Türkmen'e mektup

Yayın Tarihi: 16/07/08 00:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Sayın Türkmen,

2004'te Kıbrıs için müdahale mi olacaktı? Başlığını verdiğiniz ve beni de bu hayali eylemin tetikleyicisi olarak takdim ettiğiniz köşe yazınızı okudum. Benim böyle bir eylemi tetiklemem için, kuşkusuz bundan haberdar olmam gerekirdi. Bahsettiğiniz günlerde beklentimiz hiç olmazsa askeri kanadın yapacağı bir açıklama ile, Referanduma gidecek olan halkımızın, Türkiye'nin Devlet olarak Annan Planını desteklemediğini; desteğin sadece, ABD tarafından ikna edilmiş iktidar partisi tarafından geldiğini gösterecek bir Genel Kurmay açıklamasıydı. Kıbrıs Türkleri, Annan Planı'na kadar, "müşterek milli dava" için Anavatan'ın desteği ile ada'nın Rum'a-Yunan'a geçmemesi için elinden gelen her fedakarlığı yapmıştı. Annan Planı gündeme gelmeden önce TBMM'de ve KKTC Meclisinde karara bağlanmış olan, "Milli Çizgi", (doğuşunda hizmetiniz olan fakat "yaşatmak için değil, taktik nedenlerle ilan edildiğini" açıklayabildiğiniz) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin varlığına dayanan iki devlet arasında bir ortaklık öngörmekteydi. Yani Konfederasyon!

Annan Planı bu devleti karma bir vilayete dönüştürüyor, Rum'un "işlerliği yok" bahanesi ile yıktığı 1960 Antlaşmalarından daha karmaşık bir devlet yapısı meydana getiriyor ve en önemlisi, 1960 Antlaşmalarını yok farzederek Kıbrıs'ı, bizim de olurumuzu alarak AB üyesi yapıyordu. AB üyesi bir Kıbrıs'ın "garantileri, garantiler nedeniyle Türkiye'nin Kıbrıs'ta asker bulundurmak hakkı", biz de AB üyeliğine olurumuzu verir vermez, hayal olacaktı.

Yunanistan'ın üye olduğu bir AB'ye sırf 1960 Antlaşmalarındaki haklarımızı ve Türk-Yunan dengesini ortadan kaldırmak için müracaat ettiğini bildiğimiz Rum idaresinin AB üyeliğini desteklememiz, dolayısı ile Simitis'in açıkladığı gibi Enosis'in mutlak surette dolaylı şekilde tahakkukuna imzamızı koymamız anlamına gelmekteydi.

Rum tarafının referandumda evet diyeceğine inandırılmış olan ABD-İngiltere bizi tehditlerle, paralarla, vaidlerle Evet demeğe zorlarken, ben Türk Hükümetine bu süreçte gördüğüm olumsuzlukları duyurmak için yazdığım yazıları –daima olduğu gibi- Kıbrıs'ta Türkiye'yi temsil eden sivil ve askeri makamlara da gönderiyordum.

Size göre, veya "Ergenekon darbesi" diyerek önüne geleni teşhir etmeğe çalışan malum çevrelere göre benim bu normal çalışmam "darbeyi tetiklemek" şeklinde yorumlansa da, aklı başında addetiğimiz ve Türkiye üzerinde oynanan oyunları herkesten iyi değerlendirdiğine inandığımız İlter Türkmen beyin ayni kanaatle kalem oynatmasındaki hikmeti anlayamadığımı itiraf etmeliyim.

"CHP'nin desteği ile Annan Planına karşı çok yoğun ve duygusal bir kampanya yürüttüğümü" yazıyorsunuz. Duygusal olmadığım, Rum'u-Yunan'ı ve destekçilerini denemiş bir kişi olarak bilinçli bir kampanya yürüttüğüm alınan sonuçtan da bellidir. Referandumda evet demekle cennete ulaşacağımızı söyleyenlerin, hayır dediğimiz takdirde "sonucuna katlanırsınız" diye tehdit edenlerin, Rum'un Evet diyeceği inancı ile gözleri kapalı, 9 bin sayfalık Annan Planının giriş kısmını okuyup ahkam kesenlerin çizgisinde olmadığım için bahtiyarım: Çünkü Rum da evet demiş olsaydı şimdi Kıbrıs'tan peyder pey Anadolu'ya dönen askerlerin arkasından göz yaşı dökecek, gönderden indirilen bayrağımızı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti denilen 20 yaşını doldurmuş bir Devleti bir daha göremeyecektik. Bunlar duygusallık değildir; bunlar olduktan sonra başımıza gelecekleri bilmekten kaynaklanan düşüncelerdir ve endişelerin beyanından ibarettir.

