Başbakan güzel oynadı diyorlar…

Yayın Tarihi: 26/03/19 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Başbakan güzel oynadı diyorlar…

Öncelikle bu bir eleştirel yazı değil, onu peşinen söyleyeyim ama bu yazacağım konuya da bir gazeteci gözüyle bakmak zorundayım, eğer bakmazsam işimi eksik yapmış hissederim. Başbakan Tufan Erhürman Kıbrıs Türk Halk Dansları Federasyonu'nun "Geçmişten Günümüze Kültürümüz Dans Ediyor" sloganıyla düzenlediği 8. Halk Dansları Şöleni'ne katıldığı bir etkinlikte oynadı ya da nasıl derler bilemedim, dans etti dersek olmaz, anlaşılmaz, ortama uygun katılım gösterdi ve oldukça güzel bir oyun çıkardı.

Şunu peşinen söylemek gerekir ki Başbakanın davranışını son derece naif ve olumlu buluyorum. Elbette ki benim başbakanım halkın içine karışmalı ve bu zor zamanlarda halkıyla birlikte zaman geçirmeli.

Biz Kıbrıslılar bu tür görüntüleri artık pek fazla görmüyoruz. Ancak kendime şunu da söylemeden edemedim; keşke halk olarak bizlerde Başbakan Erhürman ile sahneye çıkıp keyif içinde folklor oynasak ya da ne bileyim zeybek oynasak.

Gelin görün ki sokaktaki vatandaş Başbakan gibi keyifli değil, kim bilir belki de Başbakan keyifli değildir ama ne yapsın. Zaten en başından kendisi de demedi "ne yapalım elimizden gelen bu"; en başından söyledi bunu, henüz kriz yeni baş göstermişti.

"Ne yapalım elimizden gelen bu", kim bilir gerçekten belki de ellerinden gelen bu kadardır. Yani ülke yönetmek bir potansiyel, kaynak yaratma işidir. Herkes yapamaz. Ben ülke yönetemem mesela, yönetirim diyen birçok siyasetçi de yönetemez bakmayın siz onların kabak kestiğine.

Yalnız şunu da söylemeden edemeyeceğim, yani Başbakan Erhürman, UBP Genel başkanı Tatar'a karşı bir canlı yayın programında üstünlük sağladı diye ya da halk arasına karışıp folklor oynadı diye kime Erhürman'ı Cumhurbaşkanı seçmez ya da başbakana karşı insanların içindeki sevgi seli oluşmaz.

Ülke yönetimi çok başka bir şey ve ne yazık ki Hükümet bu konuda gerçekten çok başarısız. Bu hükümet gitsin başka hükümet gelsin diye yazmıyorum, zaman zaman bazı okurlarımız bunun için çaba sarf ettiğimi düşünüyorlar ama benim hiç böyle bir derdim yok. Ben bu hükümetin başarılı olmasını isteyenlerdenim ama bu hükümetin başarılı olamayacağını ve yıkılacağını da iyi bilenlerdenim. Yani bunun bir duygusallığı yok benim açımdan.

Halk fakirleşiyor ama Başbakan dans ediyor

Dışarıdan bakınca böyle görünüyor. Yazının başında da ifade ettiğim gibi başbakanın kendi kültürüne sahip çıkması son derece güzel bir davranış, ben şahsen hiç rahatsız olmadım ama başbakanın sahnede dans eden görüntülerini dün sabah canlı yayınımda izlerken aklıma 2019 yılının başından beri uygulanan zamlar geldi, hem de hepsi bir bir. Sokaktaki vatandaşın sıkıntılarından dem vurması geldi. Böyle bunlar gözümün önünden film şeridi gibi geçerken diğer taraftan da fulü bir şekilde Başbakanın dansını izledim.

Ne sevindim ne üzüldüm.

Şöyle devam edelim, bir düşünün Ocak ayından itibaren birçok devlet harcında % 30'lara yakın bir zam gerçekleşti, araç ruhsatları ve birçok devlet harcı olmak üzere, hemen öncesinde sigorta ücretleri pahalı oldu, ardından tüp gaz, akaryakıt zammı derken bir hafta sonra elektrik zamlanıyor.

Gıda tüketimi anlamında hayatın ne kadar pahalı olduğunu ve hükümetin bu konuda ciddi anlamda aciz olduğunu söylememe gerek yok sanırım.

Yani bir düşünün derken, ekonomik anlamda inanılmaz bir çöküşün yaşandığı aylardan geçiyoruz, düşüyoruz hem de hiçbir yere tutunamayarak, Başbakan dans ediyor.

Nasıl enteresan bir çelişki aslında, nasıl da ilginç bir ikilem.

Ankara-Lefkoşa güven sorunu ne durumda?

Bir kere şunu da ifade etmek lazım. Ankara Hükümeti ile, Erhürman hükümeti arasında pek dışarıya yansımasa da öyle anlıyorum ki bir güven sorunu var. Bunu Maliye Bakanı Serdar Denktaş'ın "Erdoğan'a sorun" çıkışından anlıyorum. Mali protokolün imzalanmasının gecikmesinden anlıyorum. Düşünün hızla yılın ilk çeyreğini tamamladık ve yarısına doğru gidiyoruz. Protokol yarın sabah imzalansa bile para akışının başlaması zaman alacak.

Umarım, Hükümet Mali protokolü mümkün mertebe uygular ve Türkiye ile aramızdaki bu soğukluk biter, işler yeniden tatlıya bağlanır ve projeler hayat bulur.

Bakın umarım diyorum, zira bu hem şart hem de Hükümetin iç siyasette bayağı yıpranmasına neden olacak bir durum.

Hali hazırda Hükümetin bir seçim şansının da olduğunu sanmıyorum.

Hükümetin ömrü kısa gibi…

Bu hükümetin ömrü uzun değil. Uzun olması zaten doğasına aykırı. İki parti uzlaşamayıp 2 yılda bir ayrılıyorlar, dört parti nasıl uzlaşacak diye sorgulayabiliriz. Evet uzlaşamayacaklarda.

Düşünsenize; önce CTP-UBP, sonra CTP-DP, sonra UBP-DP ve sonrasında daha beş yıl dolmadan erken seçim. Bu yapının içinde sadece UBP yok ama CTP-DP ve iki fazladan parti var. Daha iki yıl önce CTP, DP ile anlaşamamış şimdi nasıl anlaşacak diye soruyor herkes. Doğrudur bende soruyorum bunu nasıl anlaşacaklar?

Elleri mahkûm anlaşacaklar, anlaşmayıp da ne yapacaklar ama nereye kadar? O bir yer neresi peki?

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 7-8 ay kalaya kadar. Peki Cumhurbaşkanlığı seçimleri ne zaman? 2020'de. Yani ne kadar ömrü varmış bu hükümetin? En fazla 2019 Ağustos bilemediniz Eylül'e kadar.

Şimdi anladınız mı? Evet, hükümetin ömrü uzun olmayacak. Çünkü cumhurbaşkanlığı seçimleri için dört parti de kavga edecek, parçalanacak ve ittifaklar oluşacak. Bu nedenle bu hükümet kurulmak zorunda, bu zaruri, çünkü dört partinin de şu an birbirine ihtiyacı var. Dört parti de ciddi düşüş yaşıyor ve bir araya gelip bu düşüşü durdurmak zorundalar. Yoksa birbirlerini zerre kadar haz ettikleri yok, niye haz etsinler ki dört partinin de ideolojisi ve dünyaları farklı.

İşte bu nedenle Hizmet hükümeti değil geçiş hükümeti…

************

Günün Sözü

Ben ne kadar öbür çiçekleri denesem, seninki gül oluyor aralarında…

Cemal Süreya

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları