedenle açıklanabilir. Bu proje bu sebeplerden ötürü çok kritik veya stratejiktir, o nedenle de Türkiye Yüzyılı vizyonunun önemli bir parçası olarak varsayılmaktadır.

Tabii’nin faaliyete geçmesi bizlere ve özellikle gençlerimize de çok önemli fırsatlar sunmaktadır. Bu platform aracılığıyla gerek Kıbrıs Türk kültürünü belgesellerle gerekse Kıbrıs’ı film ve dizilerle dünyaya tanıtabiliriz. Bu turizm açısından reklam ilan ve filmlerinden çok daha etkili olacaktır. Çünkü hem hedef kitlesi çok büyük ve geniş hem de aktarış şekli insanları hayran bırakacak türden. Mesela (şimdilerde HBO MAX dijital platforma dizi olarak uyarlanan) Harry Potter film serisinin milyonlarca kişide Birleşik Krallık’a hayranlık hissi uyandırdığı biliniyor. Niçin bu modern çağın getirdiği imkânlar Kıbrıs için de geçerli olmasın? Ayrıca unutmaya yüz tutmuş geleneklerimiz de Tabii’de yayınlanacak olan yapımlarla ölümsüzleştirilebilir. TRT Kıbrıs Türk’lerine talep edilmesi halinde özel bir kontenjan ayıracağına inanıyorum. Bu da şu demek oluyor ki istihdam konusunda sıkıntı çeken ve sanatla meşgul olmak isteyen yetenekli gençlerimiz, Tabii için hazırlayacakları eserlerle hem hayallerini gerçekleştirebilmiş hem ülkesine hizmet etmiş hem de Ada’yı terk etmeden istihdam edilmiş olacaktır. Tabii böyle bir fikir ‘Gençler ülkeyi terk ediyor. Bundan da Türkiye sorumludur’ diyen siyasetçilerimizin de aklına gelebilirdi ancak onların dertleri farklı olduğu için böyle önerilerle uğraşacak vakitleri, anlaşılan o ki, yok.

Yazının başında birkaç hadiseye binaen önerilerde bulunacağımızı belirtmiştik. Kalan gelişmeleri ve fırsatları gençlere, devlete, Türkiye’ye ve diasporaya çağrıda bulunmak üzere altta kısaca sıraladık.

Genç kardeşlerim

Tabii gibi TRT World’e de belgesel sunmak mümkün. TRT World bazı belgeselleri fonluyor. Konunun illa direkt Kıbrıs üzerine olmasına da gerek yok. Enteresan bir belgesel fikri olan arkadaşların buradan başvuru yaparak (https://www.trtworld.com/documentary-submission) bu alandaki kariyerlerine ilk adımı atmaları ve üstelik Ada’yı terk etmeden hayallerini gerçekleştirebilmeleri mümkündür. Siyaset üzerine belgesel hazırlamak isteyenlere naçizane önerim diasporayla ilgili bir çalışma yapmalarıdır.

KKTC Devlet yetkilileri

İki hafta önce TOGG Türkiye’de ilk defa polis arabası olarak görüntülendi. KKTC’nin de polis araçları için Günsel B9 sipariş vererek hem yerli otomobile sahip çıkması hem de sübvanse etmesi Yakın Doğu’nun bu gurur verici atılımını taçlandıracak ve aynı zamanda ülkemizde yeni bir sayfanın açılmasına vesile olacaktır.

Diaspora’daki vatandaş ve soydaşlarımız

Diaspora’da yaşayan ve ülkesini çok seven birçok başarılı insanımız var. Bazılarıyla bugüne kadar bizzat tanışma şansım oldu. Birkaçıyla da sağ olsunlar bize gönderdikleri destek mesajlarıyla tanışmış olduk. Yurt dışında yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın, kendi ülkelerine bizdeki siyasetçilerden çok daha fazla sahip çıktığını biliyorum. Bunun için de kendilerine buradan ayrıca teşekkür etmek istiyorum ve aynı zamanda kendilerinden bugün, buradan ülkemiz adına bir ricada bulunmak istiyorum. Şirketi olan ve kalifiye eleman arayan insanlarımız mutlaka Kıbrıs’taki genç kardeşlerimizi açık pozisyonlar için değerlendirmelidir. Artık evden çalışma modeli çok yaygın olduğu için bu gençlerin kimi zaman Kıbrıs’tan kimi zaman da şirketin bulunduğu ülkeden çalışmalarına devam edebileceğine inanıyorum. Tarihte onca badire atlatmış bir toplum ve büyük Türk milleti olarak bizlere küçük düşmek asla yakışmaz. Bu zor günlerde elimizdeki tüm imkânları kullanmalı ve sınırları zorlamalıyız. Bunun için herkesin, yurtdışında yaşayan ve aynı şekilde yurtiçindeki işverenler de elini taşın altına koymalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri

Birkaç hafta önce ‘ADA 94’ adlı bir gemi veya feribot KKTC’de Türkiye’nin desteğiyle hizmete sunuldu. Bu çok güzel bir gelişme, fakat yeterli değil. Ana vatanın depremlerden sonra maddi yükü oldukça artmıştır ve o nedenle bu konuda bir destek beklemek elbette ayıptır. Fakat Türkiye’de kruvaziyer turizminin önemi gün geçtikçe artmaktadır. Ankara, Türkiye Cumhuriyeti’nin İstanbul’da kurulan ilk büyük kruvaziyer şirketi Miray Cruises’e destek vererek ve belki de diğer şirketlerin kuruluşunu kolaylaştırarak bu sektörün gelişimini mutlaka sağlamalıdır. Türkiye’ye herhangi bir maddi yük getirmeyecek önerimiz ise, kruvaziyerlerin Akdeniz’deki rotalarında Kuzey Kıbrıs’a uğramasını teşvik ederek hem turizme hem de milli mesele olan KKTC’nin dünyaya açılmasına katkı sağlamasıdır. Bu hayata geçtiğinde KKTC’de birçok şeyin değişeceğini birlikte göreceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle önerilerimin dikkate alınması ve paylaşılması ricasıyla hepinize mutlu haftalar diliyorum.

*****

Bu hafta yazıyı klasik alıntı yerine yıllardır İsviçre’de yaşayan ve son yazımıza sağ olsun destek mesajı gönderen Kıbrıslı Türk Sayın Dr. Cemal Elmas’ın sözleriyle bitirelim istedik.

‘…Ben de 1986 yılından beri İsviçre’de yaşayan Kıbrıslı bir Türk’üm. Yazdıklarınızın dışında daha neler var. (…) Memlekette masraflı diye bakanlar dönenceli olarak cumhurbaşkanlığı görevini yürütüyor. Milletvekilleri ve bazı bakanlar hava kirliliği ve park sorunu yüzünden tren ve otobüslerle işine gidiyor. Memlekette Alman, Fransız ve İtalyan bölgelerinde herkes lisanını konuşurken hepsi biz İsviçreliyiz diyor. Örneğin tıp okuyacaksanız Alman ve Fransız bölgelerinde okuyabilirsiniz. Ama bunun için isyanlar çıkmıyor. Yapılan bir oylamada emekli maaşları devlete zarar verir diye halk yükseltilmemesi yönünde oy kullandı. Ve bence en önemlisi kanunlar herkes için geçerli ve eşit uygulanıyor. Kadro diye bir şey yok. Hem işveren hem de çalışan istediği zaman işine son veriyor…’

 

Önemli bilgi notu: Bu yazı bir hafta önce hazırlandığı ve Türkiye'deki seçimler ikinci tura kaldığı için bazı çağrılarımızı şimdilik tehir edelim.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Kaan Cenk ADASOY yazıları