Egemenlik

Yayın Tarihi: 31/12/09 00:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Sayın Turgut Özakman'ın CUMHURİYET (Türk Mucizesi) adını verdiği tarihi romanında, tarihi gerçeklere vurgu yapılmakta ve Atatürk'ün emperyalistler karşısında şahlanışını, Lozan'da İsmet İnönü'nün boyun eğmeyen tutumunu heyecan verici bilinen üslubuyla dile getirmektedir. Çılgın Türkler, Çanakkale gibi CUMHURİYET de "vatanım, Türkiye'm" diyen herkesin kitaplığında bulunması gereken bir eser!

Meclisimizin 2009 yılının son oturumunda Egemenlik konusunda kararlı tutumları ile halkımızın yüreğine su serpmiş olan değerli temsilcileri içimden kutlarken, CUMHURİYET'in önümdeki sayfalarından da ölümsüz Atatürk'ün şu sözlerini okuyordum. Sizlerle paylaşmak istedim:

EGEMENLİK HİÇ KİMSE TARAFINDAN,HİÇ KİMSEYE, İLİM İCABIDIR DİYE,MÜZAKERE İLE, MÜNAKAŞA İLE VERİLMEZ.EGEMENLİK KUVVETLE, KUDRETLE, ZOR İLE ALINIR.TÜRK MİLLETİ DE EGEMENLİĞİNİ İSYAN EDEREK, BİLFİİL KENDİ ELİNE ALMIŞTIR.BU OLMUŞ BİTMİŞ BİR DURUMDUR.....MESELE BU OLMUŞ BİTMİŞ DURUMU İFADEDEN İBARETTİR....TÜRKİYE HALKI EGEMENLİĞİNE,KAYITSIZ VE ŞARTSIZ HAKİM OLMUŞTUR. EGEMENLİK HİÇBİR RENKTE, HİÇBİR ŞEKİLDE , HİÇBİR MANADA ORTAKLIK KABUL ETMEZ. UNVANI NE OLURSA OLSUN HİÇ KİMSE MİLLETİN İKTİDARINA ORTAK OLAMAZ

1960 Antlaşmalarında Kıbrıs'ın bağımsızlığında ve egemenliğinde ortaktık. Bir Kıbrıs milleti var olmadığı için bu garantilenmiş ortaklığın "Kıbrıs'ın bağımsızlığını korumak için" yeterli olacağı sanılmıştı. Kavganın nedeni olan Enosis (ve onun karşıtı olan Taksim) de yasaklandığına göre bu beklenti pek de hayaldir denemezdi. Ancak ortaklıkların kalıcı olabilmesi ortakların iyi niyetine ve ortaklığa birlikte sahip çıkmalarına bağlı olduğu unutulmuştu. Rum-Yunan ikilisi için 1960 Ortaklık Devleti "enosise sıçrama tahtası" olarak değerlendirilmişti. Gerçekten de üçüncü yılda Enosis için sıçrayıverdiler. Beklentileri çok kısa bir süre içinde Enosisi sağlamaktı. On bir yıllık milli direniş ve bunun sonunda Barış Harekâtı nedeniyle de nüfus mübadelesini kabul ederek iki kesimli federasyon zeminine düştüler. Kısacası egemenliği paylaşmak formülü iflâs etmiş oldu. Ortakların kendi sermayeleri ile (yani ayrı egemenlik ve bağımsızlıktaki hakları ile) ayrıldıkları kabul edilmiş olsaydı, Kıbrıs meselsi çoktan halledilmiş olurdu çünkü Rum idaresi Kıbrıs'ın tümüne sahip çıkamazdı, çıkarılamazdı. Meselenin hallinin uzaması emperyalist ülkelerin Türk'e karşı olan hıncından, hırsından olmalıdır.

1960'ın ortakları Kıbrıs'ı Yunan yapmak için kan döken ve kendilerini Yunanistan'ın ayrılmaz kopmaz parçası olarak gören Kıbrıslı Yunanlılar (ellino kipriyolar) karşısında buna boyun eğmeyen, Türkiye'nin ayrılmaz kopmaz bir parçası olan Kıbrıslı Türklerdi. Bunlar da adanın eski sahibine dönüşünü savunuyorlar, bunun için direniyorlardı. Yani iki millet Kıbrıs'ın kaderini tayin konusunda kavgaya tutuşmuşlardı. Egemenlik için mücadele ediyorlardı. Bir ara TAKSİM masaya yatırıldı. Burada da Türkiye ile Yunanistan'ın egemenlikleri, Lozan dengesi bahis konusuydu. Yunanlılar ve Makarios "olmaz" dediler. Kıbrıs'ın tümünü istiyorlardı. Başaramadılar ve 1960'ın Ortaklığına razı oldular. 1963'de bizi ortaklıktan silâh zoru ile dışladıklarında "bağımsızlıktaki ve egemenlikteki hakkımızı" gasp etmiş değillerdi. Bu haklarımızı can vererek koruduk. Şimdi Rum tarafının yeniden bizimle egemenliği paylaşmak niyeti olsa da, 1963'den ders alarak bizim bunu kabul etmememiz ve yeni bir ortaklığın iki egemen halk ve onların devletleri arasında olabileceğinde ısrarlı olmamız gerekmektedir. Bu, uzlaşmazlık değildir, kalıcı bir uzlaşmada ısrar etmektir, Rum'un ve Yunanın oyununa gelmemektir.

Atatürk'ün dediği gibi var olan, 46 yıllık mücadelemizle koruduğumuz, 26 yıllık devletimizle somut hale getirdiğimiz egemenliğimize kimse ortak çıkamaz; kimse egemenliğimizi başkası ile paylaşamaz. TBMM'de ve KKTC meclisinde bu yönde kararlar vardır. Bunlar hala geçerlidir. Meclisler bunları ters yüz eden kararlar almamışlardır.

Egemenlik, Rumlarla yapılacak herhangi bir anlaşmada, dayanılacak ve hiçbir zaman elden bırakılmayacak bir temeldir. Hak ve hürriyetler, eşitlik ve sınırlar egemenliğimizden kaynaklanmıyorsa geçici ve aldatıcıdır. 1960'daki Garantilenmiş ortaklığı yıkan Rum tarafı ile yeni bir ortaklık ancak iki eşit egemen halkın ayrı ayrı egemenliklerinin kabulü ile kalıcı olabilir. Yıkım ve 46 yıllık ezgi modelini tekrarlamak akıl işi değildir. Rum tarafında ne niyet, ne de siyaset değişmiş değildir. Dünyaya "uzlaşan uslu taraf" görüntüsü vereceğiz diye bu halkı yeniden ateşe atmak hakkı kimseye verilmiş değildir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları