Kod Adı: Barnabas

Değerli okurlar, bugünkü yazı hem konu itibariyle bizler için özel hem de bir o kadar kısa bir yazı olacak. Çünkü bugün köşenin konusu ne gündem ne ekonomik sorunlar ne de Kıbrıs meselesidir. Aksine başlığından da anlaşılacağı üzere kültür, sanat veya daha net bir şekilde ifade edecek olursak kaleme aldığım ilk roman ‘Kod Adı: Barnabas’tır.

Ana konusu Kıbrıs ve sırları etrafında şekillenen bu roman geçtiğimiz hafta Librum Yayınevi tarafından basılarak mağazalara ve online satış sayfalarına giriş yaptı. Bu hafta itibariyle de tüm dünyada temin edilebilmekte olduğunu öğrendim.

Geçmişte köşemizden “Bir ülkenin tanıtımı en iyi sanatla yapılır,” diye zaman zaman ifade etmiştik. Buradan yola çıkarak bu eserin de Kıbrıs’ın sır ve hazinelerinin bir kere daha gündeme gelmesine ama aynı zamanda da KKTC’nin tanınmasına katkıda bulunmasını temenni ediyorum. Nitekim bugüne kadar okurlardan bu yönde aldığım geri dönüşler muhteşemdi. Bu durumu fırsat bilerek hem size de kitabı duyurmak hem de burada resmi tanıtım bültenin haricinde romanın içeriğiyle ilgili birkaç nota daha yer vermek istedim:

Genç ve ünlü Oxford profesörü Kemal Süleyman, unutamadığı acılar ve kayıplarla dolu geçmişine rağmen, iç savaşın gölgesinde bıraktığı Kıbrıs'a 1969 yılında görev nedeniyle geçici olarak dönme kararı alır. Bu görev Gazimağusa açıklarında yapılan bir keşifle ilgilidir. Fakat Kemal Ada’ya döndükten hemen sonra iki cinayet işlenir. Bu cinayetler onun hayatını tamamen değiştirecek türdendir. Çünkü Ada’nın unutulmaya yüz tutmuş bir sırrının kapıları aralanır. Böylece Kemal’in Ada’daki can güvenliği de tehlikeye girer. Herkesin peşinde olduğu bir gizem ve EOKA militanlarının gölgesinin kovaladığı bir aşk sizi Kıbrıs’ta başlayan, başka ülkelere uzanan ve yine Kıbrıs’ta son bulan bir maceranın ardına düşürecek ve tarihin gizli dehlizlerinde dolaştıracak.

Eğer yukarıdaki özel tanıtım ilginizi çektiyse ve siz de kitabı okumaya karar verirseniz akabinde yorumlarınızı ivedilikle bekliyor olacağımı belirtmek isterim… 

*****

Afrodit bir mozaik gibi dağıldı. Her parçanın vurduğu yer toprak oldu, yarıldı ve güzel olan her şeyi alıp kapandı. Yer, gök, bir de o; şimdi Afrodit’in ölümüne tanıklık ediyordu.

(Tanıtım bülteninden)