Evet… Asgari ücreti napıyoruz?!

Gerçeklerden uzak bir samimiyetle hükümetin 1 şubattan itibaren hayata geçireceği elektrik zammı ile memur dışında sosyal sigortalıyı ve asgari ücretliyi hiçbir şekilde düşünmeyen maaş artışının kavgası hayli uzun süreceğe benziyor.

Tabii zor durum. Hükümet işveren tarafıyla hiçbir zaman ters düşmek istemez; neticede siyasi partilere oy veren sade vatandaşlardır ama para veren de işverenlerdir. Ve büyük işletmeler ki bünyesinde birçoğu yüzden fazla işçi çalıştırır, bu çalışanlara hiçbir şekilde fazla para vermek istemez.

Neyse gelelim bizim gariban asgari ücretli çalışanlara, yani sokaktaki vatandaşa. Çalışma Bakanı Gürpınar, aralık ayında yaptığı açıklamada, Ocak ayında asgari ücret komisyonunu toplayıp yeni asgari ücreti belirleyeceklerini belirtmişti.

Gelin görün ocak ayının bitmesine 10 gün kaldı ama Çalışma Bakanı Gürpınar hala komisyonu toplamadı, üstelik de hayat pahalılığının açıklanmasına rağmen.

ASGARİ ÜCRET AYLARCA BELİRLENEMEYEBİLİR

2014 yaz aylarından neredeyse yıl sonuna kadar süren toplantılar ve geç gelen uzlaşı nedeniyle aslında asgari ücret daha yeni belirlendi havası var belki de. Her ne kadar yeni belirlenmiş gibi görünse de aslında yeni değil geç belirlendiği için böyle bir algı var. Bu nedenle Bakan Gürpınar, komisyonu bir an evvel toplamalı ve hayat pahalılığı oranında bir artış vermeli, en azından bunu tartışmaya açmalı. Aksi takdirde sözünü tutmamış olur, işverenin tarafını tutmuş gibi olur, ki Aziz beyin asgari ücretin artması için oldukça uğraşlar verdiğini biliyoruz.

Şunu da asgari ücret konusunda son söz olarak söylemek gerekir; her ne kadar anti demokratik bulsam da tarafların uzlaşmazlığı halinde hükümetin tek taraflı asgari ücret belirleyebilecek olmasını ki henüz bunu Bakan Gürpınar hayata geçiremedi, bunu her ne kadar anti demokratik bulsam da kıt kanaat geçinen çalışanı da işverenin insafına bırakmama konusunda önemli bir adım olarak da kabul edilebilir.

Bu ülke de ne yazık ki işveren her zaman çalışanını çalma potansiyeline sahip oluyor.

İŞ KAZALARININ ÖNÜNE GEÇİLEMİYOR

"35/2008 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası". Bakan Gürpınar'ın elinde böyle bir silah var, bu yasadaki yetkilerini kullanıp ceza yağdıracak bunun başka izahı yok. 2014 yılında ciddi anlamda bol iş kazalı bu da yetmezmiş gibi ölümlü kazalara şahit olduk.

Şimdi burada iki önemli soru işareti var. Bu iş kazaları ihmalden dolayı oluyor, bu kesin. Bu kesin olduğuna göre şu önemli iki soruyu soralım; birincisi sürekli seçim havasında olduğumuz için mi iş yerlerinde ihmalde bulunanlara sert ve toplu operasyonlar düzenleyemiyorsunuz? yoksa eleman yetersizliğinden mi kaynaklanıyor mu?

Bana biraz birincisi daha ağır basıyor gibi geldi.

Sonuç olarak, Bakan Gürpınar, aktif siyaseti düşünür mü bilmem, belki ileride düşünebilir. Gerçi ben aktif siyaseti düşünmediğini duymuştum başkalarından ama ister aktif siyasete devam edecek olsun ister etmeyecek olsun. Geriye dönüp baktığında yurttaş "bu adam uğraştı ama Hükümetinde iş yoktu, o napsın" diyebilsin.

Bilmem anlatabildim mi?

Daha yaşlı bakım evini, çocuk istismar konusunu, ailesiz çocukların topluma kazandırılması gibi konuları hiç konuşmadık…

***************

Bunlarda benim mesajlarım:

*Sn Erkut Şahali; size karşı hep bir sempatim olmuştur, bu eksilmez de, sizi gerçek bir abi gibi severim ama Gazimağusa Belediye Başkanı İsmail Arter'e haksızlık yaptığınızı düşünüyorum. Kayalp'e olan vefa borcunuzu böyle ödemeyin bence.

*Sn İsmail Arter; Erkut Şahali'nin şahsınıza yönelik yaptığı ağır eleştirilere yakında cevap vermeye hazırlanıyormuşsunuz. Örneğin 13.4 milyon tl borç ve geri dönüşümünün en az yarısı imkansız olan 25 milyon tl alacağın izahatını eski başkana sorarak başlayabilirsiniz.

* Sn Zeren Mungan; umarım bir gün kısmet olur ve bir söyleşi yaparız. Bilin ki size gerçekten sevgim var; yalnız Vergi dairesinin ne içinde ne dışında güvenlik kamerası olmadığını duydum. Bunu gidip bugün yerinde inceleyeceğim. Eğer yoksa böylesine sıcak paranın döndüğü bir binada nasıl olur da güvenlik kamerası olmaz diye Salı günü bir yazı okuyacaksınız.

*Sn Yüksel Çelebi; gerçekten yaşıyor musunuz? Yoksa bir tek seçim zamanı mı sandüç yiyebileceğiz?

*Sn Ersin Tatar; bazı gazeteci dostlar sizi UBP içinde yıldızı hızla yükselen siyasetçi olarak anıyor; iyi güzel biz de sizi seviyor destekliyoruz ama cephe açılıyor aleyhinize bilesiniz. Gizlin gizlin Ersin bey bazı şeyler. Ama Eroğlu'na en çok destek sizden bunu kaç kez şahit oldum.

* Sn Günay Çerkez; sizleri sıkça basında ve televizyon ekranlarında görmeye başladık. Hayırdır, bir yerlere hazırlık mı var?

*Sn Mustafa Akıncı; bazı gazetelere reklam vermemeniz hayli eleştiri konusu oldu. Bence en erken zamanda alınan gazetelerin gönlünü almaya bakın. Seçim üstü küs bir medya işinize etmez. Değil mi ama?

*Sn Yakup Latifoğlu; en nihayet asgari ücretle ilgili kısacık da olsa bir mesaj yayınladınız. Yani kısa olmuş ama neyse dedim kendi kendime. Ortalık ne zaman oturup kalkacak dersiniz?!!!

*Sn Sami Dilek; en erken zamanda size bir basın desteği yapalım. Unutulup gideceksiniz bu sessizliğiniz devam ederse.

*Sn Rasıh Reşat; sıkı bir rejime girmişsiniz, hatta yakında gece yürüyüşlerine de başlayacakmışsınız. Size bir atkı sözüm var, bugün alıp geliyorum.

*Sn Hüseyin Ergil; Behike 56'ları siz Polat Alper ile içmeye devam edin. Hatta zeytin odunlarınızı da onunla paylaşmaya devam edin. Arkadaşlarınızın ahı ikinizi de tutacak.

****************

GÜNÜN SÖZÜ

ÖNCE MENFAATLER SONRA FİKİRLER ÇATIŞIR

VİKİNG ATASÖZÜ