Eroğlu adaymış gibi konuştu

Yayın Tarihi: 19/07/12 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu bu makama geldi geleli kişisel röportaj verdiğine ben pek rastlamadım. Genelde kişisel mülakatlar yapmaktan kaçınır. Bunun sebebini az çok ben tahmin ediyorum ama en doğrusunu kendisi bilir.
Önceki akşam bir televizyon kanalına verdiği özel mülakatı izledim. İzledikçe karşımdakinin bir Devlet başkanı mı, yoksa UBP Kurultayında yeniden aday olmuş bir siyasetçi mi doğrusu anlamakta şaşırdım, şaşırmakla kalmadım üzüldüm.

Hayatının büyük bir bölümünü siyasi hırsla geçirmiş bir siyasi olarak en nihayet ulaşmak istediği noktaya tüm şart ve imkanlarını kullanarak hatta Demokrat Parti'yi bile ikiye bölerek varmış bir Cumhurbaşkanı.
Ama işte tüm bunlar yetmiyor her ne halse. Yıllardır gazeteciliğin yanında siyasetin en derinlerinde gezen biri olarak, bir siyasinin bu kadar hırs, otorite meraklısı olmasını inanın ki anlamlandıramıyorum.

Konuşmalarını dinledim Sn Eroğlu'nun. Ahmet kaşif'in adaylığını açıklamasının ardından konuşma kararı almış, neredeyse satır aralarında soruyu soran gazetecinin söylediklerini dahi tekrarlamak durumunda kaldığını gördüm. "İrsen beyle bir husumetimiz yok ama benden hiç yardım istemedi, benden hiç öneri almadı" diye şikayet edip durmuş ve bir saate aşkın mülakatın sonucunda adeta şu imada bulunarak "İrsen Küçük'ü desteklemeyin ey kurultay delegeleri O benim sözümü hiç dinlemedi, kendi başına çalıştı" diyerek "ben bu partiye 34 yılımı verdim söz hakkım var" diyebilecek kadar oturduğu makamın bağımsızlığını ve tarafsızlığını hiçe sayacak bir Devlet Başkanı izledim. Üzüldüm açıkçası..

UBP Başkanlığında Başbakanlık yaptığı dönemleri inceleyeceğiz ileriki zamanlarda Sn Derviş Eroğlu'nun. Siyasi yaşamı süresince elle tutulur bir başarısını ben göremedim. İrsen Küçük Hükümetini başarısızlıkla suçlarken geçmiş yıllarda yaşanan krizleri ve ekonomik dar boğazları çabuk unuttuğunu anladım.

Konuşması boyunca hep İrsen Küçük'ün kendisine yeteri kadar Hükümet işlerinde danışmadığından yakındı.neredeyse tüm konuşması bu tekrarlarla geçti ama İrsen beyi bu şekilde eleştirirken sürekli bir şeyi unuttu; kendisi artık bir Cumhurbaşkanı, artık UBP'nin başkanı değil, artık UBP ile bir bağlantısı yok, kusura bakmayın ama bir bağı da yok.
Sizi yalnızca UBP değil bu ülkenin yarısı Cumhurbaşkanı seçti.

Bu ne anlama geliyor? KKTC halkının neredeyse yarısı Sizi bağımsız bağlantısız, partiler üstü bu Devletin Başı yaptı. Yani artık Siz bir siyasi parti başkanı değil tüm ulusun başısınız . Herkese eşit mesafede kimseye kırılma gücenme lüksü olmayan bir Lidersiniz. Sizden olan ya da olmayan kimse olamaz bu ülkede. En güvenilir ya da güvenilecek makamdasınız!
DP de UBP'den koptu, ÖRP de ve daha nice partiler. Birçoğunda Siz başbakandınız; gelip size akıl mı danıştılar mı? Böyle bir şey olabilir mi?

Dünyanın neresinde bir ülkenin Başbakanı kendi kabinesi ve ekibi dururken işini gücünü bırakır ve Devlet başkanının kuyruğunda gezer? Olabilir mi böyle bir şey?

Yarın sabah çözüm olsa ve Siz Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'nin başkanı olsanız bu tür mantıkla nasıl bu ülkeyi dünya da temsil edeceksiniz?

Burası demokrasi ile yönetilen bir devlet mi? Yoksa Zimbabwe mi? Bir ülkenin Devlet başkanı çıkıyor televizyona ve "bu partide 34 yıl geçmişim var bana gelip hiçbir şey sormadılar, bakın halk kendilerine çok kızgın" diyebilecek kadar gaflete düşebiliyor ne yazık ki.

Dahasını soralım; siz Sn Eroğlu yıllarca başbakanlık yaparken bu ülkenin Devlet başkanlığını rahmetli Rauf Denktaş yürüttü. Öyle bir Rauf Denktaş ki konuştuğunda ya da bir salona girdiğinde herkes toparlanırdı; neden gidip önerilerine başvurmadınız? Neden gidip akıl almadınız? Almamanız da gerekirdi zaten. Çünkü siz ayrı tüzel bir kişilik ve varlıksınız. Kabinenizle, delegenizle, ekibinizle…

Kaldı ki Sn Küçük'ün size hiçbir vefa borcu yok ama sizin rahmetli Denktaş'a olan vefa borcunuzun haddi sınırı yoktur.

SİYASET HIRS, DEĞİL HİZMET İŞİ OLMALI

Cumhurbaşkanı Eroğlu konuşmasında "benim İrsen beyden ne beklentim olacak, 2 kişi istedim işe almadılar. Ne başbakanlıkta gözüm var ne beklentim var" sürekli bu cümleleri tekrarladı durdu. Beklentisi olmayan ve suçluluk hissetmeyen biri bu tür bir psikoloji içinde hareket etmez.

Sn Eroğlu'nun Ahmet Kaşif'in adaylığını açıklamasının hemen ardından özel bir televizyon kanalına özel mülakat vermesi bu kurultayın neresinde durduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Görevi ve konumu icabı bağımsız ve tarafsız kalması gerekirken Sn Kaşif'in adaylık açıklamasının ardından olaya müdahil olması ne yazık ki Cumhurbaşkanımız Eroğlu'nun aslında bağımsız ve tarafsızlık ilkesini çiğnediğini ve taraf olduğunu bizlere açık bir şekilde göstermiştir.

Demokrasi sınavı veren yalnızca Ulusal Birlik Partisi değildir; en büyük demokrasi sınavını KKTC Cumhurbaşkanlığı makamı vermektedir.

Ve ne kadar yazıktır ki benim cumhurbaşkanım tüm KKTC halkının değil sadece kendi seçtiği zümrenin Cumhurbaşkanı olmayı tercih etmiştir. İşte bu nedenle KKTC Cumhurbaşkanlığı makamı hiç olmadığı kadar zor bir dönemden geçmektedir.
UBP Delegeleri bir zamanlar kendilerine iş, aş ve fırsat yarattığı için değil, gelenek öyle gerektirdiği için değil, Siyasi ahlak, etik ve ideoloji çerçevesinde kurultay sürecini değerlendirmelidir.
Tarih tekerrürden ibarettir derler, herkes gün gelir bedelini öder.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları