Dubai: "Hem katı İslamcı hem de Batı'nın en modern hali"

Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri'nin en büyük emirliğidir. Yani temelinde Arap ve Müslüman'dır. Düşündüğünüzde ya da haklı bir ön yargı ile baktığınızda, aşırı muhafazakar bir ülke tezahürü ile karşı karşıya kalırsınız. İçki içilmediğini, tüm kadınların kıyafetlerinin İslami usullere göre olduğunu düşünürsünüz.

Bilakis; New York'ta ne görürseniz, Dubai'de de aynısı ve hatta daha da ekstremi var.

Örneğin Dubai'de normal müesseselere içki ruhsatı verilmez. İçki satma ve müşterilerine sunma izni sadece otellere veriliyor. Bu kural, otellerin inşaatına öyle bir etki etti ki, akıllara durgunluk verir.

İÇKİ İÇECEKSEN OTELE GİT

Oteller, tabanı son derece geniş bir alana yayılan ve ortasına bir gökdelen dikilmiş bir şekilde inşa ediliyor. Nedeni, tabana yayılan restoran, bar, kulüp gibi müesseselerin otelin içki ruhsatından yararlanabilmesi. Yani Dubai'de içki içmek için bir otele ya da fiziksel olarak otele bağlı bir işletmeye gideceksiniz.

Bir başka ifadeyle turizm aklı son derece gelişmiş Dubaili yöneticilerin, İslami kuralları sert bir şekilde uygulaması ile çok esnetmesi arasında ince bir çizgiyi kullanmak kaydıyla kurduğu turizm sistemi ile karşı karşıya kalıyorsunuz.

'DUBAİ MUCİZESİ' MEKTUM AİLESİ'NDEN


Bu dahiyane fikirler ve Dubai'nin zaman zaman New York'a kafa yedirtecek derece gelişmesi, El Mektum Ailesi'nin başının altından çıkıyor.

Şeyh Muhammed Bin Raşid El Mektum, ağabeyinin ölümünden sonra 2006 yılında hükümdar olarak göreve başlamış ama öncesinde tam bir Batılı iş adamı gibi davranmış.

Palm Adaları'nın oluşturulması ve lüks Burj Al Arab Oteli'nin de aralarında bulunduğu Dubai'de çok sayıda proje geliştirmeleri yaptı. Ayrıca şu anda dünyanın en yüksek binası Burç Halife'nin yapımını da teşvik etmiş.

Forbes dergisi tarafından, servetinin 12.3 milyar $ olduğu tahmin edilmektedir.

DUBAİ'DE KKTC İZLERİ

Dedim ya Dubai'de, AKOL Development'in davetlisi olarak, CityScape Emlak Fuarı'na gitmiştim. Orada stanta yaklaşan birisi bize Türkçe konuşmaya başlayınca haliyle mutlu olduk. Aksan Kıbrıslı Türk aksanı olunca mutluluk katlandı. Kendisini tanıtınca, iyice yüzümüz güldü. Karşımızda duran kişi, Milli Arşiv'in kurucusu Mustafa Haşim Altan'ın oğlu ve Şarjah Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Haşim Altan idi. Tanıştık, sohbet ettik. Sheffield Üniversitesi'nde geçirdiği uzun yıllar sonrası Dubai'de akademik kariyerine devam ediyor ama kalbinde ve aklında hep Kıbrıs'a dönme arzusu olduğunu hissettirdi. "Dönme, perişan olursun" diyesim geldi ama ağzımdan bir türlü o kelimeler çıkmadı.

Aynı günün akşamı, otele gittiğimizde, Türk olmadıkları halde Türkçe konuşan birileri ile sohbet ediyordu birlikte seyahat ettiğim arkadaşlarım. Merak edip yaklaştığımda ise bunların birisinin Doğu Akdeniz Üniversitesi Makine Mühendisliği diğeri ise Girne Amerikan Üniversitesi Havacılık Yönetimi Bölümü mezunu iki genç olduklarını öğrendim. Dubai'de çalışıyorlarmış. Demek ki bizim buraların diplomaları, rekabetin en dorukta olduğu ve işlerin aslanın midesinde olduğu Dubai'de kabul görüyormuş. Sevindim doğrusu.

Allah'ın çölünün ortasında Allah'ın Arabının yarattığı mucizeyi görmeyenlerin görmesini tavsiye ederek, Dubai izlenimlerime nokta koyuyorum.