New York'ta Sayın Soysal'ın "Asker bir bildiri yayınlayacak" sözünü askeri darbe beklentisine bağlamak için oldukça geniş bir hayal gücüne sahip olmak gerekir. Genel Kurmay'ın bir açıklama yapacağını New York'a gelmeden önce biliyor ve bekliyorduk. Beklentimiz askeri kanadın Annan Planındaki eksikleri ve aksaklıklara işaret edeceği yönündeydi. Beklenen bildiri yayınlandı ve Annan Planını destekler mahiyette algılandı. Bu da Kıbrıs'ta evet oyunu tetikleyen bir etki yaptı. Kısacası, kimin hatıra notlarında ne yazarsa yazsın, Kıbrıs için asker müdahalede bulunacaktır diye kimsenin aklından böyle bir şey geçmiş değildir.

Buna rağmen siz "o müdahale gerçekleşmedi" diyebiliyorsunuz.

Bu gün hala "Allah Papadopullos'tan razı olsun" demeğe devam ediyorum. O da, evet demiş olsaydı, şimdiye çoğumuz Kıbrıs'tan göç etmek için hazırlığa başlamış olacaktık. Türk askeri şehitlerinin kemiklerini torbalara doldurup, sancağını toparlayıp ada'dan ayrılırken kimse 1878'de olduğu gibi torunlarına "yine gelecekler" diyemeyecekti. Bu gün ABD'nin çizgisinde başlatılması öngörülen görüşmeler, ne yazık ki, Kıbrıs'ta Türklüğün sonunu getirecek bir çizgidedir. Türk hükümetinin, MGK kararına rağmen, bu süreci desteklemesi düşündürücüdür.

Sayın Türkmen,

Türk-Yunan dostluk kuruluşunun As Başkanı olarak siz Yunan'ın sadece tatlı yüzünü görüp tatlı sesini işitmektesiniz. Biz Kıbrıs'ta "iyi Türk, ölü Türktür" diye yetiştirilen, "Konstantinopolis Türklerde olduğu sürece Türk-Yunan dostluğu olamaz" inancında olan %65'i "Türklerle bir arada yaşamak istemiyoruz" diyen Rumlar'la yaşayacağız. Bu gerçekler karşısında İngiliz Bakan Mr. Hoon bile, "gerçek bu ise konfederasyondan başka çare yok" diyebilmiştir. Kıbrıs Rum'unu ve davasını benim kadar bilen siz ne yazık ki bu gerçeği görmek istemeyen ABD ve Garantör İngiltere ile Yunanistan'ın çizgisindesiniz. 1960'ın sağlam garantilerine rağmen başımıza gelenleri siz de biliyorsunuz. Rum'un ne mentalitesi değişmiştir, ne de siyaseti. Akritas Planı ile elde etmek istediklerini şimdi dostça istemektedirler. Müşterek Milli Davada, Türkiye Kıbrıs'tan vaz geçiyorsa bunu açıkça söylemelidir. "Kıbrıslılar öyle yaptı, biz ne yapabilirdik ki" dememelidir. Biz Türkiye'nin 25 yıldır tanıdığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne dört elle sarılmış bulunuyoruz. Beklediğimiz Anavatan'ın her sektöründen, her partisinden ulusal destektir. Siz bundan çoktan vazgeçtiniz ancak, uydurma darbe hikayelerini vesile ederek milletin midesini bulandırmak hakkınız herhalde yoktur.

Saygılarımla,

Rauf R.DENKTAŞ

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları