Raif Denktaş: Politikacı, akademisyen, yazar, müzisyen, Denktaş’ın oğlu…
Daha 34 yaşındayken geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybeden, “eski milletvekili”, “akademisyen”, “müzisyen” ve “Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Raif Denktaş’ın oğlu” sıfatlarını taşıyan Raif Denktaş, 36 yıl önce, askeri bir araçla çarpışmasının sonrası hayatını kaybetti…
Bugün 26 Aralık… Daha 34 yaşındayken geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybeden, “eski milletvekili”, “akademisyen”, “müzisyen” ve “Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Raif Denktaş’ın oğlu” sıfatlarını taşıyan Raif Denktaş’ın 36’ncı ölüm yıldönümü.
Raif Denktaş’ın bugün, kabri başında anılması bekleniyor…
Ölümünden iki hafta önce, Türkiye medyasının “Kıbrıs’a uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı” ya da “Türk suikastçı Hüseyin Kocabaş'ı evinde sakladığı” başlıklı manşetleri nedeniyle, ailesiyle birlikte manevi yıkıma uğrayan Raif, söz konusu haberlerin yayınlanmasının ardından, Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde ders verdikten sonra Gazimağusa'dan dönerken Cihangir yakınlarında geçirdiği trafik kazasında ağır şekilde yaralandı.
Raif'in kullandığı otomobille “askeri araç” çarpıştı.
Raif daha sonra Ankara’daki bir hastaneye sevk edildi ancak hayata tutunamadı.
Raif ile ilgili iddiaların ortaya atıldığı dönemin, babası Rauf Raif Denktaş’ın, Türkiye'nin siyasi taleplerini kabul etmediği döneme denk gelmesi yıllardır dikkatleri üzerine çekiyor.
Oğlunu kaybettikten yıllar sonra baba Denktaş, Türkiye’deki Vatan gazetesine verdiği röportajda, oğlunun ölümünden, açıkça Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı’nı sorumlu tutmuş ve o haberleri MİT ajanlarının yaptırdığını öne sürmüştü:
“Kendisi de çok sert araba kullanan birisiydi ve o günlerde büyük bir manevi baskı altındaydı. Şöyle başladı iş: Ölümünden birkaç ay evveldi. Birden bire büyük bir gazetede uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor diye bir manşet çıktı. Raif ağlayarak bana geldi, "Baba, ben çocuklarıma bunu nasıl bırakırım" dedi. Oğlum tekzip yaz dedim. Yayınlamadılar. Nereden çıktı diye araştırdım tabii. Nurettin Ersin Paşa (Eski MİT Müsteşar Yardımcısı, 1984'te kadar Milli Güvenlik Konseyi üyesiydi), Allah razı olsun, ona dedim ki "Bu gazeteye göre MiT'e ifade veren falan kişinin beyanatıdır. Allah aşkına, billah aşkına aileyi de tatmin etmek için bu ifadeyi bize gönderir misiniz?" İki bant halinde gönderdi bana. Bandın biri baştan aşağıya kadar bu adam kendi ilişkilerini şey yapar, Kıbrıs'a gelir, Kıbrıs'ta bir Raif var, kamyoncu Raif diye bilinir, bununla ilişkilerinden bahsediyor. Kamyoncu Raif, kamyoncu Raif... İki-üç saatlik bir bant. O bant bir tarafa... Ondan sonra o büyük gazeteye verilen bilgi. Yani ikinci bant: "Sen Raif'le falan falan işleri yaptığını söyledin. Evet. Bu Denktaş'ın oğlu Raif miydi? Evet." Bu, o büyük gazeteye (Hürriyet) veriliyor. MİT tarafından? Evet, niçin yine? Çünkü ben o yıllarda yine Türkiye'de hayır mı diyelim, evet mi diyelim diye bir tartışmanın içindeyim. (Gazeteci soruyor: Yani MİT bunu hükümetin (Dönemin Başbakanı Özal) bilgisi dahilinde mi yapıyor yoksa içindeki bir kanadın operasyonu mu?) Evet, onun içinden biri. MİT'in (Dönemin MİT Müsteşarı Burhanettin Bigalı) resmi şeyi mi bilmiyorum. Ama oradan basma bu şekilde sızdırılıyor. Bunun üzerine ben o gazetenin Yazıişleri Müdürü'ne "Nasıl yaparsınız bunu" diye soruyorum. Bana verdiği yanıt çok ilginçti. "Bizim istihbarat şefimiz Yunan asıllı biriydi, onun işine son verdik" dediler. O da öyle kaldı. Bu olaydan bir ay evvel aynı gazetede yine manşet: Raif bir anarşisti (Savcı Doğan Öz'ün katili Hüseyin Kocabaş) evinde saklıyor diye. O zaman da ben Kiprianu'yla New York'ta görüşmeler yapıyorum. Ve oraya gelmeden önce güya Kiprianu'nun komando oğlu kaybolmuş, kaybettiren de seçime hazırlanan Klerides'miş gibi bir hava var. Klerides bu laflara tahammül edemeyip seçimden çekilince Kiprianu'nun oğlu da ortaya çıkıyor. Ben de New York'ta "Oh bunu Kiprianu'nun aleyhine ne güzel kullanırım" diye bekliyorum. Ama ben gidene kadar gazetede bu çıkıyor. Benim hiç haberim yok. Raif bu kez yine telefonda "Baba yine böyle yaptılar, ne yapacağım" dedi. Dava et gazeteyi dedim. Etti ve o gazete 50 bin lira tazminat ödemeye mahkum oldu. Ama tekzibi yayınlamadılar. İşte Raif o psikoloji içinde üniversiteye gider ders verir ve gelirdi. O kazayı da o zaman yaptı. Hayatımın en büyük trajedisidir.”
Raif, Hürriyet gazetesinin saldırıları sonrası bir açıklama yayınlamış ve Türkiye’nin, söz konusu iddialara açıklık getirmesini talep etmişti ancak ölümünün üzerinden 36 yıl geçmesine karşın, konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmadı:
“Büyük bir oyun oynandığını hissediyorum. Evim ve iki eski arabamdan başka hiçbir maddi varlığım yoktur. Ama şerefli bir ismim, canımdan çok sevdiğim ailem, dostlarım ve bir görevim var. İfadeleri alanların, basına aktaranların kimler olduğu Türkiye Cumhuriyeti ilgili makamları tarafından iyice incelenmelidir. Türk yetkililerinden bu rezilliği ortaya çıkarmalarını beklemek, en doğal hakkımdır.”

SİYASİ HAYATI…
1976 Genel Seçimlerinde Ulusal Birlik Partisi Milletvekili olarak Federe Meclis'e seçilen Raif, Genel Sekreter olarak görev yapmasına rağmen görüş farklılığı nedeniyle 1981 yılında UBP’den istifa etti. 1982'de Yurtsever Aydınlar Birliği ve 30 Aralık 1982'de Sosyal Demokrat Parti'yi kurdu.
1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasının ardından partisini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Meclisi'nde milletvekili olarak temsil etti . Ayrıca daha geniş olan Sosyal Demokrasi Grubu'na üyeliğini de değiştirdi, ancak bu hamleyi iptal etmek zorunda kaldı.
Denktaş, babasına karşı güçlü bir eleştirmen olarak biliniyordu ancak buna rağmen 1985 yılında Cumhurbaşkanlığı Siyasi Danışmanı olarak atanmıştı.
Bir Kemalist olarak, Mustafa Kemal Atatürk'ün fikirleri üzerine birçok makale yazdı ancak Türkiye'nin olası bir ilhakına karşı bağımsızlığı şiddetle destekledi.
1984 yılında, Toplumcu Kurtuluş Partisi lideri İsmail Bozkurt ve Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Sekreteri Naci Talat Usar ile birlikte Kıbrıs'ın güneyine yaptığı ziyaret, 1974'ten sonra ilk ziyaret olarak rapor edildi.
Bu ziyaret milliyetçiler tarafından ağır bir şekilde eleştirildi ve Güney’i ziyaret edenler, bazı gazeteler tarafından "hain" olarak adlandırıldı.
MÜZİSYEN KİMLİĞİ
Raif, babasına kafa tutan siyasi kimliğinin yanı sıra, müzisyen bir kimliğe de sahipti.
Müzikle tanışması, iki ‘hemşerisinin’ de çaldığı TED Ankara Koleji'nde başladı. Okul orkestrasında bas gitarı çaldı. Kıbrıs'a döndükten sonra 1968'de Bayrak Kuartet'e katıldı. Ordu tarafından desteklenen bando, Raif'in konuşlandığı 22. Bölük karargahının bodrum katında çalışmalar yaptı.
1969 yılında Raif, Ferahzat Gürsoy, Erdinç Gündüz ve Aydın Kalfaoğlu ile birlikte Sıla 4’ü kurdu.
Grupta solistlik yaptı, bas gitar çaldı ve şarkı besteledi.
Sıla 4 halen, Kıbrıs Türk müziğini şekillendiren, halk ezgileri ile şarkı sözlerini bir araya getiren ve çağdaş bağlama göre düzenleyen en etkili müzik grubu olarak kabul ediliyor…
Raif Denktaş, sadece Kıbrıs'ta değil, Türkiye'de de popüler olan Gariban ve Ayrılık gibi birçok farklı şarkı besteledi.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.