Federasyonun gevşeği olmaz... Sizi kandırmasınlar...

Yayın Tarihi: 10/10/18 07:30
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Rum Lider Nikos Anastasiades'e bir kez daha hayran oldum. Kendisi avukat mesleğini vakti zamanında nasıl başarıyla icra etmişse ve görüşme masasında Türk tarafıyla nasıl bir ciddiyet takınıp bizimle alay etmişse yine aynı başarılı aktör kimliğiyle karşımızda duruyor.

Rum liderin, Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile girmiş olduğu yakın ilişki herkes tarafından hayret ve ilgiyle izleniyor. Bu işin çok başka boyutu. Bunu başka bir yazımızda ele alacağız ya da hiç ele almayacağız ancak son kurulan müzakere masasında Türk tarafının olağan üstü bir performans sergilemesi ve çözüme ciddi anlamda yaklaşılmasına rağmen küçük çocuklar gibi taş atıp kaçtığını hiç kimsenin unutmaması gerekir.

Kıbrıs Türk tarafı, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın göreve gelmesinden sonra ete kemiğe büründürmek ve mümkünse bir çözüme ulaşmak için var gücüyle çalıştı. Hepimiz Akıncı'yı tanıyoruz, Akıncı her zaman makuliyeti arayan ama tedbiri de elden bırakmayan, toplumun güvenliğinin, özgürlüğünün ve eşitliğinin her zaman altını çizen bir liderdir. Hiç kimsenin kuşkusu yoktur müzakere sürecinin çeşitli tarafları vardır, çözüm yönünde en samimi, en kararlı ve en tutarlı olan Sn Akıncı'nın kendisidir.

Lute yakın bir süre sonra raporunu sunacak, bu rapor 30 Ekimde güvenlik konseyinde tartışılacak ve bunun tabii ki yansımaları olacak. Gerek geçmişin ve yaşanan süreçlerin değerlendirilmesine yönelik, gerekse geleceğe yönelik. Akıncı, hem geçmiş süreçlerin değerlendirilmesinde hem de gelecek süreçlerin en doğru bir biçimde ele alınması için Kıbrıs Türk toplumunu en iyi bir biçimde temsil etmiştir.

Bundan böyle nasıl bir müzakere süreci izlenmesi gerektiğini, neler yapılması gerektiğini ve neler yapılmaması gerektiğini tekrar tekrar hem kamuoyuyla hem de ilgili bütün muhataplarıyla paylaştı.

Hiçbir akıl ve vicdan sahibi insan bu nedenlerle süreç başarısızlıkla sonuçlanırsa bundan Akıncı'yı sorumlu tutamaz tutmamalıdır. Şunu da hemen belirtmek isterim ki genel beklenti cılız olsa da inanın ki eğer bir gün müzakerelerin önü açılacaksa bu Sn Akıncı'nın ortaya koyduğu çaba ve vizyon çerçevesinde olacaktır.

Yani artık sırf görüşme olsun diye görüşme dönemi kapanmıştır. Çözüm odaklı, zaman tahditli ve stratejik bir antlaşmaya bağlı bir çözüm süreci başlayacaktır eğer başlayacaksa. Bu arada bu süreçler tamamlanmadan, raporun yansımaları beklenmeden parametreler öldü, federasyon öldü, yaşasın iki ayrı devlet sesleri yükselmektedir. Gelin görün ki bu sesler her iki taraftan yükselmektedir. Sanki danışıklı bir oyun oynanmaktadır. Çünkü federal çözümü kabul etmeyen ve kabul ettiremeyen Anastasiades, iki ayrı devleti nasıl kabul edip ettirecektir.

Öyle anlaşılıyor ki, Türk tarafından ve Rum tarafından garip bir biçimde çıkan bu ortak sesler ortak birşeyi yapmak için değil, yani iki ayrı devleti elde etmek için değil çünkü zaten bunun olamayacağını biliyorlar, gelinen aşamayı ve bu birliktelikleri bir şeyi engellemek için kullanıyorlar. Yani yapmak değil bozmak için ki bu iki toplumlu iki bölgeli federal Kıbrıs formülünü öldürmektir.

Oysa iki bölgeli iki toplumlu federal Kıbrıs, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar ve üç garantör tarafından kabul edilen, yegane çözüm formülüdür.

1977'de Denktaş-Makarios doruk antlaşmaları bunu ön görüyordu. 1979'da Denktaş-Kiprianu, bir BM Planı olan referanduma sunulan Annan Planında da ön görülen buydu. Şubat 2014 Eroğlu-Anastasiades arasında imzalanan ortak mutabakat metninde de ön görülen buydu. Yani bunun müzakere süreçleri bu formül üzerinde yürütüldü ve bugüne kadar sayısız BM kararları ve Genel Sekreter raporları içerisinde bu formül zikredildi.

Bu böyledir diye başka bir şey tartışılamaz demek istemiyorum. Herşey tartışılabilir. Ama olabilirlik çerçevesinde olmayacak duaya amin çerçevesinde değil.

Ben iki devletli çözümü olmayacak duaya amin olarak görüyorum.

Gevşek federasyona gelince

Sn Akıncı dün hükümetle yaptığı görüşmeden sonra basına çeşitli açıklamalarda bulundu. Bu açıklamasında Anastasiades'in müzakere masasında bugüne kadar hep merkezi yanı güçlü bir federasyonu savunduğunu söyledi ve eğer bu durum gerçekse yeni bir durumdur ve sorgulamaya değerdir.

Kapıların açılmasının tarihinin belirlenmesi ve genel bir değerlendirme yapmak için zaten Nikos'la bir süre sonra görüşeceğim dedi. Nikos'a soracağım konulardan bir tanesi de bu olacaktır dedi. Ama bende Sn Akıncı'nın ses tonundan algıladığım kadarıyla ve gelişmelerin tuhaflığına bakarak Nikos'un bu konuda samimi olduğuna inanmam ve Anastasiades'in yine bir numara peşinde olduğunu düşünürüm.

Son söz olarak federasyona yaklaşmayan ve açık konuşmak gerekirse olabilecek bir antlaşmada masadan karlı taraf olarak kalkacak bir zemini reddeden Anastasiades'in zayıf federasyonmuş, konfederasyonmuş, bu gibi olması mümkün olmayan koşulları kabul edeceğine inanmak büyük saflıktır.

Dikkat edin karşınızda büyük bir aktör var, gözünüzün için bakıp güzel yalan söylüyor; bu aktörün adı da Nikos Shakespeare'dir.

Unutmadan eklemekte fayda görüyorum. Politik menfaatlerin hızla değiştiği bu dünyada ilginç sürprizler de olmayacaktır demiyorum.

*************

Günün sözü

Zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama…Çokta takılmıyorum artık bu uyku konusuna,

Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana…

Câhit Sıtkı Tarancı

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları