Eroğlu'nun söz söyleme hakkı var mı?

Yayın Tarihi: 24/10/18 07:30
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

UBP Onursal Başkanı Derviş Eroğlu çoktan çizmeleri giyip sahaya indi. Desteklediği iki aday olduğu söyleniyor. Biri olmazsa öteki. Söylentiler böyle. Hakkı mıdır istediği adayı desteklemek elbette ki hakkıdır. Neticede Sn Eroğlu'nun tek bir hedefi var Hüseyin Özgürgün'ün artık parti başkanı olmaması. Siyaset genel anlamda ilginç bir olgudur. Bizim gibi demokrasi gelişmemiş ülkelerde liderlik yapmış her siyasi uzun yıllar perde gerisinden partisine hakim olmaya çalışır ama farkında değildir ki artık parti kendi yönetiminde değildir.

Hepimiz kabul etmeliyiz ki Eroğlu parti yönetme, politika yapma konusunda üzerine kitap yazılabilecek ustalıkta bir siyasetçi olmuştur. Uzun yıllar bir ülkeyi yönetip her ne kadar o ülkeyi ileri taşımasa da kendisine bağlı binlerce mürit yaratmayı başarmıştır.

Geçtiğimiz gün bir açıklama yaparak hafta sonu gerçekleşecek kurultayda Divanın oluşturulmasına dikkat çekti ve divanın güvenilir kişilerden oluşması gerektiğine işaret etti. Bundaki gayesi hayli açık.

Mevcut parti yönetiminin bir hile yapmasından korkuyor ve örnekliyor 2013-2015'de olduğu gibi diyor. Çünkü o yıllarda da kendi istediği gibi olmamış ve partiyi istediği gibi yönetememişti.

Derviş beyin seveni sayanı çok olmakla birlikte operasyon yapabilme özelliği ve etkinliği neredeyse ortadan kalktığını hepimiz biliyoruz. Kendisinin siyasete kazandırdığı ve yetiştirdiği pek çok etkin UBP'li artık kendisini dinlemekten çok uzak.

Burada asıl sorgulanması gereken başka konular da var. Derviş bey İrsen Küçük'ü devirmek istediğinde ve bunda başarılı olamadığında UBP'yi bir onursal başkan olmasına rağmen ortadan ikiye bölmeseydi, hükümetten düşürecek ve erken seçime sürükleyecek çok ama çok yanlış tavırlar içine girmeseydi bugün divan dahil her konuda uyarı yapma hakkına sahipti.

Fakat son beş yıldır UBP'ye çok ciddi zarar veren bir onursal başkanın UBP hakkında söz söyleme hakkı var mıdır diye bunu UBP'lilerin iki kez düşünmesi gerekir.

UBP'nin lideri olarak değerlendirebileceğimiz bir siyasinin sırf kendi istediği olmadı diye desteklediği siyasi seçilmedi diye partisini ikiye bölebilen ve DP'ye yama yapan sonrasında da DP'den UBP'ye transfer olmalarını sağlayan bir siyasi UBP için halen söz söyleyebilmekte ve tehlike oluşturabilmektedir.

Adaylar Derviş beyden yardım isteyebilirler, halbuki bugün UBP genel başkanlığına aday olmuş dört adaydan her birinin kendi güçleri ve saygınlıkları vardır. Yani bu adaylar herhangi birinin rüzgarı olmadan da başkan seçilebilirler.

Kimse darılmasın benim düşüncelerim böyle. Derviş beyin şahsına saygım büyük ancak İrsen Küçük kurultayı sonrasında UBP'ye bu kadar zarar veren bir siyasi lideri UBP'liler affetmiş midir diye sorduğumda yalnızca kendimde değil birçok insandan hayır cevabı alıyorum.

Keza son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de binlerce UBP'linin, vekilin ve belediye başkanının başka adaylara oy verdiğini ve Eroğlu'nu desteklememeleri işte bu yazdıklarımın en bariz göstergesidir.

Biz bazı şeyleri çok hızlı unutuyoruz.

İşte bu divan konusunda da UBP kurultayına yine bir güvensizlik sergilediği ve etkin şekilde müdahil olduğunu görüyoruz.

Ne kadar acı. Kim isterse seçilsin ama yeterki kendi bilek gücüyle olsun bu durum. Zaten UBP üyeleri emin olun ki kimi destekleyecekse çoktan kararını vermiştir. Artık insanlar değişti. Büyük bir çoğunluğu talimatla liste ile oy vermiyor ama gelin görün ki siyasiler hala bunu kavramakta zorluk çekiyorlar.

Bugüne kadar Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun siyasetini benimsemedim, benimsemeyeceğim de. Yanlış biri olduğu için değil, hep yanlış yönlendirildiği ve buna izin verdiği için. UBP içinde onca olay yaşandı; Cumhurbaşkanlığının tarafsızlık ilkesini bir yana bırakıp bu olayların birçoğuna müdahil oldu zamanında. Kendisine yapılan eleştirilere kulak tıkadı, duymak istemedi. Amacı kendisini dinleyecek bir grubu UBP içinde hakim kılmaktı, olmadı. Ankara Hükümetinin de kendinden rahatsızlığı artmaya başlayınca o da keskinleşti; işin "benim partim" dediği UBP'nin bölünmesine katkı sağlayacak pozisyona geleceğini eminim kendisi de tahmin etmezdi.

Bazen sinirle düğmeye basarsınız ve bastığınız an içinizi bir pişmanlık kaplar, çünkü yanlış yaptığınızın farkındasınızdır. Ama bu yanlış yolu, daha doğrusu ateşten gömleği giyer ve yürürsünüz. Geri dönüşü yoktur çünkü bazı şeylerin.

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım, sözde muhalif grubun her bir ferdinin Sn Eroğlu'ndan izinsiz adım atamayacağını sokaktaki çocuk dahi artık bilirdi. Onu dinlemeyen herkese de gerekli operasyonu yapıp öyle ya da böyle siyaset sahnesinden silmiştir.

Bilhassa kurultay döneminde Sn Eroğlu'nun taraf tutmasına karşın yaptığımız sert eleştirilere Sn Eroğlu "UBP'li olduğunu ve buna hakkı olduğunu" söylerdi. Bu sözünü benimsemesek de bu kapı bir gerçek olduğundan hiç kimse fazla üstüne gitmezdi Derviş beyin.

Peki şimdi ben soruyorum Emekli Reisi Cumhuruma, tüm saygımla; "Hala UBP'li misiniz?". Eğer değilseniz diyecek bir şey yok ama hala UBP'liyseniz "Aslanı" Tilkilere terk etmek size yakışmaz.

Bütün entrika UBP üzerine dönüyor, ne büyük partiymiş be bu diye içimden söylendim. Yani bir insan niye UBP'ye sahip olmak ister? Bir sorun kendi kendinize bu soruyu, neden?

Cevabı çok basit. Ne kadar yıkılmaya çalışılsa da tabanı güçlü ve geniş; bundan ötürü yaşadığı sıkıntıları üzerinden erken def edebiliyor ve güçleniyor. Peki bu partiye sahip olan neye sahip aynı zamanda? "ülkenin yönetimine"..

Peki bu yazdığım gerçek ise neden CTP, UBP'ye sahip olmak için girişim başlatmadı ya da TDP? Çünkü yanlış ve doğrularıyla kendi kitlelerini büyüttüler, büyütecekler.

CTP'li olmanın suç olduğu yılları da gördük bu ülke de, onlar savaşlarından vazgeçmediler ve ilkeli bir parti oldular.

TDP'de değişik olumsuzluklardan doğdu, kapanmış bir partiydi nerdeyse TKP-BDH, sonra tekrar TKP; bakın şimdi grup olmaya oynuyor ve iktidar. CTP ise çoğu zaman hükümette.

DP'ye bakıyorsunuz, gelen vurmuş, giden vurmuş, en son kendi ilkeli siyasetiyle toparlanmıştı ki partinin arkasına değil altına bir roket taktı birileri, herkes DP ileriye gidecek sanıyor ama yukarı zıplayıp aynı hızla yere düştü.

Çünkü bu güne kadar hep aynı hataları yaptı ve küçüldükçe küçüldü.

Ülkenin içine düştüğü siyasi durum son derece çirkin ve değişime muhtaç bir durumdur. Yaşanan bu tür siyasi yanlışlardan ötürü halkın siyasilere güveni kalmadığı gibi, yarına dair bir yaşama sevinci de kalmamıştır.

***********************

Günün sözü

Belki sıkıca sarılabileceğimiz bir sevgilimiz olmadı, belki yalnızız; ama bilinsin ki adam gibi sevdiğimizdendir yalnızlığımız.

Aziz Nesin

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları