Aktunç: "Halk kendi partisini kurdu ve onu iktidar yapacak"

Yayın Tarihi: 05/02/16 08:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+
  • Partiyi kurar kurmaz erken seçim çığırtkanlığı yapmak değil amacım ama bilinmesi gereken bir başka gerçek de var ki şu an ki hükümetin halka hizmet etme noktasında tükenmişlik yaşadığıdır. Bunu yalnızca ben söylemiyorum; sürdürülebilir bir politikaları olmadığı için bir süre sonra kendiliğinden erken seçime gideceklerdir. Bakınız istifa etmek, bırakıp kaçmak işin en kolay olanıdır. Seçim zamanı halka ne sözler verdilerse şu an ki iktidar partileri, yapsınlar da görelim. Yapamayacaklar o ayrı; Halk kendi partisini kurdu sevgili dostum ve bu halk kendi iktidarını yaratacak. Bu elbette ki bizimle gerçekleşecek

Sevgili dostum Serhan Aktunç ile dün buluşup bir kahve içtik. Aslında her gün mutlaka birlikte bir kahve içme fırsatı buluyoruz cafe delicousta. Serhan genç ve başarılı bir işadamı olmasının yanı sıra aynı zamanda bir akademisyen. Babası Orhan Aktunç birçoğumuzun yakından tanıdığı bir eczacı. Bir dönemlerin UBP'sindeki ağır kalelerden biriydi. Yani armut birazda dibine düşmüş anlaşılan.

Serhan, Kudret Özersay'ın kurucu başkanlığını üstlendiği Halkın Partisi'nin çiçeği burnunda Lefkoşa İlçe Başkanı seçilmiş geçtiğimiz günlerde. İlk söyleşisini yanılmıyorsam bana yaptı. Tarihe not düşmesi açısından belirtiyorum bunu burada. Derler ya hani söz uçar yazı kalır.

Serhan'la ortak bir dostumuz aracılığıyla tanıştık birkaç yıl önce. Kanımız erken ısındı ki kısa sürede iyi arkadaş olduk. Düzgün ve değerli bir adam; her halinden belli. İnanılmaz bir azmi var, ülke adına birçok şey yapma heyecanını taşıyor içinde.

Halkın Partisi'nin felsefesinin odağında insan var elbette ki. Ancak öyle bir zamanda yaşıyoruz ki insanları solcu, sağcı ya da liberal diye ayırmak ne kadar doğru olur. Serhan çözümü ama doğru çözümü destekleyen ve ideolojik olarak liberal demokrat bir kişiliğe sahip. En azından benim gözlemim böyle. Asıl uzman olduğu alan hali hazırda işletme. Yakın gelecekte ekonomi, ya da maliye bakanı olur mu bilemem ama olursa bu işi bugüne kadar olmuş bakanlardan daha iyi yapacağına eminim.

Soğuk ama açık havalarda yaptığımız puro sohbetlerinde de yapılan yanlışları ve çözülmesi kolay sorunların nasıl da zorlaştırıldığını anlatmıştır birçok kez.

Halkın Partisi'nin doğuşuyla vatandaşın siyasete bakışında olumlu yönde değişimler yaşandığını ve bunun kaçınılmaz bir süreç olduğunu, bu değişimin de durmasının mümkün olmadığını söylüyor.

Serhan ile toplumun şu an ki psikolojik yapısını ve geleceğini de konuştuk. "Yapılması gereken, planlı süreçler içinde sistematik olarak toplumsal var oluşu güvence altına almaktır ki bu da ancak bir taraftan federal çözümle, bir taraftan kendi kültürel kimliğimizi sürdürecek yapılanmalar sonucu ortaya çıkaracağımız değerlerle, diğer taraftan da bağımsız ve özgür bir ekonomi ile olanaklıdır. El ele vurmadan ses çıkmaz denir ya, aynı mantık burada da yaşam bulmaktadır. Eğer doğru düzgün ve size güven veya güvence veren üretim alanlarınız yoksa var olan temel kurumlarınız alınıp satılıyor; bir gecede el değiştiriyor; iflas ediyor ve/veya ettiriliyorsa; siyasal iradeniz denetim ve yönetim altındaysa; hesap sorulabilir ve hesap veremezseniz, azarlanabilir, haddi bildirilebilir bir eşitsizlik pozisyonundaysanız; her şey mış gibi ve muş gibiyse; vardır bir var oluş sorunsalınız sizin de demek yanlış mı olur?" diye çok önemli noktalara vurgu yaptı.

Aktunç "Çağ değişti ama, onu hayata yansıtacak olan siyaset kurumu maalesef değişmedi. Yani, KKTC'de değişimciliğin siyaseti yok! Üzgünüm ama genel olarak "Siyasetçinin" kendi çıkarlarının siyaseti var! Hal böyle olunca da, vatandaş üretimle, rekabetle para kazanmak yerine; parayı "siyasetçinin" arkasında koşmakta, siyasete yakınlıkta arıyor.

Hal böyleyken, çeşitli sözler, vaadler ve taahhütlerle iktidara gelen CTP-UBP ikilisi , yanlış politikalarla Kıbrıs Türkünü neredeyse bitirme aşamasına ve Kıbrıs Türk kimliği ve kültürü yerine yeni bir kimliğe büründürme rotasına girmiştir...

İşte, iktidarın bu gücüne karşı, hukuksal akla hitap eden, toplumsal konsensüsü sağlayabilecek alternatif bir güçle artık kendi ütopyamızı kurmalıyız.

Bu ütopyada, Devletin "sahibi", egemen ve belirleyen olmak yerine, mütevazı bir "katalizör" olmakla yetinebilir.

Bu işe, insan ölçekli çözümler getirmekle, özel ve kamu sektörleri dışında 3'üncü bir sektör olan, Halk Sektörü'nü kurmakla başlamalıyız. Çünkü, sorunun ve çözümün mihrakı insan olduğunu göre; çözüm prensiplerini de, birey içinde tanımlamamız gerekir.

Özgürlük, ekonomi, eğitim, sağlık, adalet, çevre ve her şey için insan ölçekli çözümler getiren bir ütopya...

Ekonomimiz, "Borca Dayalı Bankacılık" sistemi üzerine kurulu;

Bu durum hiçbir zaman da bitmiyor ve bu sistem değiştirilmedikçe de bitmeyecektir.

Çünkü "Kısmi Reserve Bankacılık" sürekli para üretiyor ve bunun faizini de sistem hepimize ödetiyor. Olası bir erken seçimde bu projelerle ve stratejilerle , kaynaklarını da göstererek halkın karşısına çıkmak gerekir. Bunlar yapılmadan halka dönük projeler üretilmeden bir seçime gitmek ya da seçim istemek bu bozuk düzenin devamını sağlar ve açıkçası halkın siyasetçiye siyasetçinin de halka popülizmi olur. Partiyi kurar kurmaz erken seçim çığırtkanlığı yapmak değil amacım ama bilinmesi gereken bir başka gerçek de var ki şu an ki hükümetin halka hizmet etme noktasında tükenmişlik yaşadığıdır. Bunu yalnızca ben söylemiyorum; sürdürülebilir bir politikaları olmadığı için bir süre sonra kendiliğinden erken seçime gideceklerdir. Bakınız istifa etmek, bırakıp kaçmak işin en kolay olanıdır. Seçim zamanı halka ne sözler verdilerse şu an ki iktidar partileri, yapsınlar da görelim. Yapamayacaklar o ayrı; Halk kendi partisini kurdu sevgili dostum ve bu halk kendi iktidarını yaratacak. Bu elbette ki bizimle gerçekleşecek " dedi.

****************

GÜNÜN SÖZÜ

Edepli edebinden susar, edepsiz de ben susturdum zanneder.

Mevlana

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları