Biz Barıştan yanayız

Yayın Tarihi: 07/08/08 00:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

ABD-İngiltere-AB öyle istedi diye Annan Planına EVET dedik. Bütün dünyadan alkış aldık. Birleşmeden, bütünleşmeden yana olduğumuzu kanıtlamış bir taraf olarak bizi alkışlayanlara "sözünüzü tutunuz, vaat ettiklerinizi yerine getiriniz" dediğimizde "hay hay" dediler "birleşip bütünleşeceğinizi vaat ettiğiniz ve bizim tanıdığımız "meşru hükümetinizle" anlaşınız ki vaat ettiklerimiz kendiliğinden yerine gelmiş olsun" cevabını verdiler.

Bunu biz anlamak istemiyoruz ve uğradığımız haksızlıktan dem vuruyoruz. Yine Annan Planına EVET dememiz için 30 milyon dolar harcayan ABD'nin biz plana EVET der demez bu onayımızın "ayrı devlet, ayrı egemenlik istememe garantisi" anlamına geldiğini BM Güvenlik Konseyinin raporlarına kaydettirdiğini de unutuyoruz ve Talat-Hristofyas görüşmelerinin bu ABD çizgisinde başlatılmış olduğunu da görmezlikten gelmeye çalışıyoruz.

Bu süreci Anavatan Türkiye'mizin Hükümeti "tam bir güven içinde desteklemektedir" gerçeğini de "barışçılığımızın yeni bir göstergesi" olarak kabul edip sineye çekiyoruz. Yıllarca müşterek milli bir dava olarak yürütülmüş olan ve gerçekte Yunanistan'ın yarattığı bir Türk-Yunan meselesi halinde seyretmiş bulunan bu dava şimdi "Kıbrıslılar halletsin; onların kabulü bizim de kabulümüzdür" haline getirilmek isteniyor. "Uzlaşmazlık" damgasını yememek için "Bu da ne" diyemiyoruz! Barıştan, uzlaşmadan yana olduğumuzu kanıtlamaya devam için "masadan kaçmayan taraf olacağımızı" ilan etmekle kalmıyoruz, Hristofyas masadan kaçmasın diye süreç başlamadan pazarsızlık, şartsız şurtsuz TEK EGEMENLİK, TEK DEVLET, TEK BAĞIMSIZLIK, TEK HALK, TEK VATANDAŞLIK" ilkelerini Rum'a teslim ediyoruz.

Böylelikle hangi barıştan, hangi uzlaşmadan yana olduğumuzu dünya önünde tescil etmiş oluyoruz. Yabancı diplomatlar indinde Kıbrıs Türk Tarafı TEK EGEMENLİĞİ OLAN, İKİ TOPLUMUN OLUŞTURDUĞU TEK HALKIN TEK DEVLETİNİ FEDERAL BİR ŞEKLE DÖNÜŞTÜRMEK KARARINI ALMIŞTIR. Ayrı egemenlik, ayrı devlet, ayrı bağımsızlık, ayrı HALK olmak iddiası yoktur.

Eli Kanlı Rum idaresini meşru hükümet olarak tanıyan bu yabancılar kuşkusuz bu gelişmelerden memnundurlar ve bunun bir sonucu olarak Kıbrıs Türklerinin, Hristofyas'ın da beklediği gibi, "var olan Cumhuriyetin damı altına girmesini" beklemektedirler. Barıştan yana olduğumuza göre Hristofyas'ın bu makul davetini kabul etmemizi bekliyorlar. Annan Planına EVET demekle elde etmiş olduğumuz iddia edilen "yücelikler" işte bu beklentilere ve ABD'nin "EVET'imize" getirdiği yorum ile olduğu kadar Hristofyas-İngiltere memorandumu ile de sınırlanmıştır.

Halkımızın endişesi bundandır. Barışçı olduğumuzu kanıtlamaya devam için içine girmiş olduğumuz bu çıkmaz yoldan nasıl çıkacağız? KKTC'ni vatan bilen herkesin sorduğu soru budur.

Hristofyas da barış istediğini kanıtlamıştır. AKEL-CTP dostluğu Hristofyas'ın "barış meleği" olduğunun kanıtı haline getirilmiştir. Sayın Talat Rum liderliğinin boyasını ve foyasını ne kadar açıklasa da Akel'cilerle CTP'liler müşterek hasret giderme eylemlerine pervasızca devam etmektedirler. Halk bu ne perhiz, bu ne turşu demekteyse de Talat-Hristofyas süreci Türk Hükümetinin tam desteği ile devam etmektedir. Hristofyas Türkiye'nin niyetleri hakkında kuşku duymasın diye olacak, Türk Hükümeti "fiili ve etkin garanti" deyiminden vazgeçmiş bunun yerine "etkin garanti" deyimini getirmiştir.

Bunun anlamı Türkiye'nin bir AB üyesi ülkede asker bulundurmayacağı fakat-kağıt üzerinde de olsa-müdahale hakkından vazgeçmeyeceğidir. Halbuki Genel Sekreter Annan Papadopullos'a "müdahale hakkı yoktur ve olamaz" garantisini çoktan vermişti. Akıl ve mantık da AB üyeliği bizim de katılımımız ile meşru hale getirilmiş bir Kıbrıs'a dıştan müdahalenin pek de mümkün olamayacağını kanıtlar.

"KKTC asla kabul edilemez" düyen ve "kurucu vilayete" razı olan Hristofyas'ı ve "KKTC'nin tanınmamasında ısrarlı büyük ülkeleri tatmin için olacak, Türk Hükümeti Annan Planındaki "Türk Devleti" deyimini kullanmak suretiyle KKTC'den vazgeçilebileceği, vilayete razı olunacağı işaretlerini de vermeye başlamıştır. KISACASI tutulan yol ve başlatılan sürecin sonu teslimiyettir. Rodos adasındaki Türkleri model olarak alabilirsiniz.

Devletsiz uzlaşma, egemenliğimize dayanmayan bir anlaşma bizi Girit olaylarının eşiğine getirecektir. Megali İdeayı, Akritas Planını, geçmişi, Rum Ortodoks Kilisesini bilenler ne dediğimi anlayacaklardır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları