Olumlu Gelişmeler

Yayın Tarihi: 11/03/08 00:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

"Kıbrıs Meselesi" 44 yıldır BM'nin gündeminde. BM Güvenlik Konseyi terörist Rum idaresini "meşru hükümet" mertebesine çıkarmamış olsaydı ve BM Barış Gücü Kıbrıs'a "asayişi temin ve durumun normalleştirilmesinde Kıbrıs Hükümetine yardımcı olarak" gönderilmeyip "meşru hükümeti silâh zoru ile yıkan, insan haklarını çiğneyen, ülkenin anayasasını yırtıp atarak Uluslararası Antlaşmalara baş kaldıran suçluları hizaya getirmek için" gönderilmiş olsaydı Kıbrıs meselesi çoktan halledilmiş olurdu.

Tam aksi yapıldı ve halâ bu gün, Kıbrıs'ta iki halkın, iki demokrasinin, iki devletin varlığını görmezlikten gelerek ahkâm kesmek marifet addediliyor, "barışa hizmet budur" deniliyor. Kanunsuzluk üzerine dayanan, gerçekleri inkâr eden 44 yıllık inatta ısrar geçerli akçe oluyor ve Hristofyas'ın seçilmesi ile derhal, kaç yıldır oynadıkları "umut pompalama" oyununu sahnelemeye başlıyorlar.

Ümit bağladıkları Hristofyas ise Milli Konseye bağlı Kıbrıs Rum liderliğinin 44 yıldır sergilediği taktikleri sergilemeye devam ediyor: "Suçlu Türkiye karışmasa her şey süratle normale dönecektir". Bu saçmalığı vurgulayan beyanatını Hristofyas Atina'da tekrarladı: "Türkiye, boynumuza ilmik geçirmesin, Kıbrıs Türklerini serbest bıraksın"! Türkiye'siz bizi nasıl "halledeceklerini" 1963-74 yıllarını yaşayanlar bilir—hem de Türkiye'nin fiili ve etkin garantörlüğü devam ederken!

Ne kadar tuhaftır ki Hristofyas Atina'da "Yunan Hükümeti ile her gün ve her konuda temas etme" kararı alındığı bir günde Türkiye'ye "sen karışma" mesajı verebiliyor. Bu insanların yüz derileri çok kalın olmalı. Utanma nedir bilmiyorlar.

Yine, Hristofyas Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesinin Başpiskoposunu ziyaret ediyor. Kıbrıs konusunda mutabık kalıyorlar. Papaz da, Hristofyas gibi "Tek oy, tek devlet, tek hükümet" diyor "Federasyon olmaz" diye ekliyor. Hristofyas "federasyonu Türk askerini adadan çıkarmak için gerekli" buluyor. Türk askeri çıktıktan sonra "Allah kerim" diyor.

Önerilerine bakıldığında, zaten Federasyonun adı var, kendisi yok bir durum yaratıyor. "AB normlarına uygunluk"ta ısrar eden Hrisrtofyas bunun "genelde yerleşim ve dolaşım özgürlüğü" olduğunu, bunun da iki kesimliliği ortadan kaldıracağını çok iyi biliyor. AB de, derhal açıklama yaparak "Türkler bu konularda benden kalıcı derogasyon istemesin, kalıcı derogasyon olmaz" mesajını veriyor ve tek devlet, tek oy formülünü tekrarlıyor. Hristofyas, tıpkı diğer Rum liderler gibi "muhatabım Türkiye'dir" derken, "meşru Kıbrıs Hükümetinin başı" olarak Kıbrıs Türk tarafındaki temsilcilerle ancak BM'nin gözetiminde görüşebileceğini vurguluyor. Seçimden önceki "seçilir seçilmez Talat'ı ziyaret" palavrası unutuluyor.

Bütün bu gelişmelere bakmayan, Rum'u bilen veya bilmeyen, kişiler bir ümit içinde: Rum lider değişti, uzlaşma kapının arkasında! CTP iktidarı Akel partisi ile yıllarca kol kola yürümüştür.

Annan Planında Akel'in ihanetine uğramış olan CTP liderlerinin Akel'in "KKTC'nin varlığını, ayrı egemenliği, Garanti Anlaşmasının devamını kabul etmediğini ve eşitliği "yasalar altında eşitlik" olarak algıladığını, Hristofyas'ın da açıkladığı gibi Türk tarafına "yeniden 1960'daki gibi ayrıcalıklı ortaklık hakları" vermek niyetinde olmadığını" pek iyi bilmektedirler diye düşünmekteyiz.

Bu konularda eski yoldaş Hristofyas'tan kat'i teminat almadan masaya oturmanın bizi nereye götüreceğini herhalde onlar da görebilmektedirler. Hal böyleyken, halkımıza ümit pompalamanın anlamı nedir? Anlayamıyoruz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları