Samimiyet gerek

Yayın Tarihi: 10/08/09 00:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Hükümet, Din İşleri Dairesi Sorumlusu ile anlaşarak yaz aylarında, arzu eden ebeveynin çocuklarına din kursu için yeşil ışık yaktı. Bence de iyi yaptı. Derhal "Atatürkçülük" şemsiyesi altında bu kurslara karşı çıkanlar seslerini yükseltmekle kalmadılar, ayni zamanda okulları da işgale başladılar. Konu ülke için önemli bir konu olduğu için Milli Eğitim Baklanından ve Din İşleri Dairesi Sorumlusundan bilgi aldım. Aldığım bilgi beni tatmin etti. Bunu basın halka duyurdu. "Ülkeyi kara çarşaflılar ülkesi yapacaklar"; "Atatürk ilkeleri ve laiklik elden gidiyor" diye yola çıkmış olanlardan beş-on kişi gelip teşekkür etti. "Bizim de endişemiz kalmadı" dediler fakat sözde Atatürkçülerin eylemleri devam ediyor. Bence Hükümet bunlara gereken bilgiyi vermeli ve hükümetin murakabesinde yapılacak olan bu kurslarla ilgili eylemlerinin din işlerini siyasete alet etmek olduğunu kendilerine anlatmalıdır. Atatürk'ün istemediği de budur! Açılan Kur'an kursu değildir; çocuklara Arapça öğretilecek, Kur'an ezberlettirilecek diye bir şey de yoktur. Yapılmak istenen Atatürk'ün de ta baştan istediğidir. Dinimizin esaslarını evlâtlarımıza öğretmektir. Atatürk bunun yerini de okul olarak göstermişti.

Öğretmenlerimizin çoğu bir fatiha süresini okumaktan acizdir. Atatürkçülüğü ileri sürerek Atatürk'ün "Türk insanı dinini bilsin diye Türkçe'ye çevirttiği Kuranı Kerimin tek sayfasını açmayanlar ellerini vicdanlarına koysunlar: Atatürk'ün nutkunu okudular mı? Atatürk'ün güzel dinimiz hakkında söylediklerini, yaptıklarını biliyorlar mı? Prof. Dr. İsmail Yakıt'ın Atatürk ve Din adını verdiği küçük bilgi dağarcığından haberleri var mı?

Bir "Atatürkçü" sorumlu "ilk okul çağındaki çocuklar din ayırımı yapamazlar; onlar ancak 15 (bazılarına göre 18) yaşından sonra hangi dini isterlerse onu seçebilirler; çocuklara zorla Müslüman ol denemez" diyecek kadar ileri gidebildi. Bu, tamamen saçma bir görüştür. Her baba ve ananın kendi evlâdını kendi dininde yetiştirme hakkı vardır ve bu hak çocuk doğduğu andan itibaren başlar. (Hristiyanlarda bu başlangıç vaftiz merasimi ile noktalanır). Çocuk kendi dininin esaslarını bilerek büyür ve gün gelir, şu veya bu nedenle dinini değiştirmek isterse, değiştirebilir. Biz küçük yaşlardan itibaren evimizde büyüklerimizin namazı-niyazı ile, ilk okulda din öğretmenimizin verdiği bilgilerle, sonradan dinimiz ile ilgili Aydın din adamlarının yazdıkları kitapları okuyarak, dini günlerimizin kutsiyetini idrak ederek yetiştirildik. Atatürk'ten aldığımız feyz ile "dinci" denilen istirmacıların tuzağına düşmedik. Allah ile aramıza kimseyi aracı olarak koymadık. Ağaçlara bağlanan bez parçalarından, şu veya bu ölünün kabrinden medet ummadık, sadece Allah'a sarıldık, O'na yalvardık. Tıpkı Atatürk'ün dediği ve yaptığı gibi. Dolayısı ile bir ana ve babaya "sen kendi çocuğuna din bilgisi veremezsin, verdirtemezsin; Allah sevgisi nedir, Allah korkusu nedir, dinimizin ahlaki telkinleri nelerdir anlatamazsın" demek hakkı kimsede yoktur.

Atatürk'ü ve laikliği dinsizlik olarak algılayan yobaz kitle ülkeyi İran'a, Arabistan'a benzetecek endişesi içinde olan gerçek Atatürkçülerin ve Laiklik yandaşlarının yapmaları gereken tek şey dine karşı çıkmamaktır; Atatürk'ün yaptığı gibi dinimizi hurafelerle karartanlar karşısında seslerini yükselterek, gençlere "Atatürk'ün Türkçe'ye çevirttiği Kuranı Kerimi ve Atatürk'ün nutkunu okuyunuz; Çılgın Türkleri ve benzeri eserleri de okuyunuz, kendinizi Allah'ın yolunda iyi, doğru, dürüst, çalışkan kişiler olarak geliştiriniz; Atatürk gibi bir dahiye sahip olduğunuz için Allah'a şükrederken, onun da güzel dinimiz için Allah'a nasıl şükrettiğini bilerek, akıl ve iman yolundan ayrılmayınız" demeleri gerekir.

Hükümet, Din İşleri Dairesi sorumlusu ile birçok ebeveynden gelen talebe cevap vererek kontrollü bir şekilde arzu eden ebeveynin çocuklarına din ve ahlâk kursları verilmesine onay vermiş. Besmele demeden, bu konuda bu kadar yaygarayı samimi bulmadığımı söylemek zorundayım. Kurslar, gericiliğe, Atatürk ve laiklik düşmanlığına fırsat verir hale geldiği takdirde bunların karşısına ilk çıkacak olanlardan biri olacağımı, beni bilenler, zaten teslim etmektedirler. Beni düşündüren tek husus kursların süresi olmuştur. Kanımca bu kısaltılabilir. Ancak bırakalım bu yeni süreç bu yaz tecrübe adilsin. Alınacak sonuca göre yeni tedbirler alınabilir herhalde.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları