Yine Mal-Mülk Meselesi

Yayın Tarihi: 30/01/09 00:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

1975'de yapılmış olan nüfus mübadelesinden sonra tarafların öngördüğü coğrafi ayırıma dayalı "iki kesimli ve iki toplumu federasyon" anlaşmasının gerçekleşmesi, Makarios'un Atina'dan "coğrafi zemine dayalı bir anlaşmayı asla kabul etmeyeceğim" çıkışından sonra 1977'ye kadar ertelenmişti ancak uzlaşma olacaksa Türk tarafının, güvenlik nedeniyle iki kesimlilikten vazgeçmeyeceği aşikârdı. İki kesimlilik, karma hayatın günlük sürtüşmelerine son verecek, her bölgede asayiş kendi emniyet güçleri ile temin edilecekti. Bu nedenle mal-mülk konusunda Kıbrıs'ın şartlarında adalet "eski mal sahiplerinin mallarına mülklerine dönüşleri ile değil Kıbrıs'a öz şartlarla halledilecekti.

Geçen yazımda da yazdığım gibi "global şekilde, tazminat ve takas yolu ile halli" BM Sekreterinin Hukuk müşavirinin de öngördüğü bir formül olarak Fikirler Dizisinde kabul görmüştü. Türk tarafı bu formülü kabul etmekle eski Rum sahiplerin haklarını gasp etmiyor, bu hakkı tanıyor ve "takas, tazminat ve asgari iade veya dönüşe izin ile" konunun hal edilmesini öngörüyordu. Eşdeğer Tazmin yasası da Rum'un Kuzeyde bıraktığı mal ve mülkün gaspı anlamına gelmiyordu.

Konu Başsavcılığın mütalaasına sunulduğunda alınmış olan yanıt "işgal kuvvetlerinin veya işgal sonucunun" tasarrufları ile ilgilidir. Halbuki Kuzeydeki mal-mülk ile ilgili tasarruf Türkiye veya Barış Kuvvetleri tarafından yapılmıyordu.

Tasarruf, halkın iradesi ile kurulmuş olan meşru bir idarenin tasarrufuydu. Rum tarafında kendilerinin yaratmış oldukları meseleyi halletmek niyeti olmuş olsaydı bu konu Fikirler Dizisindeki global formül çerçevesinde çoktan halledilmiş olurdu. Halbuki niyet Kıbrıs'ın tümüne sahip olduğu için Rum liderliği soluğu AİHM'de aldı. Şimdi AİHM'nin kararları karşısında bunalanlar "tapu vermek hataydı" noktasında fikir yürütmeğe ve kendi bindikleri dalı kesmeğe başladılar. Rum tarafı Güneydeki Türk malları için tapu vermemiş, icar yönüne gitmiş; biz de öyle yapmalıymışız! Rum'un, tevessül ettiği sahtekârlığa bakan yok. "Hükümet" olarak zoraki istimlâk diye tapularını aldığı Türk emlakinin tazminatı Kıbrıs meselesi halledildikten sonra ödenir diye yasa yapmış.

Geriye kalanlar tutanın elinde kalmış. Bu konuda kendi aralarında kavga edip duruyorlar. Nüfus mübadelesinden sonra dünyadan aldıkları paralarla kendi göçmenlerinin çoğunu rahatça yerleştirmişler. Göçmen evlerini yabancıları kandırmak için kullanıyorlar. Bizdeki durum bambaşka bir durumdu. Tapu verilmese göçmen çivi çakmayacak, kimse yatırım yapmayacak, göç en cazip çare olacak, ülke boşalacak. Rumların siyasi maksatla AİHM'ne müracaatları işi nereye getirmiştir? Yine tazminat ve takas kapısını açık tutan fakat tek yanlı yapıldığı için meselenin esasını ele aldırmayan Tazminat komisyonuna getirmiştir. Bu komisyonun yasası Türkiye tarafından bir oldu-bitti şeklinde Meclise getirildiğinde Meclisteki arkadaşlarımız Yasayı Güneydeki Türk mallarını da kapsayacak şekilde tadil etmiş olsalardı bugün Orams davası gibi bir dava ile de karşı karşıya kalmayacaktı. Bunu yapmak için halâ çok geç kalınmış değildir.

Mal-mülk meselesi görüşme masasında halledilecek bir meseledir. Nasıl ki Fikirler Dizisine ve Annan Planına da bu şekilde ele alınmıştır. Şimdi de ayni şekilde ele alınması gerekir. Bunun gereği kendi devletimize ve bu devletin kendi yasaları ile yapmakta olduğu tasarrufa ve dolayısı ile kendi tapumuza yürekten inanarak sahip çıkmaktır.

Dıştan gelen her olumsuz tepki karşısında saf değiştirmek değildir. Mal Mülk meselesinde global yaklaşım tek çıkar yoldur. Bu yolda 1963'den bu güne kadar Türklere yapılanların tazminatını talep de vardır. Kendimiz güvenelim ve Kıbrıs'ta işgalden kaynaklanan bir durum olmadığını savunmaktan çekinmeyelim. Tapularımızın Devletin Garantisi altında olduğunu unutmayalım ve unutturmayalım. Orams davasında karar yine saçma sapan düşüncelerle aleyhimize çıkacak olursa tepkimizin Devletin şanına ve adaletin gereğine uygun olması için şimdiden kafa yormaya bakalım.

Devlet pes etmez, halkının hak ve hukukunu sonuna kadar korur. Tapularımız halkımızın hakkıdır ve devletin hukukudur. Korunmalıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları